Orantısız güç ve toplumsal barış


  • Kayıt: 09.07.2015 08:21:00 Güncelleme: 09.07.2015 08:21:00

Geçen hafta sonu Den Haag şehrinde bir festival etkinliği esnasında 42 yaşında Aruba asıllı Mitch Henriquez polis tarafından ‘şiddet’ kullanılarak tutuklandı ve bir gün sonra hastanede vefat etti. Vefat olayı duyulduktan sonra özellikle Sosyal Medya’da konuyla ilgili yazışmalar oldu ve sonrasında Den Haag’da gösteriler başladı. Polis aşırı şiddet kullanmaktan, orantısız güç uygulamaktan ve ayrımcılık yapmaktan suçlanıyordu.

 

Gelinen noktada şu tespiti yapmak gerekiyor. Savcılık kurumu konu ile alakalı bir araştırma yapıyor. Bu araştırma sonucu ölüm nedeni büyük ölçüde ortaya çıkacak. Polisin kullandığı ‘orantısız gücün’ bu ölümle bir bağlantısı olup olmadığı belli olacak. Sonuç bir yönüyle tam olarak ortaya çıkıncaya kadar bu konu farklı açılardan ele alınacak. Mesela, polis neden bu kadar orantısız güç kullanmıştır? Orantısız güç kullanmasında şahsın yabancı olmasının etkisi olmuş mudur? Bunun yanında olayı protesto eden göstericiler neden şiddete başvurup, çevrede büyük tahribatlar yapmışlardır? Göstericilerdeki bu öfkenin başka nedeni olabilir mi? Bastırılmış duyguları Mitch Henriquez’ in ölmesiyle patlak mı vermiştir? Böyle olaylar toplumsal barışa ne kadar zarar veriyor?

Polis ile alakalı bizzat yaşadığım iki anımı anlatarak yazımı noktalamak istiyorum. Birincisi bundan 4 yıl önceydi. Rotterdam Zuid’te hırsızlık yaptığı için bir mağaza içinde sıkıştırılan Faslı gence uygulanan orantısız güç kullanılmasına çocuklarımla birlikte bizzat şahit olmuştum. Ama nasıl bir orantısız güç kullanmaydı bu. Mağaza içinde en az 10 polis gencin etrafını sardı ve kıskıvrak yakaladı. Mağaza dışında ise bir sürü polis arabası ve motoru vardı. Olayı gören, çok büyük bir hadise olduğunu ve bundan dolayı polis ‘ordusunun’ oraya yığınak yaptığını düşünürdü. Nitekim ben bu olaydan büyük bir rahatsızlık duymuş ve o dönemde belediyede görevli birkaç yetkiliyi arayıp duygularımı paylaşmıştım. Bu kadar aşırı güç kullanmaya ve bir şekilde gösteri yapmaya ne gerek vardı? Bir de bu olay yabancıların yoğun olarak yaşadığı bir bölgede, onların gözünün önünde oluyor.

 

İkinci anım ise polisin yardımseverliği ile alakalı. Geçen sene kış ayında yollar biraz kaygan iken eşim arabayla bizim çocuğu sabah okula götürüyordu. Yolda giderken araba bir şekilde kayıyor ve tekerler tramvay yollu üzerinde bir şekilde askıda kalıyor. Araba ne geri gidebiliyor ne de ileri. Bu arada tramvay yolcularıyla birlikte bizim arabanın arkasına kadar geliyor ve duruyor. Birkaç yolcu yardım etmek için uğraşıyor ama arabayı yerinden bile oynatamıyor. Yolculardan biri polisi arıyor. Polis çok kısa bir zamanda olay yerine geliyor ve bizim arabayı büyük bir itinayla çekiyor. Çektikten sonra arabanın altını ve tekerlerini kontrol ediyor. Sonrasında ise eşime arabanın güvenli olduğunu ve artık sürebileceğini söylüyor. Eşim bizim çocuğu biraz gecikmeli olarak okula bırakıyor. Polisin bu tutumunu; yardımseverliğini eşim her fırsatta anlatır ve polise adeta toz kondurmaz.

 

Güvenliğimiz için polis çok önemli. Orantısız güç kim tarafından kullanılırsa kullanılsın kabul edilemez. Herkes daha dikkatli olmalı. Toplumsal barış için hal ve hareketlerimize dikkat etmeliyiz; görevimizi hakkıyla yapmalıyız. Bir insanın ölmesine neden olmak ne kadar korkunç bir şey. Umarım araştırmadan farklı sonuç çıkar ve ‘yardımsever’ polis buna neden olmamıştır.