Burhan Ersan ile ebru üzerine söyleşi


  • Kayıt: 20.05.2015 09:49:00 Güncelleme: 20.05.2015 09:49:00

Son yıllardaki çalışmalarla ebrunun müstakil bir sanat haline geldiğini gözlemliyoruz. Yani ebru günümüzde bir arka fon sanatı, bir kâğıt süsleme sanatı olmaktan çıktı, tablo değeri taşıyan eserlerin verildiği bir sanat alanı oldu. Sizce bundan sonraki basmak evrensel bir sanat olması mıdır? Yoksa geleneksel çerçevede yapılan lokal bir sanat olarak mı kalmalıdır?

 

Aslında yukarıda çok net olarak bu soruya yanıt vermiştim. Birkaç küçük noktayı da eklemeliyim. Süsleme (zanaat) olarak ebrunun vardığı seviye çoktan zirve yapmıştır. Çiçek figürlerinin geçen yüzyılın başında su yüzeyinde yerini alışıyla, süsleme alanında bir kırılma yaşandı. Matbaa ve baskı kitap bu teknik gelişmenin sanata yansımasının temelinde yer aldı. Ebrunun süsleme sanatı olarak, günümüzde pek kullanım alanı da yoktur. Birkaç hat sanatçısı dışında, geleneksel anlamda ebru alıcısı yok denecek kadar azdır. Bu değişimler, ayrıca çağımız sanatının ulaştığı nokta göz önüne alındığında yanıt benim için çok nettir, yerel evrensel arasında köprü olabilecek bir sanat olarak ebru geleneğinin özü çok önemlidir. Sanatta gelenek, biçim ve tekniğin zirve yapması nedeniyle, yiten özün yeni biçimlere bürünmesiyle mümkündür ve bu evrenselle, yerel arasındaki köprünün kurulmasından başka bir anlam ifade etmez.

 

 

Son olarak, ebruya gönül vermiş, çiçeği burnunda ebrucu gençlerimize ve ayrıca ebruyla profesyonelce uğraşan sanatçılarımıza bir mesajınız olacak mı?

 

Özellikle, gençler açısından, ebru yapmaya gösterdikleri çaba yanında, ebru üzerine düşünmek, ne yaptığını ve niye yaptığını bilmenin çok önemli olduğunu düşünüyorum. Sanatta bilinçlilik ve farkındalık çok önemlidir. Sanatın kendilerine ait olduğunu, kendilerini yansıttığını, yansıtması gerektiğini unutmasınlar. Sanat, vakıflarca veya kurumlarca korunmaz, korunamaz. Koruma altına alınıp, yavaşça yıkılan, eski yapılar gibi bir konuma getirilemez. Sanat rekorlar kitabının çeşnisi olamaz. Sanat, biçim, öz örtüşmesini gerçekleştirdiği ölçüde kalıcıdır. Ebru için hiçbir tehlike söz konusu değildir… 2500 yıldır süregelen bir geleneğin, insanın özünden kopması mümkün mü? Bazen geriler, geri düşer, bazen parlar zirve yapar. Şimdi su yüzeyindeki çalışmaların, görsel etkilerinin, soyut sanatın temelini atmaya başladığı bir dönemdeyiz, bence ebru geleneği özü itibariyle zirveye yürümekte. Bizler bu geleneğin gerçek sahibi olarak bu yürüyüşe bilinç ve birikimimizle yön verebilmeyi becermeliyiz.

 

 

Bize zaman ayırdığınız ve ebru hakkında değerli görüşlerinizi paylaştığınız için çok teşekkür ederiz.

 

Bana böyle bir olanak sunduğunuz için asıl ben size ve derginize çok teşekkür ederim.

 

 

 

Amsterdam / Okan Akın