Feyzioğlu; Hollanda Türklerinden Referandum’da Hayır Oyu İstedi


  • Kayıt: 19.02.2017 15:11:00 Güncelleme: 20.12.2020 13:01:37

 

 Türkiye Barolar Birliği Başkanı Feyzioğlu; Hollanda Türklerinden  Referandum’da Hayır Oyu İstedi
 
 Medeni Kanunun 91. Yılı Kutlamaları nedeniyle Laik Sosyal Demokratlar Hollanda Grubu tarafından Hollanda’ya davet edilen Türkiye Barolar Birliği Başkanı Av. Prof. Dr. Metin Feyzioğlu Rotterdam Art Hotel’de konferans verdi.

Rotterdam-Mustafa TOGA
Sosyal Demokratlar Hollanda Grubu tarafından Hollanda’ya davet edilen Türkiye Barolar Birliği Başkanı Avukat Prof. Dr. Metin Feyzioğlu ve İzmir Barosu Başkanı Avukat Aydın Özcan, Rotterdam Art Hotel’de halka hitap ettiler.


Konferansa Türkiye Barolar Birliği Başkanı Avukat Prof. Dr. Metin Feyzioğlu ve İzmir Barosu Başkanı Avukat Aydın Özcan’nın yanı sıra Türkiye Barolar Birliği Başkan danışmanı Hukuk Profesörü Necdet Basa, Hollanda Sosyal Demokrat İşçi Partisi (PvdA) Milletvekili Keklik Yücel, Laik Sosyal Demokratlar Hollanda Grup Başkanı İlham Aday, Laik Sosyal Demokratlar Hollanda Grubu Yönetim Kurulu Üyesi Elif Sapmaz, basın mensupları ve çok sayıda vatandaş katıldı.

Program bir dakika saygı duruşu ve istiklal marşının okunmasıyla başladı.

Hınca hınç dolu olan salonda Medeni Kanunun 91. Yılı Kutlamaları çerçevesinde yaptığı konuşmada İzmir Barosu Başkanı Aydın Özcan şunları söyledi. “Cumhuriyetin ilanından sonra Türk devrim hareketinin temel taşlarından olan Medeni Kanunu’nun kabul edilişinin 91. Yılı vesilesiyle burada toplanmış bulunuyoruz. Barolar Birliği olarak biz Ulu Önder Atatürk’ün devrim ve inkılaplarının izinden gidiyoruz. Mustafa Kemal Atatürk’ün Cumhuriyet değerlerine sahip çıkıyoruz. 16 Nisanda yapılacak olan Anayasa değişikliğine ilişkin referandum hakkında görüşlerimizi halkımızla paylaşıyoruz. Biliyorsunuz 15 Temmuz darbe girişimi denemesi öncesi iç güvenlik yasa tasarıları ile temel hak ve özgürlüklerimiz kısıtlanmak isteniyordu. Ülke sık sık çıkartılan torba yasalarla yönetiliyordu. Biz bunlara karşı tepkimizi, tüm baroları İzmir’de toplayarak düzenlediğimiz bir miting ile dile getirmiştik. 16 Nisanda referanduma gidilecek olan yani anayasa değişikliğine baktığımızda ne yargı denetimi ne yasama denetimi var. Bu anayasa taslağı rejimin adını değiştirecek bir girişimdir. İşte biz bunun için kasaba kasaba dolaşıyoruz hatta buralara gelerek sizlere neden karşı olduğumuzu anlatmaya çalışıyoruz” dedi..

YETKİ TEK BİR KİŞİNİN ELİNDE

Anayasa değişikliğine baktığımızda kuvvetler ayrılığından tamamen kopulduğunu, kuvvetler birliğine gidildiğini çok açık bir şekilde görüyoruz diyen Türkiye Barolar Birliği Başkanı Avukat Prof. Dr. Metin Fevzioğlu yaptığı konuşmada;
Yeni anayasa ile yetki tek kişinin elinde toplanacak. Yani başkanın bir cebinde hakimler savcılar diğer cebinde millet meclisi olacak. Hakimler kendi özgür iradeleriyle karar vermeyecekler, milletvekilleri de başkandan habersiz her hangi bir kanun çıkartmayacaklar çünkü ortada sözde bir meclis olacak. İşte size yakın geçmişten örnekler. Suriye rejminin Esat’ı, Irak’ın Saddam’ı, Libya’nın Kaddafi’si gibi.


YARGININ BAĞIMSIZLIĞI NEREDE?
Hukukun üstünlüğü diyoruz, yargı bağımsızlığı diyoruz. Hakimler Savcılar Yüksek Kurulu’na bakıyoruz yine Adalet Bakanı başkanlığında toplanıyor, Adalet Bakanı Müsteşarı yine kurulun içerisinde. Yeni anayasa ile Hakimler Savcılar Yüksek Kurulunun 13 üyesinin 6 sın direk başkan atıyor geri kalan 7 kişiyi ise iktidar partisi oylayarak seçiyor. Kısacası Hakimler Savcılar Yüksek Kurulu üyelerinin tamamı başkanın atadığı kişilerden.

ANAYASA MAHKEMESİ’NİN 15 ÜYESİNİN 12’SİNİ BAŞKAN ATIYOR

Bu kurulun görevi nedir? Hakimleri Savcıları atamak. Başarılı olanları ödüllendirmek, başarısızları sürgüne sürmek ya da işten el çektirmek. Size soruyorum bu baskı altında hakimler özgür iradeleriyle karar verebilirler mi? Hayır. Şehirlerde iktidar partisinin il başkanı, ilçe de ilçe başkanı kendi istedikleri doğrultuda kara vermeyen hakimleri başkana bir telefon ederek sürdürebilirler. Anlayacağınız il ve ilçe başkanları vilayette valinin, ilçede kaymakamın üzerinde onları denetleyen bir konumda olacaklar. Bu durumda yargının bağımsızlığından söz edilebilinir mi?



DEVLET BAŞKANIN İKİ ŞAPKASI OLMALI!
Başkanın iki şapkası olması lazım. Devlet başkanı şapkası ve siyasi parti şapkası. Yeni anayasa ile ikiside aynı kişi olacak. Yani anayasa değişikliğine baktığımıza ne yargı denetimi ne yasama denetimi var. Çünkü şu an ki anayasada 55 milletvekili Bakanlar ve Başbakan hakkında soruşturma açtırabilirken, Cumhurbaşkanı hakkında184 milletvekilinin çoğunluğu yetiyordu. Yeni anayasada milletvekili sayısının 600’e çıkmasıyla, 301 salt çoğunluk aranıyor ve yüce divana gönderebilmek için 400 milletvekili gerekiyor.

MİLLETVEKİLİ SAYISI 600 OLUYOR
Ülkemiz kapalı bir toplum haline getirilmek isteniyor. Demokratik laik bir ülkeden söz etmek istiyorsak kapalı toplumdan hızla demokrasiye, hukuk devletine gitmeliyiz. Bizim şu an giriş katta bir evimiz oturduğunu düşünün. Güneş görmüyor, rutubetli. Biz beşinci kata daha refah bir yere taşınmak istiyoruz. Haydi diyoruz! Eşyaları taşıyın! Birde bakıyoruz ki beşinci kata yukarı değilde eksi beş bodrum kata taşımaya çalışıyorlar. Şu an ki gidişat işte böyle. Biz bunun için hayır diyoruz.