CÂMİ MESCİD ve CEMAAT OLMA


  • Kayıt: 25.12.2021 11:12:55 Güncelleme: 25.12.2021 11:13:08

CÂMİ MESCİD ve CEMAAT OLMA

Hüseyin K. Ece

-Câmilerin önemi

Mescidler/câmiler müslümanların toplum hayatının ortasındadır ve onların ibadet için biraraya geldikleri yerdir, mabedtir. Diğer adı mescid (çoğulu; mesacid). Bu da secde ve ibadet edilen yer demektir. Buna göre secde edilen bütün yerler ‘mescid’tir. Türkçede küçük mabedlere ‘mescid’, büyük mabedlere de ‘câmi’ denilmesi daha yaygındır.

Yeryüzünde ilk defa inşa edilen mabed, Mescid-i Haram’dır. (Âli İmran 3/69)

Allah’ın Elçisi (sav) Hicretle Medine’ye gelince ilk iş olarak Mescid-i Nebi’yi yaptırdı. Böylece müslüman bir toplumun hayatının merkezinde ‘mescitler’in olması gerektiğini gösterdi.

Peygamber’i örnek alan müslümanlar da gittikleri her yere mescidler/câmiler yaptılar. Çünkü mescidler, mü’minlerin için aynı zamanda sosyal merkezdir.

İslâma göre Allah adının anıldığı bütün mabedler; manastırlar, kiliseler, havralar ve mescidler değerlidir. (Bkz: Hac 22/40) O yüzden müslümanlar hangi şartta olursa olsun başkalarının mabedini yıkmaya veya zarar vermeye kalkışmazlar.

Allah (cc) buyurdu: “Mescidler şüphesiz Allah'ındır. O halde, Allah ile birlikte kimseye yalvarmayın (ve kulluk etmeyin).” (Cin 72/18) Her câmi bulunduğu yerde Kâbe’nin şûbesi gibidir.

Her dinin kendine göre mabedi-tapınağı vardır. Onların hangi tanrıya ve hangi mabedte nasıl ibadet edecekleri kendi bilecekleri bir iştir. Biz buna karışmayız. Ancak biliyoruz ki dinlerin mabedleri aynı zamanda onların kimliği ve sembolüdür. Bu kimliği ve sembolü o dine inananlar korumak ister. Müslümanlar da mescidlerine/câmilere bağlıdırlar. Onları inşa etmekle kalmazlar, yaşatırlar, imar ederler. Bu zaten Allah’ın emridir:

“Allah’ın mescidlerini, ancak Allah’a ve Âhiret gününe inanan, namazı dosdoğru kılan, zekâtı veren ve Allah’tan başkasından korkmayan kimseler imar eder…” (Tevbe 9/18)

Buradaki imar mescidleri yaşatmak, cemaat olmak, gönlü mescidlere bağlı olmak şeklinde anlaşıldı.

-Cuma namazı temel ibadettir ve ancak mescidlerde cemaatle kılınır. Bunun için de mescidlere her zaman ihtiyaç vardır. Allah (cc) Cuma günü namaz için mescidlere gitmeyi buyurdu. (Cumua 62/9)

-İslâmda Cemaatle namaz kılmak daha faziletlidir. Zira bu Rasûlüllah’ın söylediği gibi hem çok sevap hem de pek çok faydası ve sonucu vardır. “Cemaatle kılınan namaz, yalnız kılınan namazdan 25 (bir rivâyette 27) derece daha faziletli olur.”

-İslâm cemaat olmayı teşvik eder, cemaatten uzaklaşmayı hoş görmez. Farklı görüş, etnik köken, farklı ülkeden olsa da mü’minlerin mescidlerde biraraya gelmeleri; ibadet etmenin yanında gönüllerinin kaynaşmasını, aynı dine mensup olduklarını daha iyi anlamalarını sağlar.

Câmi kelimesini asıl anlamı da zaten, insanları biraraya toplayan, cem eden demektir.

-İslâm müslümanların dine bağlanma, samimiyet, din için çaba gösterme, güzel, faydalı faaaliyetler, hakları koruma, dayanışma ve yardımlaşma açısından –farklılıklara rağmen- vahdet (birlik) olmalarını, ama tefrikaya düşmemelerini, birbirleriyle didişmelerini, kavga etmelerini yasaklar.

Kur’an müslümanların hepsini dinde kardeş sayıyor. (Hucurât 49/10) Cemaatle namaza devam edenin bu birlik ve kardeşlik duygusu güçlenir.

-Camilere sık sık gidenler aynı zamanda hareket etmiş olurlar. Hareketin, yürümenin sağlık olduğu, yatmanın, tembelliğin hastalık sebebi olduğu bilinen bir şey. Câmiye doğru atılan her adıma sevap olduğu da unutulmamalı.

-Câmiye gidenler birbirlerinden haberdar olurlar. Hâllerini sorarlar. Bir derdi, ihtiyacı, kederi olanları duyabilirler. Belki ilgilenmek imkanı olur.

-Cemaate devam etmek, müslümanın dinî hayatını yeniler, güçlendirir. Takvasını, kulluk şuurunu artırır. Caminin dışında da hakkıyla kulluk yapma bilinci kuvvetlenir.

-Mescidler aynı zamanda bir mekteb gibidir, eğitim yeridir. Cemaate devam edenler, hem caminin manevi havasıyla eğitilirler, hem de orada verilen hutbe ve vaazlarla, sohbetlerle, derslerle, daha iyi insanlarla karşılaşmakla bilgilenirler, kendilerini eğitirler.

-İnsanın sohbete, muhabbete, biriyle bir kaç kelâm etmeye de ihtiyacı vardır. Biriyle karşılaşmak, selâm verip almak, biraz sohbet etmek kişiye manevi bir haz verir, morali düzeltir, yalnız olmadığını hissettirir. Yeterki sohbetler yalan, dedikodu, ğıybet, mâlâya’ni olmasın.

-Rabbimiz şöyle diyor: “Ey Âdemoğulları! Her mescitte ziynetinizi takının (güzel ve temiz giyinin)…” (A’raf 7/31) Namaz temiz elbise ile, temiz yerde kılınır. Mescidler zaten temiz. Oraya sürekli giden cemaat da temiz olmak zorunda. Böylece hayatının diğer alanlarında da temiz olmaya alışır.

Bu temizlik sadece giysiyle ilgili değildir. Müslüman mescidlerde temiz ahlâklı olur. Bunu sürekli yaparak, câmi dışında da ahlâklı davranmaya alışkanlık kazanır.

-Sabah namazına giden mü’min erken uyanır. Erken uyanmanın faydaları sayılamayacak çoktur. Uyanır ve mescide doğru yürür. Hem tabiatın, ağaçların, hayvanların tesbîhini hisseder, hem kendisi de tesbîh eder (sübhânelleh der). Allah sabah erken saatlerde Allah’ı tesbîh ve zikretmeti (anmayı) emrediyor. (Bkz: A’raf 7/205. Âli İmran 3/41. Meryem 19/11. Tâhâ 20/130)

-Yalnız kalanlar, Allah’a güvenmeyenler, kendisi emin olmayanlar, suçlular korkarlar. Cemaate gidenlerde bu korkular azalır.

-Mü’min tek başına veya cemaatle namaz gibi ibadetleri yaparken, aklını, yüreğini Rabbine vermeye çalışır. Dünya takıntılarından, işleri düşünmekten, şeytanın aldatmasından bir an uzaklaşır. Hoş bir duyguyu yakalar. O an belki özgürlüğün en güzelini tadar.

-Allah (cc) gönlü mescidlere bağlı olanları Hesap günü arşıyla gölgelendirecek. (Buhâri, Ezan/36, Zekât/16. Müslim, Zekât/91)

-Günümüzde, Hollanda’da cemaate gitme azaldı ise bunun sebepleri üzerinden cidden durulmalı.

Müslümanlar her zaman, her yerde mescidleri cemaat olarak, destekleyerek, faaliyetlere katılarak imar etmeliler. Bunda şüphesiz çok hayır ve fayda vardır.