İbn-i Sina kimdir?


  • Kayıt: 29.07.2018 17:57:00 Güncelleme: 20.12.2020 13:06:04

İbn-i Sina kimdir?

 

 

İbn-i Sina çağının en önde gelen bilim adamlarından biridir. Yazdığı kitaplardan tüm tıp dünyası uzun yıllar yararlanmış ve pek çoğu da ders kitabı olarak okullarda okutulmuştur. Özellikle tıp alanında geliştirdiği tedavilerle, ölümcül hastalara şifa olmuş ve üstün zekasıyla önemli devlet adamlarını da kendisine hayran bırakmıştır.İbn-i Sina henüz küçük yaşlardayken, öğrenim hayatında çok zeki olduğu fark edilmiş ve öğretmenlerini de geçerek daha 16 yaşındayken hasta kabulüne başlamıştır.Tıp alanının yanı sıra, felsefe, astronomi, kimya vb. ana bilim dallarıyla da yakından ilgilenen İbn-i Sina, geliştirdiği fikirlerle yaşadığı çağa adını altın harflerle yazdırmayı başarmıştır. İbn-i Sina günümüz modern tıbbına eserleriyle ışık tutmayı başarmıştır. İbn-i Sina 980 yılında Afşana Köyü, Buhara’da dünyaya gelmiş ünlü Tıpçı, filozof, yazar, fizikçi ve bilim adamıdır. Asıl adı Ebu Ali el-Hüseyin ibni Abdullah ibn-i Sina el-Belhi’dır.

 

 

Samanoğulları sarayı maliye katiplerinden ve saygın bir bilim adamı Abdullah Bin Sina’nın oğlu İbn-i Sina; felsefe, tıp, astronomi ve kimya alanlarında önemli çalışmalar yapmıştır. Batılılar İbn-i Sina’yı Avicenna ismi ile tanımaktadırlar. Dünyayı Değiştiren 100 Bilim Adamı listesinde ilk sıralarda yer almaktadır. Günümüzde Avrupa’da dahi pek çok hastanenin ve sağlık merkezinin adı Avicenna ‘dır. Tıp ve felsefe konularında 200 adet eseri bulunan bilim adamının, bilim dünyasında hekimlerin piri, modern bilimin kurcusu, büyük üstat olarak söz edilmektedir.İbn-i Sina 980 yılında Özbekistan’ın Afşana şehrinde dünyaya gelmiştir. Babası hatırı sayılır bir bilim insanı olan Abdullah Bin Sina’dır. İbn-i Sina Afşana’ya yakın Buhara kentinde gördüğü öğrenimin ardından 10 yaşında Kuran-ı Kerim’i ezberleyip hafız olmuş,16 yaşında tıp alanı ile ilgilenmeye başlamış, inanılmaz zekası ve yaratıcılığını da kullanarak yeni tedavi yöntemleri geliştirmeyi başarmıştır. 19 yaşına geldiğinde, doktor olarak anılan İbn-i Sina, artık ücretsiz hasta tedavi etmeye başlamıştır.O yıllarda Emir adında bir hastasını ölümcül bir hastalıktan kurtarmış ve karşılığında da Samani Resmi Kütüphanesini kullanma hakkı elde etmiştir. Bu sayede bilim anlamında kendini geliştirebilir, yeni hastalıklara çare bulabilirdi. Fakat kütüphanede yangın çıktığı bir günde düşmanları yangını onun çıkardığına dair suçlamada bulunmuş ancak çok geçmeden İbn-i Sina ile bir ilgisi olmadığı anlaşılmıştır.İbn-i Sina 22 yaşına geldiğinde babası yaşama gözlerini yummuştur. Yine o yıllarda Ürgenç’e gitmeye karar veren İbn-i Sina, burada vezirin bilime karşı olan sevgisi sayesinde maaşa bağlanmıştır.

 

İbn-i Sina bilimini icra etmek için sürekli araştırma yapmalı ve güvenli sahalarda çalışma imkanı elde etmeliydi. Bu yüzden, hükümdar Kabus’a sığınmış fakat hükümdar saldırılar sırasında hayatını kaybetmiştir. Öte yandan İbn-i Sina da kötü bir hastalığa yakalanmıştır. Sonunda rahatsızlanan ve güvenli yer arayışında olan İbn-i Sina eski bir arkadaşına rastlamış ve artık onun yanında yaşamaya karar vermiştir. Sürekli yer değiştiren ve araştırmalarına hızla devam eden İbn-i Sina o yıllarda eserlerini de icra etmeye devam etmiştir. Bir süre İsfahan valisinin yanına sığınan İbn-i Sina orada da Hamadan emiri tarafından yakalatılmış ve hapsedilmiştir. Sonrasında İbn-i Sina iki kölesi, kardeşi ve bir öğrencisiyle birlikte kılık değiştirmiş ve kaçmayı başarmıştır. Sonunda İsfahan’a varmış ve orada rahat bir yaşam sürmüştür.İbn-i Sina doktor ve bilim danışmanı olarak Ebu Cafer’in hizmetinde çalıştığı yıllarda bir sefer sırasında kolit hastalığının atağına yakalanmış ve ayakta durmakta zorlanmaya başlamıştır. Hemen ardından kendisine uygulanan tedavilere uymayıp, kendisini kaderin gidişatına bırakmaya karar vermiştir. Ölüm döşeğinde bile fakirlere hayır yapmış, kölelerini serbest bırakmış ve 3 günde bir de Kur’an okumuştur.1037 yılı Haziran ayında henüz 57 yaşındayken yaşama gözlerini yummuştur. Her yıl Ağustos ayının 3. haftası İbn-i Sina haftası olarak anılmaktadır. Bu hafta okullarda es geçilmemeli, Ortadoğunun ve Müslüman dünyasının en değerli bilim adamlarından biri olan İbn-i Sinayı tüm neslimize anlatmalıyız.El-Kanun fi’t-Tıb adlı eseri Batı’da dört yüz yıl boyunca ders kitabı olarak kullanılmış ve on farklı çevirisi yapılmıştır. Yine aynı yıl Kitabü’l-Necat adlı eserinde metafizik konusunu işlemiştir.Risale fi-İlmü’l-Ahlak adlı kitabı ahlak konusunu içermektedir. İbn-i Sina,İşarat ve’l-Tembihat adlı eseri yazmıştır. Bu eserinde de fizik, mantık ve metafizik konularını işlemiştir. Kitabü’ş-Şifa adlı on ciltlik eser de İbn-i Sina tarafından kaleme alınmıştır. Bu eserinde matematik, mantık, fizik ve metafizik konularını işlemiştir. Kitabın bölümlerine bakıldığında; Tabiat Bilimleri Bölümü Fizik, Gökyüzü ve Alem, Etkiler ve Edilgiler, Oluş ve Bozuluş, Mineroloji, Meteoroloji, Botanik, Biyoloji ve Psikoloji bölümlerinden oluşurken; Matematik Bilimleri Bölümü Musiki, Astronomi, Aritmetik ve Geometri kitaplarından oluşmaktadır. Mantık Bölümü’nde ise Giriş, Kategoriler, Birinci Analitikler, İkinci Analitikler, Yorum Üzerine, Topikler, Sofistik Deliler, Retorik ve Poetika kitapları yer almaktadır.İbn-i Sina henüz mikroskobun keşfedilmediği dönemde, “Her hastalığı yapan bir kurttur. Yazık ki onu görecek elimizde alet yoktur.” sözleri dikkat çekmektedir. Yaklaşık 700 yıl batı dünyasının tıp hocası olan bilim adamımızın eserlerinden dikkat çekici bir kaç cümle olarak; “Çok gerekmedikçe ilaç kullanma” ve “Bütün hastalıklar yenilen ve içilen şeylerden gelmektedir.” sözlerini de sizlerle paylaşmadan geçmeyelim.İbn-i Sina çeşitli bilim dalları hakkında fikirler beyan etmiş ve bu fikirleri hakkında pek çok eser yazmıştır. İlgilendiği alanlarda çeşitli hipotezler öne süren İbn-i Sina’ya göre metafizik tamamıyla Allah ile ilgili olup vücut ise üç temel unsurdan oluşmaktaydı.

 

 

Bunlar; olası varlık ya da ortaya çıkan ve sonra yok olan varlık, olası ve zorunlu varlık, özü gereği gerekli olan varlık (Allah)’tır.İbn-i Sina’ya göre ruh bilim ise üç kısımdan oluşmaktaydı. Bunlar ise akıl ruhbilimi, deneysel ruhbilim, tasavvuf ya da gizemci ruhbilim olarak bilinmektedir. Özellikle müzik ruhun gıdasıdır tabirine uygun bir şekilde ruhun müzikle tedavisine inanmıştır. İbn-i Sina’ya göre akıl 5 kısımdan oluşmaktadır. Bunlar; bilmeleke, he-yulâni akıl, kutsi akıl, muste-fat akıl, bilfiil akıl’dır. İbn-i Sina akıl hususunda Aristoteles ve Eflatun’dan etkilenmiştir.

 

Altay KIZILAY