İlk Önce İğneyi Kendimize, Çuvaldızı Başkasına Batıralım mı ?


  • Kayıt: 24.11.2021 17:00:20 Güncelleme: 24.11.2021 17:00:20

İlk Önce İğneyi Kendimize, Çuvaldızı Başkasına Batıralım mı ?

Nejat SUCU

Yıllardır Hollanda’da, Hollanda’daki Türk Sivil Toplum Kuruluşlarını iyi yönettiğimizi düşünürüz. Bunlar; vakıflar, dernekler, camiler, komiteler, politik partiler, federasyonlar, çalışma grupları danışma ve tavsiye kurumlarıdır. Genelde de yanılırız.

Genelde yapılan faaliyetler, daha öncekilerin tekrarıdır. Güncellik ve Hollanda kamuoyunu ve politik gelişmeleri kendi lehine çevirmek için gerekli uzman ve kaynaklara da sahip değildirler. Korona ile gelen buhranlı günleri, nasıl şansa ve yeni umutlara çevirebiliriz diye bir soru soran bile olmadı ?. Soru sormak ve sorabilmek, bile bile belirli bir bilgi, tercübe ve bilinç gereklidir.

En büyük sorun ise

Var olanı görmeyip, yenileşmeden yana olmayan toplumsal değişime açık olmamaktır,

Toplumsal duyarlılık ve katılımdan uzaktır. Bir faaliyetin ve projenin hazırlanmasında, hazırlık, karar anında ve uygulanmasında toplumsal katılım ve uyumdan da uzaktır. Katılmak isteyenler, partizan, siyasi ve dar karınlı sözde yöneticiler tarafından uzuklaştırma ve yönetime katmama metotlarında çok başarılıdırlar.

Vatan, Millet ve Sakarya

Vatan Millet ve Sakarya terimleri toplumsal dinamiklerin güçlenmesi ve toplumsal bir niteliğin, hak ve hukuk arayışında gerekli olan “Toplum harcının çimentosu ve kumudur . İyi ve zamanında kullanılmayan harç, zamanla kurur ve taş haline dönüşür. Onun için zamanda önemlidir.

Hollanda’da demagojik, ütopik, şivonist, bölücü, ötekeleştirici politik söylemler artık prim yapmamakta ve Türk toplumunun geleceğine olumlu bir katkı sunmamaktadır, Tabi ki bazı yöneten efendiler için bir sosyal, siyasi, ekonomik ve kültürel grubu içinden bölerek en güzel hakim olma ve yönetme metho de olarak ta tanımlıyabiliriz.

Korona pandemisi

Korona pandemsi, evde kalma, Lockdown ve diğer tedbirler bizlerin bir araya geldiğimiz kantin, dernek, club, vakıf ve fedrasyonlara nasıl bir etki ve tepki yapacağını gelecek yıllarda göreceğiz. Bu konuda nasıl bir politik, sosyal, ekonomik ve kültürel çizgi izlemek isteniyor onu da bilmiyoruz. Bu konuyu komplekslerimizden uzak tartışmak gerek.

Her tartışmanın sonucu mutlaka karanlık bir gecenin güneşli bir gündüzlü günleri göreceğimiz anlamına gelir. Tabi ki görmesini, hissetmesini, koklamasını ve güneşi yaşama dönüştürmesini bilirsek.

Sonuç ve verim...!

Genelde yapılan faaliyetlerden ve projelerden sonuç almaktan uzak ve ilgisizlik, tecrübesizlik ise toplumsal kurumların toplumu yeterince temsil edemediklerini görmekteyiz.

Bu durum da, ben de diyorum ki, ilk önce çuvaldızı kendimize ve iğneyi de başkalarına batıralım.

Hoşça kalın. 

Nejat SUCU

Sosyal Hizmetler Uzmanı