Geçmiş ile Barışık Yaşamak


  • Kayıt: 24.10.2021 00:56:54 Güncelleme: 24.10.2021 00:57:55

Geçmiş ile Barışık Yaşamak

Nejat SUCU

Anadolu’nun iklimi kuru ve serttir. Doğal olarak insan yaşamı da paralel olarak sert ve acımasızdır. Yaşamda var olan insan ilişkilerindeki rizikoları en asgariye indirgemeye çalışır insan, Anadolu’da.

Bir türlü barışamadığımız geçmişimiz !

Hayat çok kısa. Bunu bilmemize rağmen, sanki sonsuz bir hayatımız varmış gibi davranıyoruz. Sıkıntılarımızı, dertlerimizi baş tacı etmişiz onlarsız nefes alamıyoruz. Oysa bir an durup düşünsek, dertlerimizi bir kenara bıraksak ve az da olsa mutlu olmaya çalışsak, inanın dertlerimiz, sıkıntılarımız da o derece azalacaktır. Öyle de, böyle de ölmeyecek miyiz? En azından kısacık hayatımızı mutlulukla donatılım. Ki bizden sonra gelecek nesiller de mutlu olmayı öğrenebilsin. 

Farkında mısınız: hepimizin hayatı, geçmişte yaşanan olumsuzluklar üzerine kurulmuş gibi.

Belki de en büyük sorun, geçmişimizle hesaplaşmamızdan kaynaklanıyor. Bundandır hep geleceğe umutla ve iyimser bir şekilde bakamayışımız.

Tarihin her döneminde, bizden olmayana, bizim gibi düşünmeyene ve bize benzemeyene karşı düşmanlıklarla dolu kin ve nefret besledik.

Geçmişle yüzleşmek, geçmişle kendi ruhsal hesabını vermek en az öğrendiğimiz kabiliyetlerden biri olsa gerek. Geçmişe dönüp baktığımızda, neredeyse tüm dünya ülkelerin de, onlarca insan hatasının yaşatmış olduğu acı olaylar, haksızlıklar, zulümlerle dolu olduğunu görebiliriz.

İnsanlık adına, nedeni ne olursa olsun , kim tarafından işlenirse işlensin, hedefi ve amacı ne olursa olsun, insana karşı işlenen insanlık suçu hiçbir zaman hoş görülemez ve kabul edilemez.

Yalnız, bir hayat boyu kin, nefret, düşmanı duygu ve davranış biçimine dönüşen yaşamlar, gelenek ve görenekler, mutlu birey ve mutlu toplulukların fark edilmeyen en büyük düşmanıdır.

Ömür kısa ve mutlu bir yaşam için…

Gerçek mana da mutlu bir yaşam için, kısa bir ömre uzun yıllar, sevimli gelecekler için sözle, özle ve gönülden affedebilmek, bir insanın ulaşabileceği en yüce insanlık değeri ve erdemidir.

Mutlu bireylerin, manevi anlamda varlık ve bolluk içinde olduğu toplumlara hapishanelere gerek yoktur. Birbirini anlayan, saygılı ve bölüşen bir toplumda barışçıl, gelişen ve zenginleşen bir toplum oluşur.

Hoşgörünün ve kendine yapılmasını başkalarına istemeyen bireylerin yaşadığı evrensel değerleri kendine şiar edinmiş toplumlarda yaşamak, insanı huzurlu ve mutlu kılar.

Beklentileri en aşağı düzeyde tutmakta önemlidir

Yaşanan toplumda var olanla yetinerek daha iyisi için çalışmak ve çalışmak gerek. Birde ne istediğimiz ve ne beklediğimiz de önemlidir. Kendimizden başlayarak tüm insan ilişkilerinin var olan beklentilerimizi en asgari düzeyde tutabilmek ve tutmak, arkasından gelen en azami başarı bizlerin o yaşanan toplumun parçası yapar ki, o yaşanan ülkede kabul edilmemizi sağlar.

Tabi ki çalışmak gerek

Çoğu zaman, beklenenin kendi başına gerçekleşeceğini sanırız. Kimi zaman oturduğumuz yerden belirli yerlere geleceğimizi düşünürüz. Bir Göçmen, bir göçmen toplumunun üyesi olarak, Hollandalı’lardan daha fazla ve çok fazla çalışmamız gerektiğini bilmemiz gerek.

Birde en önemlisi, toplum içinde var olan Hollanda şifrelerinin büyük bir kısmını çözmüş olmak, bizleri mutlu ve eşit vatandaş yapar. Başka da bir isteğimizde yok sanırım.

Saygı ve sevgilerimle.