Sanal falan değil, bal gibi gerçek!


  • Kayıt: 18.03.2019 22:58:00 Güncelleme: 20.12.2020 13:07:32

Sanal falan değil, bal gibi gerçek!

 

Peki ahlak neydi? Kişinin kendi nefsiyle kurduğu ilişkisi. Yani kişinin kendisine olan saygısının, başka insanlara yansıması değil miydi? Görgü kurallarımıza ne oldu? İnternet icat edildi nezaket yerle bir mi oldu?


Trafikte kırmızı ışıkta durmakla ilgili bir tanımlama vardır bilir misiniz? Bir ülkenin gelişmiş veya gelişmemiş olmasını bu örnekle açıklanır. Şöyle ki; gelişmemiş ülkelerde insanlar, geceleri ortalıkta trafik polisi yoksa kırmızı ışıkta basıp gider, derler. Oysa gelişmiş ve insani yaşam kurallarını oturtmuş ülkelerde, gecenin bir yarısında, kuytu bir bölgede dahi olsa sürücüler kırmızı ışıkta durur. Ve sürücülerin bu hassasiyeti, ülkedeki medeniyetin ve eğitim seviyesindeki oturmuşluğun göstergesi olarak anlatılır.


Örnekte anlatılmak istenen şartlar ne olursa olsun, insanların genel davranış kurallarına uyma eğilimindeki gelişmişliğidir. Tıbkı görgü kurallarına uymayı alışkanlık edinmekle, görgü kurallarını hiçe sayarak yaşamak arasındaki fark gibi.


Gelelim sanal aleme… adı üzerinde henüz sanal… aslına bakarsanız bence sanal olmaktan çoktan çıktı bile. Çünkü bir çok insanın günlük hayatını işgal ediyor. İşimizi gücümüzü internet üzerinden takip ettiğimiz gibi, zamanımızın çoğunu yine internetin vesile olduğu işlerle yürütüyoruz. Hayatımızın büyük kısmını etkisi altına alan bir sistem nasıl olur da sanal olarak kalabilir ki? Sanal falan değil, bal gibi kocaman bir gerçek!


O halde bir an önce kuralları oturmalı. İnsanlar yüzlerinde maske varmış gibi davranmaktan vazgeçmeli. Bilgisayarın tuşlarına dokunarak yazdıkları her cümlenin kendilerini temsil ettiğini unutmamalı. Rumuz da kullanılsa, kendi ismiyle de alemlere aksa, sonuçta ahlaki yapılanmanın bir getirisi olarak kendisine yakıştıracağı davranış şeklini seçebilmeli. Böylece eşya bize hizmet etmiş olur, biz eşyanın kölesi olmayız. 


Sanal alemlerdeki açık düz cümle: Ben aslında eşimi aldatacak bir kadın değilim ama işte karşılıklı sohbetlerde kendimi kaybetmişim. Nasıl oldu anlayamadım, şiir konuşmalarımız bir anda cinsel içerikli konuşmalara döndü. Bir baktım ki otelde buluşmaya başlamışız. Birbirimizden kopamıyoruz! Eşimden de ayrılamam. Ne olur bana yardım edin!

Özetle… en ince konuşma ve uslup adaplarından tutun, en uçtaki sanal alem entrikalarıyla dolu cinsel sapmalı olaylara kadar her şey ama her şey bizim elimizde! Kimse kimseye istemediği bir şeyi asla ama asla yaptıramaz! Kişiler yapmak istedikleri ama bastırdıkları duygularını, uygun zaman ve zemin bulduklarında açığa çıkarırlar o kadar! 

 

Ebubekir TURGUT