İsrail, Lahey'de yargılanacak!

Yahudi asıllı insan hakları savunucusu Assidon, İsrail'in Gazze'ye düzenlediği kanlı saldırılar ve muhtemel etkilerine ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Siyonistlerin işlemekte oldukları insanlığa karşı suçları ve savaş suçlarının Lahey'de yargı yoluna gidebileceğini belirten Assidon, yardım gemilerinden oluşan yeni bir dalganın Gazze'ye yönelmesine yol açacağını da savundu.


  • Kayıt: 05.08.2014 23:53:00 Güncelleme: 05.08.2014 23:53:00

Yahudi asıllı insan hakları savunucusu Assidon, İsrail'in Gazze'ye düzenlediği kanlı saldırılar ve muhtemel etkilerine ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Siyonistlerin işlemekte oldukları insanlığa karşı suçları ve savaş suçlarının Lahey'de yargı yoluna gidebileceğini belirten Assidon, yardım gemilerinden oluşan yeni bir dalganın Gazze'ye yönelmesine yol açacağını da savundu.

 

Fas'ın Yahudi asıllı önde gelen insan hakları savunucusu Sion Assidon, İsrail'in Gazze Şeridi'ne yönelik son saldırılarının, yardım gemilerinden oluşan yeni bir dalganın Gazze'ye yönelmesine yol açacağını ileri sürdü. Assidon, "Bu defa gemilerin kalkış noktası sadece Türkiye olmayacak. Birçok ülkeden yardım gemileri Gazze'ye gidecek" dedi.

 

Fas'ta insan haklarının iyileştirilmesi ve yolsuzlukla mücadele alanında yürüttüğü çalışmalarla tanınan ve öteden beri Filistin davasına yönelik güçlü desteğiyle bilinen Assidon, İsrail'in Gazze'ye düzenlediği kanlı saldırılar ve muhtemel etkilerine ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

 

 

Lahey'de yargılanmanın yolu açıldı

 

İsrail'in Gazze'de aralarında yüzlerce çocuk ve kadının da bulunduğu büyük sivil kaybına yol açan saldırılarının uzun vadede hukuki karşılığının olacağını belirten Assidon, "Uluslararası toplumun, İsrail'in ilgili mahkemelerde yargılanması konusunda bugün için muktedir olduğunu düşünmüyorum. Ancak şurası muhakkak ki Siyonistlerin işlemekte oldukları insanlığa karşı suçları ve savaş suçları, Lahey'de yargılanmalarının yolunu açmıştır" dedi.

 

İsrail'in Lahey'deki Uluslararası Ceza Mahkemesi'nde (UCM) yargılanmasının, sözleşmeye imza atan Filistin yönetiminin başvurusu ya da diğer uluslararası kurumların talebiyle gerçekleşebileceğini belirten Assidon, şöyle devam etti:

 

"Elbette bu ancak orta veya uzun vadede gerçekleşecek. Kısa vadede olan şu: Bugün faşist ve nazi türünden bir devletle karşı karşıyayız. İsrailli yöneticilerin bu suçları işlemesini engellemekte bir rol oynayabilecek iç kamuoyu çok zayıf. Nitekim sosyal paylaşım sitelerine baktığımızda, bu devletin vatandaşlarının, çocukların, sivillerin öldürülmesine nasıl destek verdiğini görüyoruz. Bu durum da çocukluktan itibaren beyinlerinin yıkandığının kanıtı."

 

 

Değişimi sağlayacak dış güçler

 

İsrail'i, belirli bir grubun tahakküm ve tasarrufunda gerçek bir Apartheid (ırkçı ayrımcılık) rejimi olarak nitelendiren ve halkın sürekli askerlik hizmetinde bulunması yönüyle de geçen yüzyıldaki nazi yönetimine benzeten Assidon, şunları kaydetti:

 

"Dolayısıyla ancak dışarıdaki güçler mevcut durumun değişmesinde belirleyici olabilir. Bununla birlikte uluslararası kurumlar en iyi durumda açıklama ve kınama mesajları veriyor. Somut bir adım yok. İşte bu nedenle Güney Afrika'daki Apartheid rejiminin sona ermesinde olduğu gibi uluslararası kamuoyunun bu konuda üstleneceği role daha çok güveniyoruz" diye konuştu.

 

 

Boykot İsrail için stratejik tehdit

 

Uluslararası toplumun yardım faaliyetleri ve boykot mücadelesinin uzun vadede olumlu neticeler vereceği umudunda olduğunu vurgulayan Assidon, boykot konusuyla geçen yıla kadar İsrail Dışişleri Bakanlığı'nın ilgilendiğini ve her ülkedeki büyükelçilikleri, ilgili gelişmeleri izlemekle görevlendirdiğini hatırlatarak şöyle devam etti:

 

"Bu senenin başından itibaren konu Stratejik İşler Bakanlığı'nın uhdesine verildi. Zira Siyonistler, boykot konusunun stratejik bir tehlike haline geldiği kanaatine vardılar. Bunun için büyük bir bütçe tahsis ettiler. Bu işin bir yönü. İkinci olarak bugün tanık olduğumuz elim hadiseler, 2008 ve 2009'da Gazze'ye yönelik vahşi saldırıların akabinde görüldüğü gibi, Gazze'ye uygulanan ambargonun kırılması amacıyla yeni yardım gemilerinin gönderilmesine yol açacak. Sanıyorum bu defa gemilerin kalkış noktası sadece Türkiye olmayacak. Birçok ülkeden gemiler Gazze'ye gidecek."

 

 

 

 

Büyük devletler İsrail'in suç ortağı

 

Büyük devletlerin, İsrail'in saldırıları karşısında BM Güvenlik Konseyi'nden karar çıkartamaması ve bu ülkeye yönelik yaptırım kararı almamasını da değerlendiren Assidon, "En açık ifadesiyle bu ülkeler suç ortağı. Bu ülkelerin, İsrail'in geçmişte yüzlercesini ihlal ettiği gibi yine ihlal edeceği bir kararı Güvenlik Konseyi'nden çıkarma güçleri var. Ancak ABD Dışişleri Bakanı John Kerry, bizzat, Hamas silahsızlandırılmadıkça çatışmaların sona ermeyeceğini söyledi. Bu, İsrail'in tavrıyla tamamen uyuşuyor."

 

Assidon, ABD'nin İsrail'e yönelik desteğini bu ülkedeki Yahudi lobisinin gücüyle açıklamanın yetersiz olacağını, iki ülkenin ortak menfaatler doğrultusunda hareket ettiğini savunarak şöyle konuştu: "ABD'nin Ortadoğu'daki çıkarları İsrail'in yanında durmakta. Nitekim bu günlerde ABD, İsrail ordusuna destek verdi. Demek ki ortada ortak menfaatler ve açık bir suç ortaklığı var. Fransa'nın tavrı da malum. "İsrail'in kendini savunması" söylemine verilen destek, çocukların öldürülmesi, okulların, hastanelerin, kiliselerin ve camilerin bombalanmasına destek olmak demektir.

 

 

Gazze'yi boğmak amaçlı açık komplo

 

Bazı Arap ülkelerinin de Hamas'ın hedef alınmasına destek verdiğine ilişkin yorumları değerlendiren Assidon, "Bir aktivist olarak bu konularda ayrıntılara giremem. Ancak şunu söylemem mümkün: Gazze'ye uygulanan ambargo iki yönden icra edildi. Siyonistler ve Mısır tarafından. Filistin halkının bir kesimini çok dar bir sahada boğmaya yönelik açık bir komplo olduğunu söyleyebilirim."

 

BDS Hareketi'nin, İsrail ile ticaretin engellenmesi gibi taleplerinin şu ana kadar Fas'ta resmi düzeylerde karşılık bulmadığını da anlatan Assidon, "Fas'ta daha yolun başındayız. Hareketin hedeflerine ulaşması konusunda gençlerden ümitliyim" ifadesini kullandı.

 

Yahudi asıllı bir aktivist olarak dile getirdiği görüşler ve eylemlerine yönelik tepkilerin sorulması üzerine Assidon şu yanıtı verdi:

 

"Genel olarak kimseyle sorunum olmadı. Herkes kim olduğumu biliyor. Bu insani bir mesele, ırk konusuyla ilgisi yok. Tabii ki Siyonistler ırk konusunu istismar etmeye çalışıyor ancak onlara aynı şekilde mukabele edemeyiz, bu büyük bir hata olur. İnternette bazı sorunlar gibi küçük hadiseler dışında şu ana kadar kimse bana birşey yapmaya yeltenmedi."

 

Uluslararası Şeffaflık Örgütü'nün Fas Genel Sekreteri de olan Assidon, siyasi mahkum olarak 1973-1984 hapiste tutulmuştu. Assidon, Uluslararası Af Örgütü'nün başlattığı uluslararası kampanyanın ardından serbest bırakılmıştı.