Kuzu/Öztürk: ''Kayıtsız şartsız teslimiyet istediler''

Dün Den Haag'da bulunan Meclis Binasında Tunahan Kuzu ve Selçuk Öztürk'le randevumuz vardı. Randevuya, Genel Yayın Yönetmenimiz Ebubekir Turgut ile birlikte gittik. Sorulacak çok sorumuz vardı ama zaman kısıtlıydı. Yine de Kuzu ve Öztürk, verdikleri samimi cevaplarla çoğu şeye açıklık getirdi.


  • Kayıt: 16.12.2014 13:39:00 Güncelleme: 16.12.2014 20:04:00

Dün Den Haag'da bulunan Meclis Binasında Tunahan Kuzu ve Selçuk Öztürk'le randevumuz vardı. Randevuya, Genel Yayın Yönetmenimiz Ebubekir Turgut ile birlikte gittik. Sorulacak çok sorumuz vardı ama zaman kısıtlıydı. Yine de Kuzu ve Öztürk, verdikleri samimi cevaplarla çoğu şeye açıklık getirdi.

 

İşte PvdA'nın dolayısıyla Diederik Samsom ve Lodewijk Asscher'in davranışlarını gözler önüne seren o açıklama:

 

Tunahan Kuzu: ''Herşey zamanı gelince netleşecek''

 
'' Selçuk Öztürk PvdA'nın 18 yıllık üyesi olarak parti içerisinde değişik kademelerde görev aldı. Ben, büyük yetenek olarak görüldüğüm partide 11 yıl bulundum.  Hollanda, önceleri kabullenmenin ve toleransın ülkesiydi. Günümüze baktığımız zaman özellikle Wilders'in ajandasından etkilenen siyaset sağa yönelmeye başladı. Irkçılık arttı, müslümanlara yönelik nefret hat safhada, Türkiye ile olan damarlar kesilmek isteniyor.

 

 

''Kayıtsız şartsız teslimiyet istediler''

 

Bu gelişmeler yaşanmadan önce bir araştırma yapıldı ve araştırmaya dayanılarak ''Türkler, zor entegre oluyor.'' denildi. Bunun üzerine Asscher, Türk toplumundaki cemaatleri araştıracağını söyledi. Biz, gayet sakin bir şekilde ''Araştırılsın'' dedik. Araştırmalar yapıldı, rapor hazırlandı ve sonuç çok ılımlı idi. Buna rağmen üç ay sonra Asscher konu ile ilgili bir mektup kaleme aldı. Asscher'in yazdığı mektupla araştırmanın sonucu arasında dağlar kadar fark olduğunu gördük. Bunun üzerine Asscher'la birbuçuk saat süren bir görüşme gerçekleştirdik. Kendisine bazı meseleleri anlatıp, sorular yönelttik. Bize verdiği cevap; '' Bu soruları cevaplayamayacağım. Yazılı olarak verin bana.'' oldu. Ayrıca Motivaction'a hazırlattıkları anket ile ''Türk gençlerinin %90'ı IŞİD'i destekliyor.'' diyerek Asscher'in mektubunun altını doldurmaya çalıştılar.

 

11 Kasım Salı günü AD Gazetesi'nde çıkan haberle olaylar koptu. O günlerde PvdA yönetimi ile sıkı tartışmalar yaşıyorduk. Bize şunu söylediler: '' Asscher'e kayıtsız şartsız güven ifade edeceksiniz ve deklerasyon imzalayacaksınız!''  Biz de '' Zaten Asscher'in yürütmüş olduğu politikayı eleştirirken bunu kabul etmemizi nasıl beklersiniz?'' dedik. Bunun üzerine Samson, ayağa kalktı, odanın kapısını açarak; ''İmzalamıyorsanız çıkıp, gidin!'' dedi. Selçuk Öztürk; ''Sen bunu yapamazsın! İhraç edilmemiz için parti grup toplantısı yapılması gerekir.'' dedi. Bunun üzerine apar topar akşam 19:00 sularında bizim de katıldığımız grup toplantısı gerçekleşti. Grupta sağa yakınlığı ile bilinen yedi kişi gitmemizi, küçük bir grup orta yolun bulunmasını istedi. Geriye kalan çoğunluk ise deklarasyonu imzalamamızı talep etti. Biz de kendilerine, bu imzayı atmakla vazifemizi yapamaz hale düşeceğimizi, imzanın kayıtsız şartsız teslim anlamı taşıdığını söyledik. Bu cümle üzerine ''Yeter artık!'' diyerek odadan ayrılan Samson, kapıda basına ihraç kararını açıkladı.

 

 

''Sırada Türk medyası ve Türk finans kurumları vardı!!!''

 

Eğer Asscher'i frenlemeseydik sırada Türk medyası ve Türk finans kurumları vardı. Bizzat kendisi Türk medyasını entegrasyonun önünde engel olarak görüyordu. Ona göre Türkçe yayımlanan gazete ve dergiler Hollandaca olarak baskı yapmalıydı.

 

''Entegre'' kelimesini tarihe gömmek istiyoruz!''

 

Kuzu/ Öztürk Grubu olarak bundan sonra ekonomik ve sosyal alanda çalışmalar yürüteceğiz. İşsizlik, kira, sağlık, Adil dışişleri politikası bizim öncelikli konularımız olacak.
Bir de ''Entegre'' kelimesini tarihe gömmek istiyoruz. İlk önce onlar entegre olmuş Türk insanını aralarına kabul etmeyi öğrensinler.''

 

 

Çok samimi bir atmosferde geçen görüşmemizden ayrılırken Kuzu ve Öztürk, yoğun çalıştıklarını, çalkantılı bir süreçten geçtiklerini bu nedenle davetlere icabet edemediklerini dile getirdiler. ''Bu süreçte kırılan arkadaşlarımız varsa kendilerinden özür diliyoruz.'' mesajını da iletmemizi istediler.


Bu açıklamalardan sonra Asscher'in arkasında duran, ''Olayın bilinmeyen yönleri var.'' diyerek Kuzu ve Öztürk'ü suçlar mahiyette  konuşmalar yapan ve Türk toplumundan seçim zamanında oy isteyen Türk kökenli siyasilerin görüşünü merak ediyorum.

 

 

Savaş Büyük Tipi / Den Haag