Tüm dinlere açık Türk camii Tartışılıyor


  • Kayıt: 14.10.2014 09:02:00 Güncelleme: 14.10.2014 09:02:00

Hollanda'nın eski başkenti Utrecht'in silüetine, çifte minareli, beş katlı bir cami ekleniyor.

 

Utrecht'te yaşayan Türkiyeliler tarafından yaptırılan Ulu Camii, Utrecht merkez tren istasyonuna 300 metre mesafede, "kentin kalbi"nde yer alacak.

 

2014 yılı sonunda inşaatının tamamlanması beklenen caminin "dünyada bir ilk olacağı" belirtiliyor. Hollanda Diyanet Vakfı'na (HDV) bağlı camiyi benzerlerinden ayıran özellik ise; içinde diğer dinlere bağlı insanların ibadet edebileceği bir bölüme sahip olmasıdır.

 

Beş katlı binanın giriş katında alışveriş merkezi, lokanta ve kafeler yer alıyor. Birinci katında konferans salonu, kütüphane bulunan, binanın diğer üç katı ise cami olarak planlanmış.

 

Diğer din mensuplarının ibadet etmesi için ayrılan bölüm, kütüphane ve konferans salonunun bulunduğu birinci katta yer alıyor.

 

Buna göre Hıristiyan, Yahudi ya da Budist, gelenler hangi dine mensup olursa olsun, burada kendi inancına göre ibadet edebilecekler.

 

'Din elden gidiyor' tepkisi

 

Alpay Demirci, 8 yaşında Türkiye'den Hollanda'ya gelmiş. Finans işiyle uğraşıyor. Gönüllü olarak da Ulu Camii Derneği'nin Genel Sektererliği'ni yürütüyor.

 

Sorularımızı yanıtlayan Demirci, Utrecht'teki kilise ve sinagoglarla iyi ilişkileri bulunduğunu anlatıyor.

 

Geçmişte, kendileri de birçok etkinlik için kilise salonlarını kullanmışlar. Bu nedenle, "Bizim de onlara katkımız olsun" diyerek, cami içinde Hıristiyanlar ve diğer inanç sahipleri için bir bölüm ayırmaya karar vermişler.

 

Bu karar öncesi, din adamlarının bilgisine başvurulmuş. Demirci, "Dini açıdan sakınca yoktur" görüşünü ve Diyanet İşleri Başkanlığı'nın olurunu aldıklarını söylüyor.

 

Camide başka dindarların ibadet edebilmesine genelde olumlu tepkiler verilmekle birlikte karşı çıkanlar da olmuş.

 

Demirci, "Ne gereği var, cami içinde böyle şeyler olur mu? Din elden gidiyor. İslam tek din değildir mesajı mı veriyorsunuz?" gibi eleştirilere hedef olduklarını belirtiyor.

 

Ancak Demirci'nin pes etmeye niyeti yok. O, "kutsal savaşlar çağında gerçek dini göstermek istediklerini" söylüyor. "Bizim sloganımız, komşunu sev. İslam sevgi dinidir. Orta Doğu'da yaşananların İslam diniyle ilgisi yok" diyor.

 

 

 

Kiliseden para yardımı

 

2015 yılında ibadete açılacak olan Ulu Cami, 20 yıl önce planlanmış. Ancak yapımına 2008'de başlanabilmiş.

 

Toplam 8,5 milyon euro'ya malolacak cami, zaman zaman aşırı sağ partilerin eleştirisine neden oluyor.

 

Alpay Demirci, cami inşaatının ekonomik sıkıntılar nedeniyle aksadığı dönemde Utrecht Kilisesi'nin bir pazar günü cemaatten cami için para topladığını anlatıyor.

 

Demirci, toplanan miktardan çok kilisenin tavrını önemli buluyor.

 

Nitekim Hollanda'nın "Trouw" gazetesine konuşan kilise yöneticisi José-Höhne Sparborth da şu sözleriyle Demirci'yi doğruluyor:

 

"Herşey o kadar kolay olmadı. Hatta rahip ilk anda pek memnun değildi. Ama biz cami ile dostluğa önem verdik."

 

'Birbirimizin bayramlarını kutluyoruz'

 

Alpay Demirci, cami ile kilise arasındaki ilişkilerin şu anda çok iyi durumda olduğunu belirtiyor.

 

Her bayramda rahiple birlikte kiliseden bir grubun camiye gelip namazı ve bayramlaşmayı izlediklerini söylüyor.

 

Demirci ayrıca, Ramazan ayı öncesi rahibin ve kiliseden bir ekibin çiçeklerle geldiğini ve kendilerine kolaylık dilediklerini de sözlerine ekliyor.

 

Cami yönetimi de benzer şekilde Noel, Paskalya gibi kutsal günlerde Hıristiyan din adamlarını ziyaret ediyor ve bayramlarını kutluyor.

 

 

 

 

 

Hüseyin Kerim Ece ( İlahiyatcı Yazar) : Mescidler Kabe’nin Şubesidir

 

Mescit, secde edilen yer, cami, namazgâh demektir. ‘Eğilmek, boynu bükük olmak’ anlamına gelen secde kelimesinin mekan (yer) ismidir. Bu anlamda secde edilen bütün yerler ‘mescit’tir.

 

Kavram olarak; içerisinde ibadet etmek üzere yapılan bütün yapılara verilen addır. Mescidin çoğulu ‘mesâcit’tir. Türkçede küçük mabetlere ‘mescit’, büyük mabetlere de ‘camii’ denilmesi daha yaygındır. (Mabet; ibadet edilen yer demektir.)

 

Kâinattaki varlıkların hepsi ister istemez Allah’a secde ederler. (Ra’d 13/15. Nahl 16/49) İnsanlardan bazıları da inanarak ve isteyerek secde ederler. İsteyerek secde eden insana Allah (cc), kendisine mecburen secde eden kâinatı ‘mescit’ yapmıştır.

 

Yeryüzünde ilk defa inşa edilen mescid, Mescid-i Haram’dır. (Âli İmran 3/69) Peygamberimiz, daha Medine’ye gelmeden Kuba mescidini, Medine’ye gelince de ilk iş olarak Mescid-i Nebi’yi yaptırdı. Böylece müslüman bir toplumun hayatının ortasında ‘mescitler’in olması gerektiğini gösterdi.

 

Peygamberi örnek alan müslümanlar gittikleri her yere mescitler/camiiler yapmışlardır. Çünkü mescit, mü’minlerin secde/ibadet yeri olduğu gibi, onların buluşma yerleri, eğitim ve öğretim, toplumsal sorunlarının görüşüldüğü yerlerdir. Bu anlamda mescit müslümanların toplum hayatının ortasında yer alır.

 

İslama göre Allah adının adının anıldığı bütün mabetler değerlidir. Kur’an şöyle diyor: "...Eğer Allah, bir kısım insanları (kötülüklerini) diğer bir kısmı ile defedip önlemeseydi, mutlak surette, içlerinde Allah'ın ismi bol bol anılan manastırlar, kiliseler, havralar ve mescitler yıkılır giderdi..." (Hac 22/40)

 

O yüzden müslümanlar hangi şartta olursa olsun, başkalarının mabedine el uzatmazlar, yıkmaya veya zarar vermeye kalkışmazlar. İslamın izin verdiği savaşlarda amaç tahrip, yakıp yıkmak olmadığı için, mabetlere dokunmak da caiz değildir. (TDV İslâm Ansiklopedisi, 36/192)

 

Peygamber (sav) Hırıstiyanlarla yaptığı anlaşmalarda onların ibadetlerine ve ibadet yerlerine dokunulmayacağını açıklamıştır. (İbn Sa’d, et-Tabakâtu’l-Kübrâ, I/357-8)

 

Mescitler, birer Beytullah’tır (Allah’ın evidir). Yani her biri bulundukları yerde Kâbe’nin bir şubesi gibidir. Allah (cc) şöyle buyuruyor: "Mescitler şüphesiz Allah'ındır. O halde, Allah ile birlikte kimseye yalvarmayın (ve kulluk etmeyin)." (Cin, 72/18)

 

Mescide dahil sayılan mekanlarda başka mabedler (ibadet yerleri) tahsis edilmesi kötü bir bid’atin başlangıcı olabilir

 

Her dinin kendine göre mabedi vardır. Başkalarının hangi tanrıya ve hangi mabette ibadet edecekleri kendi bilecekleri bir iştir. Biz buna karışmayız. Ancak şu bir gerçek ki, dinlerin mabetleri aynı zamanda onların kimliği ve sembolüdür. Bu kimliği ve sembolü o dine inananlar korumak ister. Bunların başka bir şeyle gölgelenmesine, karıştırılmasına, bozulmasına sıcak bakmazlar.

 

Müslümanlar mescitlerinin yanında, yakınında başka bir mabet olmasından rahatsız olmazlar. Tarihten beri müslümanların yaşadığı yerlerde diğer dinlerin mabetleri hep olagelmiştir. Ama mekanda, aynı çatı altında, bir anlamda camilerin bünyesinde farklı mabetler hem alışılan bir şey değil, hem de Cin suresi 18. âyetin kapsamına girer. Yani mescitlerde Allah’tan başkasına ibadet etme yasağına...

 

Başka dinlere tahsis edilecek yerler camilerin dışında, apayrı ya da cami ile ilgisi olmayan bir yerde olursa sanırım sorun olmaz. Sonuçta mescidin yolu ve yeri ayrı, onların yolu ve yeri ayrı olur. Ancak mescide dahil sayılan mekanlarda başka mabedler (ibadet yerleri) tahsis edilmesi kötü bir bid’atin başlangıcı olabilir. O yüzden böyle şeyleri tekrar ve geniş düşünmek gerekir. Nice bid’atlerin (dine sokulan yanlış şeylerin) iyi niyetlerle başladığını unutmamak gerekir.

 

 

 

 

 

Adnan Tekin (PvdA Politikacı) : Bu örnek hareketi destekliyorum

 

Bizim daha çok böyle örneklere ihtiyacımız var. Umarım diğer dinler tarafından da bu ibadet hane cok kullanılır.

 

Bir cok şehirde ve camiilerde dinler arası diyaloglar devam etmekte. Utrecht’de ki gelişme bunun güzel bir örneğidir.

 

Umarım camiilerimizde,hastanelerde,üniversitelerde benzer örnekler olur.

 

Utrecht Ulu Camii yönetim kuruluna teşekkür ediyor ve çalışmalarında başarılarının devamını temenni ediyorum.

 

 

 

Selamün Yavuz ( Yazar) : Alevi yurtdaşlarımız için Cemevi açsınlar

 

Böyle bir inisiyatif ilk bakışta oldukça sempatik görünse de biraz eleştirel ve mantıklı yaklaşım gösterince ‘ucube’ geliyor.

 

Utrecht gibi Hollanda’nın önemli kentlerinden birisine cami yapılmasına kimsenin bir itirazı olamaz. Sünni Müslüman odaklı bu projeye ek olarak başka dinlere mensup insanların ibadetini yapabileceği bir ibadethane ile AVM, restoran ve kafelerin olacağı bölümler eklenmiş. Niye böyle bir tercih yapıldığının irdelenmesi gerekir!

 

İslamiyet’in tartışılmaz bir parçası olan Aleviler için bir Cemevi açmayan Diyanet’in, İslam’a göre hak din bile sayılmayan Budistlerin ibadet edebileceği bir mekânı tahsis etmesi manidar ve düşündürücüdür. Eğer HDV, bu projesinde samimi olduğunu göstermek istiyorsa, önce Utrecht’te Alevi yurttaşlarımız için bir Cemevi açsın!

 

O kompleksin AVM, kafe ve restoran açılacak bölümü yerine, evsiz-barksız ve ihtiyaç sahibi insanların gelip karnını doyuracakları bir aşevi yapılsa bu İslam’ın ruhuna ve Türk geleneklerine daha uygun düşmez miydi? Ki Utrecht kentinde 1000’den fazla evsiz barksız insan sokaklarda yaşıyor.