Sizi Ezberlerin Dışına Çıkaracak Sağlık Kitapları


  • Kayıt: 22.04.2018 00:59:00 Güncelleme: 20.12.2020 13:05:24

Sizi Ezberlerin Dışına Çıkaracak Sağlık Kitapları

 

 

Bu sefer sizi ezberlerinizi yıkmaya, bildiğiniz doğruları sorgulamaya, hatta belki de birçoğunun tamamıyla yanlış olduğunu kabullenmeye davet ediyoruz. Hepimiz sağlığımızı çok önemsiyoruz; doğru beslenmeye, belki düzenli olarak her gün olmasa bile sık sık egzersiz yapmaya özen gösteriyoruz. Yeni bilgiler öğrenip hayatımıza uygulamaya çalışıyoruz.


Peki ya şu ana kadar öğrendiğimiz tüm doğrular aslında birer yalandan ya da yanılgıdan ibaretse? İşte size alanında uzman doktorlardan doğru bildiklerinizi sorgulatacak kitaplar:

 

Prof. Dr. Canan Karatay – Karatay Diyeti


(http://www.dr.com.tr/Kitap/Karatay-Diyeti/Egitim-Basvuru/Saglik/Beslenme-Diyet/urunno=0000000359846)

 

En bilineni, en medyatik olanıyla başlayalım. Canan Karatay, nam-ı diğer “Ezber Bozan Profesör”, ne söylese olay oluyor, meslektaşları hakkında meslekten men etme davaları açıyor. O ise hiç bunlara aldırmadan, yolundan şaşmadan doğru bildiklerini söylemeye devam ediyor.


Yeri geliyor “50 yıllık hekimim, kimse beni meslekten men edemez” diyerek Tabipler Odası’na bile kafa tutuyor, yeri geliyor hakkında yapılan “Onun ceviz bahçesi var, o yüzden cevizi övüyor.” iftiralarına samimiyetle “Ben Anadolu kadınıyım, Anadolu’nun bütün ceviz bahçeleri benim.” diyerek cevap veriyor.


Onu bu kadar çok sevmemizin nedeni de bu samimiyeti işte. O, “Sağlıklı bir Türk toplumu hayalim var.” diyerek başladığı bu “toplumu bilinçlendirme” yolculuğunda birçok televizyon programına katıldı ve 8 farklı kitap yazdı. Bunlardan en çok bilineni ise tabi ki ilk kitabı “Karatay Diyeti”.


Bu kitap gerçek anlamda ezber bozuyor. Zararlı zannettiklerimizin yararlı, yararlı zannettiklerimizinse zararlı olduğunu iddia ediyor. Örneğin Karatay’a göre her yağ vücutta yağ birikmesine sebep olmaz. Natürel sızma zeytinyağı ve doğal köy tereyağını istediğimiz kadar tüketebiliriz. Asıl zararlı olan yağlar trans yağlardır.


Öte yandan faydalı zannettiğimiz spor her durumda faydalı olmayabilir. Mesela herhangi bir spor geçmişimiz yoksa sırf sağlıklı yaşam için bir anda kilometrelerce koşmaya başlarsak sakatlanabilir hatta kalp krizi bile geçirebiliriz. Onun yerine her gün kendi yürüyüş tempomuzda 20 dakikalık bir yürüyüş yapmak çok daha faydalı olacaktır bizim için.


Daha şimdiden doğru zannettiğimiz iki yanlıştan kurtulmuşken eminiz ki siz de bizim gibi çok daha fazla yanlıştan kurtulabilmek adına bu kitabı okumak için can atıyorsunuz. Bu yüzden sizinle paylaştığımız linke bir göz atıp kitabı biraz daha incelemenin keyfine varabilirsiniz.

 


   

 

   

Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta – Hasta Etmeyin Adamı!

 

http://www.dr.com.tr/Kitap/Hasta-Etmeyin-Adami!/Egitim-Basvuru/Saglik/Geleneksel-Saglik-Yontemleri/urunno=0000000571379

 

 Gerek sağlığınız için gerekse güzelliğiniz için onlarca diyet deneyip başarısız mı oldunuz? Belki de aslında en başından beri kendiniz için uygun olan kilodaydınız ve kendinizi boşu boşuna üzdünüz.


Ahmet Rasim Küçükusta’ya göre her insanın nasıl ki farklı uzunlukta boyu var ise farklı ağırlıkta kilosu olması da o kadar normal. Yani gün içerisinde nasıl ki kendimizi kısa ya da uzun olduğumuz için kahretmiyorsak aynı şekilde kilomuzu da bu kadar kafaya takmamalıyız.


Önemli olan sağlıklı beslenmek, düzenli egzersiz yapmak, uyku düzenimize dikkat etmek ve sigara gibi kötü alışkanlıklardan uzak durabilmek. Yani siz doğru bir yaşam tarzınıza sahip olduğunuza gerçekten inanıyorsanız, kilonuzun 5 kg fazla ya da 3 kg eksik olmasının sağlığınız için yaratacağı bir fark bulunmuyor.


Hatta “obezite paradoksu”na göre zaman zaman azıcık kilolu olmak avantaj bile sağlayabiliyormuş. Beden kitle endeksine göre hafif kilolu ya da hafif obez olup da hareketli bir yaşam sürüyorsanız beden kitle endeksine göre normal ya da zayıf olup da hareketsiz bir yaşama sahip olan birçok insana göre ciddi hastalıklara yakalanma riskiniz çok daha düşük.


Hatta bir hastalığa yakalansanız bile bu hastalığı zayıflara göre çok daha hafif bir şekilde atlatabilirsiniz. Çok şaşırtıcı olsa bile gerçek bu şekilde. Yani sırf kilonuz yüzünden hastalık paratoneri olmadığınız gibi bu kilolar hareketli bir yaşamla desteklendiği müddetçe size zaman zaman avantaj sağlayabiliyor da.


Şimdiden fazlasıyla şaşırdığınızı ve daha fazlasını okumak için sabırsızlandığınızı tahmin ederek kitabı daha detaylı incelemeniz için size bir de link bıraktık. Kitabı inceledikten sonra düşüncelerinizi bizimle paylaşmak ister misiniz?

 

 

     

Dr. Ümit Aktaş – Mutluluk Kürleri

 

(http://www.dr.com.tr/Kitap/Mutluluk-Kurleri/Egitim-Basvuru/Saglik/Beslenme-Diyet/urunno=0000000719094)

 

Mutluluk hormonu olarak bildiğimiz serotonin hormonunun %80’inin bağırsaklarımızdan salgılandığı belirten Ümit Aktaş, insanların bağırsaklarının sağlıklı bir şekilde çalışmasını sağlayabildiği takdirde mutluluğu garantileyebileceklerini öne sürüyor. Bağırsaklarımızın sağlıklı çalışabilmesi için ise bizlere birkaç ufak tüyo veriyor.

 

Ümit Aktaş’a göre sağlığımızın ve mutluluğumuzun temelini doğru beslenmek ile atıyoruz çünkü doğru beslenerek düzgün çalışan bağırsak sistemine sahip olabiliriz. Bunun için de önerdiği bazı temel gıdalar var. Bu gıdalar yüksek miktarda probiyotik ve prebiyotik içeren gıdalar. Yani nedir? Ev turşusu, ev sirkesi, ev yoğurdu; soğan, sarımsak.

 

Burada dikkat etmemiz gereken nokta: Turşu, sirke ve yoğurdun evde hazırlanmış olması çünkü marketten aldığımız gıdaların çabuk bozulmaması ve raf ömrünün uzun olması için içinde o kadar fazla katkı maddesi var ki zaman zaman zararı faydasından çok oluyor.

 

Oysaki evde kendi malzemelerimizle ve kendi hijyen koşullarımızla hazırladığımız o mis gibi gıdalar ilk başta hazırlanma süreçleri ile bize zor gelseler de bize çok fazla fayda sağlıyorlar. Bu konuda hepimizin biraz sabırlı olması gerekiyor çünkü turşu ve sirkenin hazırlanması epeyce bir vakit alıyor. Gerekli malzemelerle kendi halinde dinlenmeye bıraktıktan sonra birkaç ay beklememiz gerekiyor ama yine de beklemeye değer değil mi, neticede ucunda mutluluk var.

 


 

Ümit Aktaş sunduğu “Mutluluk Kürleri”nde o kadar iddialı ki bol turşu, yoğurt tüketimiyle antidepresan tüketiminin de ciddi olarak azaltılabileceğini de savunarak adeta modern tıbba meydan okuyor. Bu iddialı kitabın size de mutluluk getireceğine inanarak kitabı incelemeniz için bir link bıraktık.


Kitapları inceledikten sonra düşüncelerinizi bizimle paylaşırsanız büyük bir memnuniyet duyarız.

   

Gül Dila Dinçsoy

Proje Yönetimi Okulu Blog Yazarı