Gözümün Nuru Oğlum! Kul Hakkını Gözet!


  • Kayıt: 20.02.2016 16:54:00 Güncelleme: 20.02.2016 16:54:00

Kul hakkı nedir?


Sözlük Manası: Hak kelimesi sözlükte "gerçek, sabit ve doğru olmak, gerekmek, bir şeyi gerçekleştirmek" anlamlarına gelir. Terim Manası: “İnsanların karşılıklı ilişkilerinde doğan birbiri üzerindeki maddi ve manevi haklarına, kul hakkı denir.”Başkasının parasını alıp vermemek maddi haktır. Başkasının hoşlanmadığı şeyi arkasında yada yüzüne konuşmak ise manevi haktır.


Haklar genel olarak iki kısma ayrılır:


Allah’ın hakları

Kulların hakları


Dinimiz tarafından hem Allah’a ait hem de kullara ait hakların korunması,  gözetilmesi ve yerine getirilmesi açık ve kesin bir şekilde  emredilmiştir.Kul hakkı, Allah’ın (c.c.) hakkından önce gelir. Çünkü Allah (c.c.), çok merhametli olduğu gibi hiç bir şeye muhtâç da değildir. İnsanlar ise her şeye muhtaç oldukları gibi aynı zamanda çok da cimridirler. Allah (c.c.) affeder ama kulların çoğu  affetmezler!


Gözümün Nuru Oğlum!


Peygamber (s.a.v.) Efendimiz şöyle buyurmuşlardır:“Ümmetimden müflis şu kimsedir ki, kıyâmet günü namazları ile, oruçları ile ve zekâtları ile gelir. Fakat, kimisine sövmüştür, kiminin malını almıştır. Kiminin kanını akıtmıştır. Kimini dövmüştür. Hepsine bunun sevaplarından verilir. Haklarını ödemeden önce sevapları biterse, hak sahiplerinin günahları alınarak buna yüklenir. Sonra Cehenneme atılır”(Müslim, Birr 59)


Bu duruma düşmemen ve hiçbir şeyin fayda vermeyeceği kıyamet gününde müflis olanlardan olmaman için şu öğütlerimi dikkatle oku ve uygula:


1-Annenin, babanın ve hocanın haklarını gözet ve koru! Çünkü kul hakkının en önemlisi ana-baba, hoca ve öğretmen hakkıdır. 


2-İnsanlara verdiğin sözlerinin ve yaptığın anlaşmaların gereğini yerine getirmeye çalış! Verdiğin sözden dönme ve yaptığın anlaşmaları bozan sen olma! Çünkü  sözde durmamak ve anlaşmaları bozmak bir kul hakkı ihlalidir. Bak bu konuda Rabbimiz ne buyuruyor:  "Allah, sözleşmelerini bozmaktan sakınanları sever." (Tevbe, 9/7)


3-Kimseye sövme, zarar verme, malını çalma, iftira etme, yalan söyleme! Kimsenin kalbini kırma! Elinle ve dilinle kimseye eziyet etme! Çünkü bunlar birer kul hakkı ihlalidir.


4-Müslüman olmayanların haklarını da gözet ve koru! Çünkü müslüman olmayanların  haklarına tecavüz etmek, Müslümanın hakkına tecâvüz etmekten daha büyük günahtır. İbn-i Âbidinde şöyle denmektedir: “Zımmiye, yâni gayri müslim vatandaşa zulmetmek, Müslümana zulmetmekten daha fenâdır.”


5-Doğru olsa bile hiç kimsenin aleyhinde söz söyleme!  Çünkü söylediklerinin doğru olması sana başkalarının hatalarını, zaaflarını ve kusurlarını konuşma hakkını vermez. Unutma ki en iğrenç hak ihlallerinden biri de bir kimseyi arkadan çekiştirmektir. Çünkü Kur’an-ı Kerim böyle yapmayı  "ölü eti yemeye" benzetmiştir.


6-Erkek olsun kadın olsun hiç kimseye iftira etme! Bundan şiddetle sakın! Çünkü iftira da cezası büyükbir hak ihlalidir. Şu hadis-i şerifi dikkatle oku: "Bir kimse, bir mümine iftira ederse, iftiraya uğrayan kimse onu affedinceye kadar, Allahü Teala onu Cehennem'de bırakır." (Ebu Davud) 


7-Hayvanların haklarını da gözet! Bir hayvanı hapsetmek, ona vurmak, onu yakmak, aç ve susuz bırakmak bir hak ihlalidir. Çünkü o da nefis taşıyan bir canlıdır.Düşün kıyâmet günü hak sahipleri, haklarını mutlaka alacaktır. Hatta boynuzsuz koç, boynuzlu koçtan hakkını alacaktır.


8-Yetim ve fakirlere bakmak durumunda kalacak olursan onların haklarını önemse ve gözet!  Çünkü “Yetimlerin ve fakirlerin geçimini üstüne alan, Allah yolundaki bir mücahid gibi veya gündüz oruç tutan, gece de ibadet eden kimsenin sevabına kavuşur.”  (Buhari)


9-Herhangi bir kimsenin hakkı senin üzerinde varsa ölmeden önce, onunla mutlaka helalleş! Çünkü Peygamber (s.a.v.) Efendimiz şöyle buyurmaktadır: “Paranın, malın geçmeyeceği kıyâmet gününe, üzerinde kul hakkı bulunarak gitmesin! Dünyada yapmış olduğu ibadetleri, orada hak sahibine verilecektir. İbadeti yoksa veya biterse, hak sahibinin günahları, buna yüklenecektir.”


10-Ayıplar ve kusurlarla Rabbinin huzuruna gitme! Peygamber (s.a.v.) Efendimiz buyuruyor ki: “Kul hakkı, müminin ayıbı ve kusurudur.”


Gözümün Nuru Oğlum! 


Şu kıssayı dikkatle oku ve ders al:


Peygamber (s.a.v.) Efendimiz ömrünün son günlerinden birinde ashabını camiye toplayarak şöyle der:


"Ey mü'minler... Ben sizin Peygamberinizim. Sizlere ömür boyunca öğütler verdim, hidayet ve kurtuluş yolunua nlatmaya çalıştım. Tabii ki güç ve kuvvetine sınır olmayan Allah'ın izni ve yardımıyla. Sizleri bi rkardeş gibi şefkat kanatlarımın altına alarak korudum. Bir baba gibi de size karşı merhametli davrandım. 

Sizinle keder ve gaye birliği ettim.


Şimdi size soruyorum. Bende hakkı hukuku olan var mı? Olan hemen gelsinve Allah hakkı için, Kıyamet günü hesaplaşmasından önce hakkını alsın."


Sahabilerden hiçkimse gidip de, "Ey Allah'ın Rasulü!.. Benim sende hakkım var" demedi. Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.) aynı soruyu ikinci ve üçüncü defa tekrarlayınca Ukkaşe adlı sahabi ayağa kalkarak huzuruna vardı ve "Ey Allah'ın elçisi anam-babam sana feda olsun! Eğer defalarca Allah (c.c.) adını kullanmasaydınız huzurunuza gelip de hakkımı aramaya kalkışmayacaktım" der ve şöyle devam eder:


"Ey Allah'ın elçisi! Bir gün sizinle birlikte savaşıyordum. Nasılsa develerimiz yanyana geldiler. Devemden inerek özür dilemekü zere size yaklaşmıştım ki, birden kamçınızın sırtımda şakladığını duydum. Ey Allah'ın Rasulü! Bunu kasten mi yaptınız yoksa devenize vururken kazara bana mı çarptı? Bunu bilmiyorum."


Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav.), "Ey Ukkaşe, Peygamber insana kasten nasıl vurabilir? Asla!" diye özür beyan etti ve ardından Hz. Bilal'e, kızı Fatıma'nın evine vararak o kamçıyı alıp getirmesini söyledi. 


Bilal-i Habeşi kamçıyı alıp geri döndü ve Hz. Peygamber'e teslim etti. Hz. Peygamber de Ukkaşe'ye verdi.


Bu sırada bir vaveyla koptu. Hz. Ebu Bekir, Hz. Ömer, Hz. Ali, Hz. Hasan ile Hz. Hüseyin sırayla yalvardılar. 'Onun yerine bize vur' diye.


Hz. Peygamber (sav) onları yerlerine oturttuktan sonra, "Ey Ukkaşe, eğer gerçekten bana vurmak istiyorsan, buyur, vur!" diyerek haykırdı. Bunun üzerine Ukkaşe, "Ey Allah'ın Resulü!" dedi. "Siz bana vurduğunuzda ben çıplaktım. Şimdi ben de size vururken çıplak kalmanızı rica ediyorum."


Sevgili Peygamberimiz (sav) hiç duraklamadan hemen elbisesini çıkardı ve "Buyurun, hiç çekinmeden dilediğin kadar vur" dedi.


Sahabilerin hıçkırıkları arasında yerinden kalkan Ukkaşe varıp Hz. Peygamber'e sarılır. Ardından da:


"Ey Allah'ın Rasülü!" der. "Canım sana feda olsun! Hangi kalp sana kıyabilir? Maksadım sadece o senin ışık saçan mübarek vücudunu kana kana öperek, senin yüzsuyun hürmetine Rabbimin rızasını kazanmak ve Cehennem azabından kurtulmaktır."


Bunun üzerine Peygamberimiz (s.a.v.) Efendimiz: "Ey Mü'minler! Cennetlik görmek isteyen varsa Ukkaşe'yi görsün."


Her konuda olduğu gibi kul hakkı konusunda da Peygamber (s.a.v.) Efendimiz bu söz ve davranışıyla tüm müminlere örnek olmaktadır.


Ne mutlu O’nu örnek alanlara!