Mozart ve Türk Marşı'nın hikayesi.


  • Kayıt: 03.06.2019 01:14:00 Güncelleme: 20.12.2020 13:07:57

Mozart ve Türk Marşı'nın hikayesi.


 27 Ocak 1756 Salzburg doğumlu olan Avusturyalı besteci Wolfgang Amadeus Mozart, kendisi de bir besteci ve keman öğretmeni olan Leopold Mozart’ın oğludur. Müziğe üstün yeteneği küçük yaşta belirmiş bir müzik dehası olarak tanınır. Altı yaşında ileri derecede keman ve iyi derecede piyano çalan Mozart, daha o yaşta beste yapmaya başlar. Otuz beş yıllık kısa ömründe, el attığı bütün tür ve biçimleri geliştirerek tüm türlerin en güzel örneklerini verir. Böylece eserleri ve tarzı ile müzik tarihine damgasını vurur.


Klasik müzik tarihinin en büyük dehası olarak kabul edilen Mozart, çağdaşlarına ve ardından gelen bestecilere ilham kaynağı olmuştur. Kısa bir süre Beethoven’ın da öğretmenliğini yapan Mozart için Beethoven onu şu sözlerle anlatır: “Yaşamım boyunca, kendimi Mozart’ın büyük hayranları arasında saydım ve son nefesime kadar da öyle kalacağım.”


Wolfgang Amadeus Mozart için Türklerin ayrı bir önemi vardır, Türkler için de Mozart’ın. Mozart Türklerle, müzik ve töreleriyle gençlik çağlarından başlayarak ilgilenmiştir.


Osmanlıların Viyana’yı kuşatmaları sırasında ve sonrasında, Avrupalılar, özellikle de Avusturya-Macaristan İmparatorluğunun yurttaşları Türklerle yakın ilişkilere girmiştir. Kuşatma dağılıp Viyana kurtulunca, daha önce korkulan düşman artık merak konusu olmaya başlamıştır. Osmanlı giysileri hem erkekler hem de kadınlar arasında moda olmuş Mozart’ın da tiryakisi olduğu Türk kahvesi Viyanalıların yaşamına bir daha çıkmamak üzere girmiştir. Mehter takımının vurmalı ve üflemeli çalgıları da Avrupa askeri bandolarını etkilemiş mehter müziğinden Mozart başta olmak üzere çok sayıda besteci yararlanmıştır.


Türklerle ilgili konular müzikli sahne oyunlarının en gözde malzemesi durumuna gelmiş ve bu gelişme 18. yüzyılda Avrupa’da “Türk Operası” akımını yaratmıştır. Bu akımın sayısı yüzü aşan örnekleri arasında en ölümsüz olanı ise Mozart’ın ‘Saraydan Kız Kaçırma” adlı eseri olmuştur.


Korsanlar tarafından kaçırılarak Osmanlı sarayına ya da paşa konağına satılan bir Avrupalı genç kızın vatanındaki sevgilisi tarafından bin türlü hile ve desiseye başvurularak kaçırılması temasını işleyen “Saraydan Kız Kaçırma” operası, Mozart’ın Türk müziği motiflerine ve harem hikâyelerine olan ilgisinin bir ürünüdür. Bu ünlü eser, Mozart’ın yeni yerleşik olduğuViyana’da kendisine duyulan hayranlığın artmasına, imparatorun gözüne girmesine ve Alman operasının İtalyan stilinin egemenliğinden bir ölçüde kurtulmasına yol açmıştır.

 

Mozart’ın Türk müziğinin ritmik, ezgisel ve tınısal özelliklerine duyduğu ilgi ve sevda sadece operalarla sınırlı kalmamıştır. Dünyanın “Türk Marşı” diye adlandırdığı ünlü eser, Mozart’ın en sevilen eserleri arasındaki yerini bu yüzyılımızda da korumaktadır. “Türk Marşı” aslında K.V. 331 La major piyano sonatının “Alla Turca” başlıklı son rondo bölümüdür.


Türk Modası


Güçlü devletler dünyada daima merak uyandırıcı ve ilgi çekici olmuştur. Bugünün hâkim medeniyeti Batı, tüm dünya üzerinde nasıl bir etki uyandırıyorsa bir zamanların en güçlü devleti olan Osmanlı da aynı etkiyi uyandırmıştı. Nitekim bu dönemde Avrupa’da Osmanlı kültürü etkili oldu. Bu dönem ‘Turquerie Modası’ kısa sürede bütün Avrupa’yı etkisi altına aldı. Türk giysileri dahi hem kadınlar hem de erkekler arasında artık moda olmuştu.


Mehter ise bu etkiyi en net ve kanıtlarıyla gördüğümüz alanı oluşturuyor. Başta Avusturya-Macaristan İmparatorluğu ve Almanya olmak üzere Avrupa kültür çevresinde ‘Mehter Müziği’ şanını git gide tırmandırdı.


Kimine göre Mozart’ın Türk ve Yakındoğu müziğine ilgi duyması, yakın arkadaşı Nijerli bir Müslüman olan AngeJo Soliman’ın etkisidir. Kimine göre dönemin imparatoriçesi Marie Thenlse’ın Türklerle zaman zaman barışmaya yönelik politikalarında Mozart’a beste siparişlerinde bulunmasıdır ve devlettin isteği ve yönlendirmesi üzerine de Mozart, Osmanlı konularını müziğinde yazmaya başlamıştır. Mozart’ın Türk müziğine olan ilgisinde bir diğer iddia ise bir kadın. Zaide isimli bir Türk kızına aşık olan Mozart’ın bu aşkı için Zaide operasını bestelediği söylenir. Hatta 1780’de bestelenen Zaide, Mozart’ın yarım kalan tek eseri olarak efsaneleşir.


Mozart neden Türk Marşı başta olmak üzere pek çok Türk üslubunda müzik besteledi? Sorusuna verilecek çok farklı cevaplar olsa da en doğrusu dönemin şartlarına bakınca ortaya çıkıyor. O da çağın en üstün devletinin, tüm yönleriyle dünyaya ilham veriyor olduğu gerçeği. Mozart’ın çağdaşı olan tüm müzisyenler bu dönemde Türk müziğini eserlerine yansıttılar. Ancak Mozart, en büyük bestekâr olarak en güçlü etkiyi yarattı. Mozart, ölümsüz eserleriyle Osmanlı’nın döneme olan etkisini ölümsüz kıldı…


Avrupa halkının mehter müziğine duyduğu beğeni ve Türk yaşamına duyduğu merak dönemin sanatçılarını da Türk stiline yönlendirdi. Avrupa’yı saran Türk modası kendisini en sistemli şekilde müzikte göstermişti. Bu yeni moda akımının müzikteki adı ise Alla Turca oldu. Türklerle aynı enstrümanları kullanmadıkları için “Türk Müziği renklerini” anımsattığı düşünülerek bas davul, yan davul, ziller, üçgen ve tef batı müziğine girdi. Öyle ki bu enstrümanlar, batı müziğinde doğrudan “Türk rengi” anlamına geliyordu. Pek çok müzisyen bu stilde besteler yapıyor, operalarda, konserlerde Türk ezgileri hayat buluyordu. Avrupa’da moda olan Alla Turca akımı, Türk kültürünü, enstrümanlarını ve müziğini yakından tanıma fırsatı bulan Mozart, Beethoven gibi büyük müzisyenleri etkisi altına alacaktı.

 

Alla Turca stilinin Avrupa’yı kasıp kavurduğu bir dönemde Viyana’da bulunan Mozart, devrinin en üstün müzisyeni olarak Alla Turca stilini de en kuvvetli uygulayan bestekâr oldu. Gelmiş geçmiş en büyük müzisyenlerden biri olan Mozart’ın Alla Turca stili eserler bestelemesi Türk modasının adeta geleceğe taşınmasını sağladı.


Peki Mozart Mehter müziğini dinlemiş midir? Yoksa modaya mı uymuştur? Bu soru pek çok yerli ve yabancı araştırmacı için cevabı tam olarak bulunamamış bir merak konusu. Mozart bir yerde Mehter Müziğini dinlemiş olabilir ama dinlemeyerek mevcut Alla Turca akımının izinden de gitmiş olabilir. Ancak Mozart babasına yazdığı mektuplarda mehteri dinlemeyi çok istediğini yazmıştır.


Bizzat dinlemiş olsun ya da olmasın Mozart’ın Alla Turca stili besteleri kuşkusuz mehter müziği etkisiyle doğar. Hatta Mozart’ı bugün hala en büyük müzisyenlerden kabul etmemizi sağlayan en önemli 4 eserinden biri olan “Saraydan Kız Kaçırma”, bu etkileri yansıtan en önemli eserlerden biridir. Üstelik bu eser Milli Alman Operası’nın da hala ilk mükemmel eseri sayılır.


Mozart’ın Türkleri ve Türk Müziği motiflerini konu pek çok alan piyano sonatı, konçerto, opera ve baleleri vardır. 1775’de yazdığı La maj. No:5 keman konçertosu ‘Türk Konçertosu’, 1778’de Paris’te yazdığı La maj. Piyano sonatının son bölümü ‘Rondo-Alla Turca’ ve 1782’de yazdığı ‘Die Entführung aus dem Serail’ (Saraydan Kız Kaçırma) Operası bunlardan en ünlüleridir. Ayrıca K.109 ‘Le Gelosie del Seraglio’ adlı bale müziğinde, K.334 ‘Zaide’ ve K.422 ‘L’oca del Cairo’(Kahire Kazı) operalarında da Türk Müziği motifleri görülmektedir. Mozart Türk stilinde 40’ı aşkın eser vermiştir.

 

Saraydan Kız Kaçırma


Türklerle ilgili konular müzikli sahne oyunlarının en gözde malzemesi durumuna gelmiş ve bu gelişme 18. yüzyılda Avrupa'da "Türk Operası" akımını yaratmıştır. Bu akımın sayısı yüzü aşan örnekleri arasında en ölümsüz olanı ise Mozart'ın 'Saraydan Kız Kaçırma" adlı eseri olmuştur.


Mozart’ın en ünlü bestelerinin başında gelen Saraydan Kız Kaçırma, çok belirgin şekilde Türk etkisi taşır. Giriş ve kapanış nakaratlarında yüksek ses aralığı ve melodi enstrümanlarının tınısı, ağır davullar, ziller ve üçgenin yoğun kullanımı güçlü bir Türk etkisini gösterir. Üstelik operanın hikâyesi de Türk etkisi altındadır. ozart bu eserinde müzik kadar konu itibariyle de geniş ölçüde Türk adet ve geleneklerine yer vermiştir.


Üstelik Türk bağışlayıcılığı ile ilgili bir konuyu işleyip geliştirmekten çekinmemiştir. Opera İstanbul’da bir sarayda geçer ve Osmanlı Padişahı Selim, oyunda yüce gönüllü ve bağışlayıcı biri olarak anlatılır.

 

Ölümünden bu yana geçen iki asırlık zaman içinde, her kuşak onun eserlerinde bir başka anlam ve güzellikler bulmuştur. Eserlerindeki derin anlam ruhlara işledikçe Mozart'ın insanlığa yardımı daha da önem kazanacaktır.


Kaynak : Mozart Biyografie/Opera tarihi/Mehter Tarihi/Osmanlı Tarihi/Mozart ve Beethoven Araştırmaları Gazete ve Dergiler/ Bibliotheek Almelo

ATALAY KIZILAY