Uzman Psikolog Necibe Kınık: Psikolojik Destek Almaktan Çekinmeyin


  • Kayıt: 10.02.2023 19:16:46 Güncelleme: 10.02.2023 19:23:28

Uzman Psikolog Necibe Kınık: Psikolojik Destek Almaktan Çekinmeyin

Röportaj: Ebubekir TURGUT

Hollanda’da psikolojik sorunu olanların sayısı oldukça fazla. Özellikle göçmenler arasında dahada yoğun olduğunu biliyoruz. Çevresinde çok sevilen, Hollanda’da eğitimini almış genç uzman psikolog Necibe Kınık ile geniş bir röportaj gerçekleştirdik. İlgi ile okuyacaksınız.

• Sizi tanıyabilir miyiz?

Ben uzman psikolog Necibe Kınık. Lisans eğitimimi Utrecht Üniversitesi (çocuk, ergen) psikoloji bölümünde 2008 yılında tamamladıktan sonra aynı üniversitede 2010 yılında kriminoloji psikolojisi dalında master eğitimimi bitirdim. Mezuniyetimden itibaren çeşitli kurumlarda psikolog olarak görev aldım. Uzmanlığımı ve deneyimimi farklı dallar ile genişlettim. Örnek olarak şema terapisi, travma terapisi (EMDR ve NET), sistem terapisi, aile terapisi ve çift terapisi uzmanlığını üstlendim. Ayrıca cinsel kimlik sorunları (LGBT) günümüzün teması, bu konuda uzmanlık alanım diyebilirim.

Danışanların bana başvuracağı sorunlar arasında: anksiyete bozuklukları, obsesif kompulsif bozukluk (OKB), travma sonrası stres bozukluğu (PTSS), otizm, hiperaktiflik, depresyon, tükenmişlik sendromu, kimlik sorunları ve özgüven eksikliği yer almaktadır. Profesyonel hayatım dışında çocuklarım ve eşimle doğada vakit geçirmek ve seyahat etmek de hayatımda önemli yere sahip etkinlikler. Özellikle puzzle, kitap okumak ve lego ile meşgul olmaktan çok zevk alıyorum ve mutlaka zaman ayırıyorum.

Balans GGZ’in kapılarını Şubat 2022 itibariyle danışanlarımıza Haarlem de açtık

• Kaç senedir bu alanda çalışıyorsunuz?

Yaklaşık 12 seneyi aşkın bir süredir bu alanda çeşitli kurumlarda hizmet verdikten sonra kendi kliniğimizi açmaya karar verdik ve yıllardır hayalini kurduğum Balans GGZ in kapılarını Şubat 2022 itibariyle danışanlarımıza Haarlem de açtık. Haarlem de yeniyiz ve yılların deneyimi, birikimi ve uzman kadromuzla kısa zamanla alanında parmak la gösterilen bir klinik olma yolunda hızla ilerliyoruz.

• Toplumda psikologlardan destek almaya karşı bir çekince var. İnsanlar hangi durumlarda psikoloğa gitmelidir?

Öncelikle bu tür ön yargılar hızlı kırılıyor ve çekince son yıllarda hızla azalıyor. Hollanda'da ister istemez bireysellik gittikçe güçleniyor ve yalnızlaşma problemi oluşuyor. Bu yalnızlık sorunu sadece hayat tarzı anlamında değil, problemlerle başa çıkma anlamında da görülmektedir. O yüzden terapilerimde özellikle bu konuya değiniyorum. Daha sonra danışanlarımla birlikte kendilerine en uygun, hedeflerini yansıtan bir terapi planıyla terapi yolculuğuna başlıyoruz.

Bir birey, psikoloğa ne zaman gitmesi gerektiğini, yaşamış olduğu psikolojik sorunlara göre belirleyebilmektedir. Psikoloğa gitmeden önce bireyin kendisini ölçüp tartması, problemlerinin hangi seviyeye ulaştığını değerlendirmesi ve artık bir uzmandan destek alıp almaması gerektiğine karar vermesi gerekmektedir. Örneğin; birey geceleri uykuya dalmakta güçlük çeker hale geldiyse, karanlıktan ya da bunun gibi çeşitli şeylerden korkmaya başladıysa, panik atak geçiriyorsa, sinirlerine hâkim olabilme konusunda güçlük çekiyorsa ya da kendini devamlı olarak bunalımda hissedip depresyon belirtileri görüyorsa, psikoloğa gitme vakti gelmiş demektir.

Uzmanlığım her ne kadar ergen, (genç) yetişkin ve aile olsa da, bu soruya kısaca cevap verecek olursam, bütün yaş grupları diyebilirim.

• Daha çok çocuklara mı yoksa yetişkinlere yönelik mi çalışmalarda bulunuyorsunuz?

Beni her zaman gülümseten soru. Uzmanlığım her ne kadar ergen, (genç) yetişkin ve aile olsa da, bu soruya kısaca cevap verecek olursam, bütün yaş grupları diyebilirim. Sebebi de genelde terapilerimizde içimizdeki o kaygılı, üzüntülü, sınırlı çocuğa sesleniyor olmamız. İlişki terapisinde dahi her iki çiftin duygusal ağına ulaşmaya çalışıyoruz. O duygusal ağ da bebekliğinden itibaren kendini genişletmiştir. O ağa dokunuşlarda bulunmadan terapi benim gözümde tam olması gerektiği gibi değil ve maalesef eksiktir.

Uzmanlığım çocuk/ergen psikolojisi üzerine olduğu için danışan profilim daha çok çocuklar, ergenler ve ebeveynlerden oluşuyor. Aynı zamanda genç yetişkin diye adlandırdığımız 18-35 yaş aralığına da ki danışanlarıma ve çift terapisi olarak da yetişkinlere hizmet vermekteyim.

• Bir psikolog olarak psikoloji alanında üniversite eğitimi dışında alınması gereken eğitimler var mıdır?

Psikolog olmak için üniversitelerin Psikoloji bölümünden master seviyesinde eğitimini tamamlayarak mezun olmak gerekir. Hollanda'da Psikolojinin herhangi bir anabilim dalında master eğitimi alan psikologlar ise iki senelik post master eğitiminden sonra uzman psikolog (GZ psycholoog) olmaya hak kazanır.

Eğitim her zaman şarttır. Üniversite eğitimimden sonra hiç eğitimsiz kalmadım diyebilirim. Ne kadar çok öğrenirsek, o kadar az bildiğimizin farkına varıyoruz eğitimlerle. Ayrıca psikoloji ciddi anlamda komplekstir. Bu komplike yapıya yakından bakabilmek ve bir terapist olarak görmen gereken şeyleri görebilmen için durmadan kendini yenilemen ve geliştirmen gerekmektedir. Ailem, özellikle annem ve babam artık yeter değil mi kızım deseler de, ben daha yeni başlıyorum hissimi kaybetmek istemiyorum.

Biz Balans GGZ olarak ailelere hizmet vermekteyiz. Hali hazırda çocuk, ergen ve yetişkin psikolojisi alanında hizmet vermekteyiz. 

 • Sizin psikiyatri pratiğinizde ilgi alanlarınız ve çalışmalarınız daha çok hangi konular üzerine?

 Biz Balans GGZ olarak ailelere hizmet vermekteyiz. Hali hazırda çocuk, ergen ve yetişkin psikolojisi alanında hizmet vermekteyiz. Yani bir birey geliyorsa ve onunla birlikte eşi veya çocuğu da yardım almak istiyorsa, bunu hem tek çatı Altında, hem hasta gizlilik haklarını (privacy) koruyarak mümkün kılıyoruz. Ben hep böyle çalıştım ve bu çalışmayı korumak ve iletmek için de Balans GGZ kuruldu.

• Psikolog ve psikiyatrist arasında ne gibi farklar bulunmaktadır?

Psikiyatristler, tıp fakültesinden mezun oldukları için ilaç yazma ve ilaçla tedavi yönteminden yararlanabilirler. Psikologlar ise tıp fakültesinden mezun olmadıkları için ilaç tedavisi uygulayamazlar. Psikologlar üniversitelerin psikoloji bölümünden mezun olmuş daha sonra değişik terapi teknikleriyle kendilerini geliştirmiş uzman kişilerdir.

En sık karşılaştığımız ruhsal bozukluklar depresyon ve anksiyete (kaygı, endişe) bozuklukları özellikle de panik bozukluk.

 • Ruhsal bozukluklar günümüzde birçok insanın hayatını işgal ediyor. Özellikle tedaviye gelen bireylerin hangi tür problemleri ağır basıyor?

En sık karşılaştığımız ruhsal bozukluklar depresyon ve anksiyete (kaygı, endişe) bozuklukları özellikle de panik bozukluk. Ama son dönemlerdeki başvurularda şunu görüyoruz; kişide bu şekilde belirgin bir tanısal kategori saptanamayabiliyor ve daha güncel, yaşamsal sorunlar, ilişki sorunları, herhangi bir anı yaşamsal kriz dönemi, çözümleyemedikleri, baş edemedikleri özel bir durum, cinsel sorunlar ya da danışma amaçlı da başvurabiliyorlar. Elbette ki travmalar insan var olduğu sürece her zaman yaşamın bir parçası olacağı için de başvuru unsuru olabiliyor. Toplumumuzda şiddet olaylarının ya da tanıklığının artması da kişilerin psikiyatrik yardım arayışlarını arttırdı. Şiddetin ise pek çok alanda tanımı yapılabilir: Duygusal ihmal, istismar, bedensel istismar, cinsel istismar, taciz, tecavüz gibi durumlar alt unsurlarıdır.

• Evlilik terapisi için gelenlerin sorunlarını genellikle birbirine benziyor mu? Farklı karakterde iki insanı nasıl ortak bir noktada buluşturabiliyorsunuz?

 Öncelikle Çift ve Evlilik terapisi evli, nişanlı ya da sadece birliktelik içinde olan iki bireyin ortak sorunlar için başvurduğu terapi çeşididir. Genelde çiftlerin terapiye birlikte katılması beklenir. Bireyler ilişkilerinde genellikle yaşadıkları

problemlerle başa çıkamadıklarını fark ettikleri zaman gelmeyi tercih ediyorlar. Terapiye başlamadan önce yaşadıkları problemlerin tekrar etmesi ve çözüm yolunun ise yaramadığının farkına varılması da başvuru sebebi oluyor. Tabii her ilişkinin dinamiği ve yaşanılan sorunun algılanması farklı olmakla birlikte belirli konular ortak noktayı oluşturmaktadır.

Yaşanılan sorunun bireylerin ortak ilişkisini etkilediğini anlatıyoruz. Sorun bireyde değil, ilişkide. Bu yüzden de çözülmesi gereken ortak bir problem olduğunu göstermeye çalışıyoruz. Gelen çiftlerden biri terapiye gitmeye daha az istekli olabiliyor. Bu gibi durumlarda sorunu karşı tarafta da görebiliyor. Ve genelde “sen git sorununu çöz gel” şeklinde bir bakış açısına da sahip olabiliyorlar. Bu bakış açısı ilk seanstan sonra kırılıyor. Çünkü çift terapisi, çiftlerin günlük hayatta yaşadıkları ve çözmek istedikleri problemlerini tarafsız bir uzman yanında yaşayıp hem kendileri hem de eşlerinin duygularını anlamak üzerine oluyor.

Terapi esnasında olaylardan çok, hissedilen duygulara odaklanmaya çalışıyoruz. Partnerde rahatsız olunan davranışın karşı tarafı nasıl etkilediğini anlamaya çalışıyoruz. Bu doğrultuda çözümünün kendi içinde nasıl olabileceğine bakıyoruz. Bazı zamanlarda ilişkide değil, çiftlerin birinde bireysel olarak yaşanan problem ilişkiye yansıyabiliyor. Bu durumu anlamaya çalışıyoruz. Yani olaylar üzerinde durmak yerine hem kendini hem partnerini anlamaya çalışmaları için destek veriyoruz.

Bazen de çiftler arası iletişimsizlik ve beğenmeme durumları da söz konusu olabiliyor.

 • Cinsellik ile ilgili konular toplumumuzda genelde konuşulmaz, ayıp sayılır. Bu durum ile ilgili başvuran kişiler sizinle konuşmakta zorluk çekiyorlar mı? Sizler böyle durumlarda terapi uygulamaya nasıl başlıyorsunuz?

 Cinsellik sizin de bildiğiniz üzere bizim toplumumuzda üzerinde durulup konuşulmaması gereken ve bunu ayıp olduğu düşünülen oldukça hassas bir konu. Bu tür durumlarda daha çok danışanın terapiden beklentileri ve tam olarak neyi çözüme kavuşturmak istediğinin bilincine varması önemli. Cinsellikle alakalı temelde nelerin olduğu, neden önemli olduğu, vücudun anatomisi, işleyişi, yanlış cinsel inanışlar ve anlatılar, cinsel kavramlar tümüyle anlatılır ve danışan bilgilendirilir. Cinsel problemler genelde çocukluk öğretileri veya çocukluk travmaları kaynaklı veya kişinin yetişkinlik döneminde cinselliğe dair yaşamış olduğu negatif bir durum veya travma kaynaklı olabilir. Bazen de çiftler arası iletişimsizlik ve beğenmeme durumları da söz konusu olabiliyor. Bu konulara girmeden önce danışan terapist ilişkisinin, gizlilik ilkelerinin de net olarak anlatılması danışanın kendini güvende hissetmesi önemlidir.

• Pandemi döneminde Psikolojik rahatsızlığı olanların sayısında artış olduğu gözleniyor. Buna katılıyor musunuz?

Kesinlikle katılıyoruz. 2019 yılının aralık ayından bu zamana kadar tüm dünyada ve ülkemizde yayılarak pandemi haline gelen Çovid-19 insanları sosyal, ekonomik, fizyolojik ve psikolojik yönden etkilemesi maalesef kaçınılmaz bir gerçek. Dolayısıyla hem fiziksel hem de ruhsal olarak tüm insanların benzer bir süreç içinde olduğunu söyleyebiliriz. Bu tür salgınlar yalnızca bedensel olarak hastalığa neden olmaz. Bedensel hastalık yanında merkezi sınır sisteminin etkilenmesine bağlı olarak psikiyatrik etkileri olabileceği gibi, salgınla birlikte yaşamanın zorluklarından kaynaklanan ruhsal belirtiler ortaya çıkabilir. Bu dönemde yoğun yaşanan olumsuz duygular var olan ruhsal sorunların şiddetlenmesine ya da daha önce olmayan ruhsal sorunların ortaya çıkmasına neden olmuştur.

Genellikle baş etmede zorlanılan duygular; belirsizlik ve belirsizliğe karşı tahammülsüzlük, yalnızlık hissi, çaresizlik, ümitsizlik, kaygı ve panik hissi, yoğun korkular, uyku ve iştah sorunları, konsantrasyon güçlüğü gibi ruhsal sıkıntıların arttığını görüyoruz. Çovid-19 pandemisine bağlı olarak en sık görülen ruhsal bozukluklar arkasında; duygudurum bozuklukları, kaygı bozuklukları, travma sonrası stres bozukluğu, depresyon, OKB (obsesif kompulsif bozukluk), panik atak gibi sorunların arttığını biliyoruz.

• Mesleğinizle ile ilgili gelecek planlarınız var mıdır?

Hemen hemen her meslekteki insanların kendine göre hayalleri vardır. Bir psikolog olarak tabii mesleğimde en uç noktalara gelebilmek, olabildiğince fazla insanın hayatına dokunabilmek ve ulaşılır olmak da benim mesleki planlarımdan birkaçı. Önemli olan günümüzdeki ihtiyaçlara en iyi şekilde dokunabilmek. Benim gayem büyük olmak hiç olmadı, gayem hep iyi olmak oldu. Allah'ın izniyle başarabileceğimize inanıyorum.

 • Psikoloji eğitimi almak isteyenlere ne gibi tavsiyelerde bulunursunuz?

Öncelikle kendilerine şu soruyu sorsunlar; Gerçekten de istediğim ve kişiliğime en uygun meslek bu mu, yoksa sadece bir heves mi? Bunu iyi düşünüp ona göre karar versinler çünkü sosyal medyada özlü söz paylaşıp motivasyon taktikleri vermek değildir psikolog olmak. Psikolojiye ilgi duymak ile bu bölümü okumak çok farklı şeyler, insanları dinlemek, onları anlamak ve onların hayatına dokunabilmek çok çok farklı şey. Bunu çok net ayırıp düşünüp öyle seçim yapsınlar. Bu kararı almış geleceğin psikologlarına da naçizane şunları tavsiye edebilirim. Bol bol kitap okusunlar, mezun olmuş kişilerle iletişim kurşunlar, farklı kurumlarda staj yapsınlar, terapi ve test eğitimleri alsınlar.

• Danışanlar sizlere hangi kanallar aracılığı ile ulaşabilir? İletişim bilgilerinizi paylaşabilir misiniz?

Danışanlar bize birçok yönden ulaşabilirler. Öncelikle ev doktorundan sevk kâğıdı almaları zorunludur. Daha sonra Bunun dışında sosyal medya üzerinden Linkedin veya Instagram sayfamızdan da bizleri takip edebilirler.

[www.balansggz.nl]www.balansggz.nl

administratie@balansggz.nl

023 - 7100205 kanallarından ulaşabilirler.

Psikolog deli doktoru değildir, psikoloğa gelen de deli değildir

• Son olarak eklemek istediğiniz bir şey var mı?

Son olarak; Psikolog deli doktoru da değildir, psikoloğa gelen deli de değildir. Psikoloğa gelmek demek illa çok ciddi bir psikiyatrik bozukluğu var demek değildir. Bazen bireyler ve buna biz psikologlar da dahil karmaşık durumlar içerisinde kalabiliyoruz ve ne hissettiğimiz ile ilgili duygu karmaşası yaşayabiliyoruz. Bu zamanlarda birinden yardım almak ya da doğru kararı vermede birinin yardım etmesi çok önemlidir. Psikoloğa danışmak için illa çok büyük bir psikiyatrik rahatsızlığa sahip olmak gerekmez. Psikologla olan iletişim normal sohbetle aynı değildir. Psikoloji farklı yaklaşımları, ekolleri, kuramları barındıran bir bilim dalıdır. Çevrenizdeki insanlarla sohbet edebilir dertleşebilirsiniz ama psikolojik olarak profesyonel bir destek almak isterseniz psikoloğa gitmeniz gerekmektedir. Psikologlar sizi yargılamaz eleştirmez. Size karşı objektif yaklaşarak farkındalığınızın artmasına sebep olur. Emir vermez tavsiye vermez, sizi kendinizi keşfetmeniz yolunda takviye eder. Genel amaç empatidir. Bizler danışanlarımızla empati kurarak onları anlamaya çalışıyoruz ve bu yolda danışanın ne istediği değil nasıl problem çözümüne gidebiliriz ile ilgileniyoruz. Terapide gizlilik ilkesi esastır. Terapide konuşanlar gizli kalmakta, kimse ile paylaşılmamaktadır. Danışandan izin almadan kimse ile bilgiler paylaşılamaz. Ve en önemli kısım ise “sen psikologsun” ile başlayan cümleler. Evet bizler psikoloğuz sizler gibi insanız ve herkesin olduğu gibi bizlerin de sorunları, sinirlendiğimiz noktalar, hatalı düşünce ve davranışlarımız olmaktadır. Herkes gündelik hayatında nasılsa bizde öyleyiz. Psikolog olmak demek mükemmel cevaplar, mükemmel kararlar ve tepkilerin kusursuz olması anlamına gelmemektedir ya da psikologların hiç sorunu, travması yok anlamına gelmemektedir. Bu düşünce hatalı bir algıdır. Gündelik hayatımızda biz de diğer insanlar gibi sinirlenebiliyor, ağlıyor ve insani tepkiler verebiliyoruz. Fakat terapi odası tamamen başkadır. Aldığımız eğitim, terapi formülasyonları, ekoller ve terapist kimliği ile danışanlarımıza yardım ediyoruz.