KARAKALEM


  • Kayıt: 28.09.2018 21:44:00 Güncelleme: 20.12.2020 13:06:23

KARAKALEM

 

Yaşamın boyunca bu soruyu defalarca kendine sormadın mı?


Ne kadar güzel bir tablo , vay be ne kadar güzel resim çiziyor.


Bana kalırsa hepimiz belli yeteneklerle doğuyoruz, genlerimizde var ,el becerimiz, müzik kulağımız.


Senin , benim : o yeteneğimizi keşvetmek için biraz cesarete ihtiyacımız var o kadar.


Kendinize güvenin, hemen yarın bir kutu karakalem ve bir resim defteri alın ,başlayın çizimlere.


Işık ve gölge… Siyah ve beyaz… Benim hayata bakış açımı değiştirdi ve bana günlük yaşantımda bir derinlik kazandırdı.


“Hadi kalk şu portreyi çiz” şevkini veren bu güç, içimdeki sanat ateşinin bir simgesi olsa gerek.


Basit bir A4 kağıdı ele alıp duvara asma hissi ve hırsı, oldukça önemli bir dürtü kendimde. Bu dürtüye bir de sevilen bir çizim tekniğini ekleyecek olursak…

 

Ortaya Atalay Kızılay çıkmaktadır.

 


Portre resim dalı oldukça zor bir türdür. Çünkü bir portrecinin görevi, çizmiş olduğu kişilere kendilerini beğendirmeli ve tanıtmalıdır.


Kendini tanımayan birine o eseri kesinlikle anlatamazsınız.


Örneğin egosu yüksek biri, burnundaki kusuru beğenmeyecektir.Oysa kendisi ile barışık olan, o kusuru görmeyecektir.


Portre sanatı, kişideki ince ve sembolik etkenleri inceleyip onları kağıda ve ya tuvale kendine özgü sanat diliyle sunma tekniğidir ki bu da gören göz yeteneği ister. Başkasının göremediğini siyah ve beyazın dansı ile yansıtmak ve başarmak, bir sanatçının erişmek istediği doruktur.


Zamanda yolculuk hakkını tanıdığınıztipik “amatör portreciyim”  sanatsal çalışmalarımda en az Claude Monet ve Leonardo da Vinci kadar, yaşadığımız dünyada bir iz bırakmam dileklerimle.


Vincent Van Gogh, bir papazın oğlu olarak 1853 yılında Hollanda’nın güneyinde bir köyde dünya’ya geldi.


19.yüzyılın yazgısı en trajik sanatçılarından biri olan Van Gogh, içinde sürekli bunaltılar yaşar ve hiçbir işe yaramadığına olan inancı, bir şeyler yapma, bir çıkış bulma isteğidir bunaltılarının nedeni.


Acı çeker, mutsuzdur, huzursuzdur ve yalnızdır ama resimleriyle neşe ve sevinç uyandırmak istemiş, acıları sevince, hüzünleri neşeye ve yalnızlığı birlikteliğe döndürmeye çalışmıştır.


İnsanoğlu var olduğundan beri iletişim içinde olma ihtiyacı duymuştur.


Mağara duvarlarına çizilen resimler, dumanlarla gönderilen haberler, haber güvercinleri gibi çeşitli yollar denemişlerdir; ama en temeli her zaman yazı ve resim  olmuştur.


Yazıyı yazmak, resimi çizmek için de kalem…


Okula başladığımız andan itibaren ölene dek ayrılmaz yanımızdan.


Kurşun kalem nasıl yapılır sorusunun yanıtını merak ediyorsanız makalemi dikkatle incelemenizi öneririm.


Kalemin icat edildiği tarih tam bilinmemekle beraber 1565 yılına dek kurşun kalemlerin varlığı kesin olarak bilinmektedir ve kalemin geçmişi Antik Yunan ve Roma’ya dayanmaktadır.


Adı Latince “penicillus”tan gelmektedir. “penicillus”un anlamı “küçük kuyruk” ve “fırça” anlamlarına gelmektedir.


Kurşun kalemin icadı ile ilgili bir çok mucitten bahsetmek mümkündür. Tarihi 1565 yılında bulunan grafitten başlamaktadır. 1795 yılında, birbirlerinden habersiz olarak Fransız Nicholas Jacques Conte ve Avusturyalı Josef Hardtmuth tarafından yapıldı. Her iki mucit de, kalemlerini grafiti balçıkla karıştırdıktan sonra yumuşak bir tahtanın içine yerleştirdiler. Tahtanın kolaylıkla yontulabilmesi, grafite istenilen kıvamın verilmesiyle değişik sertliklerde kurşunkalem yapılabilmesi mümkün oldu.


Bu kalemle rahatça yazı yazmak ve resim yapmak, istendiğinde bunların kolayca silinebilmesi, kurşunkalemi günümüzün vazgeçilemez araçlarından biri haline getirdi.

 

Kurşun kalemde kulanılan grafitten ilk kez Alman vatandaşı İsviçreli doğa tarihçisi Conrad Gesner 1565 yılında bahsetmiştir. O dönemde grafitin bir tür kurşun olduğu düşünülüyordu. Gesner sonradan grafitin farklı bir mineral olduğunu keşfetmiştir.


Grafit parçalarını Sibirya Türkleri kullanmış ve ismine “Kara Taş” adını vermişlerdir.Bu bilgi yaklaşık 1 yy.dan itibarendir.Türklerden Ruslara geçen kalem, Rusça ‘da Карандаш (karandaş) adını almıştır. İsviçreli kalem markası Carandache de markasını bu isimden almıştır.


İlk ahşap tutakları düşünen İtalyanlar olmuştur. İlk tutaklar Çokgen şeklinde olup, grafit ve kare prizma şeklinde bir çubuktan oluşmuştur. Ancak bu kullanışsız kalem üzerinde çalışmalar devam ettirilmiştir.


Özellikle bir Trinidad Tabogo’lu çift, Simonio ve Lyndiana Bernacotti adlı iki marangoz, marangozluk parçalarını işaretleme amacıyla ilk modern ahşap çubuklu kalemi geliştirdiler.Onların geliştirdikleri bu kalem, oval ve daha düz bir kalemdi. Bu taslak ilk olarak ardıç ağacından çukurlu bir çubuk ile yapıldı.


Kısa sürede üstün bir teknik ortaya çıktı: İki ahşap yarısı bir grafit takılı ve iki yarısı sonra birlikte yapıştırılmış sopa. İşte bu yöntem, bugün kullanılan kurşun kalemlerin yapılış yöntemini başlatmıştı.


Katı grafit için, 18. yüzyılda bilinen tek grafit kaynağı İngiliz Seathwaite Fell madenleri’ydi.


Fransa’da, kalem ihtiyacıyla grafit ihtiyacı ortaya çıktı. Ancak Fransa grafit ithalatını gerçekleştiremedi. Bunun üzerine Napolyon’un ordusundan bir Subay, Nicholas Jacques Conte, 1795 yılında kil ve toz grafitin karıştırılıp tahta çubuklarla fırına verilmesiyle oluşturlan kalemler keşfetti.


Kil-Grafit karışımının oranları farklı olarak, grafit çubuğun sertlik derecesi de farklı olabiliyordu. Bu yöntemle grafite olan ihtiyaç belli bir miktar azaltılabilmekteydi. Bu yöntem, 1790 yılında kullanılmaya başladı.


İngiltere’de, tüm kalemlerde bıçkı grafit yapılmaya devam etmiştir. İlk başarılı yöntem, Henry Bessemer’in 1938 yılında katı grafit içine sıkıştırılan grafit tozunun bıçkılanmasıydı. Böylece kalem tekrar kullanılabiliyordu.

 



Kurşun kalem nasıl yapılır sorusuna yanıt olarak; aşamaları şu şekilde sıralayabilirim; öncelikle tomruk halindeki ağaçların kullanılamayacak bölümleri temizlenir. Daha sonra ise kurutma amacı ile keresteler haline getirilip üç ay kurumaya bırakılır. Böylelikle keresteler sağlamlaştırılıp kalem boyutuna getirilmesi için hazır olur. Bir tomruktan ortalama 3000 adet kalem üretilebilmektedir. Yüksek basınçlı alanda yaklaşık 4 saat boyunca çeşitli kimyasallara maruz bırakılır ve boyama işlemi de bu esnada yapılır.


Bu basınçlı işlem kalem olacak tahtaların dayanıklılığının artırılması için yapılmaktadır. Bu işlemden sonra tahtalara uç konulacak kanallar açılır.


Açılan kanallara tutkallar konularak “grafit ” maddesi yerleştirilir. Sonlara yaklaşırken bu küçük tahtalar şekil verilmesi için profil makinelerine yerleştirilir ve şekil verilir.


Son işlem olarak da erimiş muma batırılıp boyamalar yapılır. Toplamda kalemlerin renk, desen ve şekillerine göre üç ile altı arası boya işlemi uygulanır.


İşte kalemlerimiz kullanıma yani insanlar arası iletişim sağlamaya hazırdır.


Kurşun kalem en temel resim malzemesidir. Resme başlayanların mutlaka üzerinde çalışması gereken kompozisyon ve ışık-gölge tekniklerini kara kalem resimlerle geliştirmek en uygun çalışma yöntemi olacaktır.


Ortaya çıkan sonuç sizi tatmin edene dek, aynı ya da benzer konular üzerinde çalışmanızı tavsiye ederim.


Kara kalem çalışmaları için çeşitli yumuşaklıklarda kurşun kalemlerin yanı sıra kömür kalem ya da füzen benzeri malzemelerle birlikte hamur silgi kullanabilirsiniz.


Böylece resimlerinizdeki ışık-gölge dağılımını dengeler ve hataları daha kolay giderebilirsiniz.


Başlangıç olarak "H" benzeri sert kalemlerle çalışmanız ve resminiz ilerledikçe daha yumuşak kalemlere geçmeniz, ışık-gölge dağılımını dengede tutmanıza yardımcı olacaktır.


Tabi kağıt seçiminiz de oldukça önemli. Dokulu kağıtlar, üzerlerinde daha fazla kalem izi tutacağından, resminiz size daha çekici görünecektir.


Yine de yeni başlayanların daha az dokulu ve az gramajlı kağıtlar tercih etmesini tavsiye ederim.


Aksi takdirde resmi fazla koyultarak bir anda tamamen kararmış bir desenle karşı karşıya, kalabilirsiniz.


Öyle anlarımız olur ki ,sevdiklerimize hediye vermek isteriz.Kimi zaman içimizden gelerek, kimi zaman mecbur kalarak, bir şekilde hediye vermek hayatımızın önemli değerlerinden biridir.


Sevgililer günü ,babalar günü, anneler günü, yıl dönümü, doğumgünü ve daha birçok sebepten dolayı hediye alma telaşına düşeriz.


Bu sene ne hediye alsam ?


Farklı olsa, kalıcı olsa, çokta maddi külfeti olmasa diye her zaman düşünürüz.Aklımıza ilk gelen parfüm sonra sırasıyla, ev eşyası, kıyafet, zor gün dostu kadim dostumuz çiçek ,bazende altın, pırlanta v.s..v.s ...


Bu saydıklarımız içinde mutlaka herkese uygun bir seçenek vardır.Lakin işin sıkıntılı yanı farklı hediye vermektir.


Bu noktada size ''Ona kendisini hediye edin ''diyorum.Ona verebileceğiniz en değerli hediye yine kendisidir diye düşünüyorum.


Gerçek, sanatsal ve kalıcı bir hediye karakalem portre ve resim...


Ne duruyorsunuz alın elinize kara kalemi ve çizmeye başlayın.


Atalay Kızılay