YÜREĞE FAZLA YÜK YÜKLEMEK


  • Kayıt: 25.01.2022 10:13:32 Güncelleme: 25.01.2022 14:22:41

YÜREĞE FAZLA YÜK YÜKLEMEK

Drs. Hüseyin K. Ece


Ruhî Bağdadî bir beytinde şöyle demiş:
“Sanma ey hâce ki senden zer ü sîm isterler
Yevme lâ yenfau da kalb-i selîm isterler ” Yani “Ey efendi sanma ki senden altın ve gümüş isterler. Hayır ‘hesap gününde’ ancak selîm bir kalp isterler.”
Yani tertemiz, arınmış, sapasağlam, arı-duru, manevi kirlerden uzak; marazlardan, zararlı duygu ve takıntılardan kurtulmuş (sâlim) bir kalp...

‘Kalp’ kelimesinin sözlükteki anlamı; bir hâlden diğer bir hâle (duruma) geçen, değişen demektir. İnsanın kalbi bir kararda durmaz. Ona, sürekli değiştiği için bu isim verildi.
Türkçede ‘kalb’in iki anlamı var. Birincisi: Sol göğüs altındaki kozalağa benzer organ, yürek... Görevi kanı toplayıp bütün vücuda pompalamaktır.

İkincisi: Bütün sezgi ve duyguların, düşünme gücünün kaynağı, manevi hayatın merkezi, karar veren, ama yeri belli olmayan, insanın içinde varlığı kabul edilen merkez... Bir çok hayvanın kanı  pompalayan yüreği vardır. Ama bu anlamda hiçbirinin ‘kalbi’ yoktur.  
Türkçe’de kalbin bir adı da gönüldür. “Gönüllü insan” deriz ama “gönüllü hayvan” demeyiz.
Kalp insanın içindeki ‘ben’dir, ‘kendi’dir. Ruha, akla, iradeye, insanın iç dünyasına, bedene buradan geçilebilir. Kalp, bir anlamda ruhumuzun gözü, sezgi kalbimizin bakışı, akıl onun işlevi, irade de onun kuvvetidir.
Kalp; kabul etmenin ve reddetmenin, sevgi ve nefretin, idrak etmenin, anlamanın, beğenmenin, iyi ve kötü diye değerlendirmenin, itaat ve isyan duygularının yeridir.

Türkçe’de yüreği bazı durumlarda bu kalp anlamında da kullanırız. Merhametsiz kimseler için “kalpsiz” dediğimiz gibi “yüreksiz” de deriz, korkaklara da... Halbuki adamın göğüs kafesinde organ olarak yüreği vardır.
İşte bu kalp aslında incedir, narindir, nahiftir, yumuşaktır, duyarlıdır, zayıftır. En güçlü duyguların canlandığı kadar güçlüdür. Gözden yaş akıtacak kadar, “sahibine kalk bir şeyler yap” diyecek kadar şefkat ve merhametlidir. Sahibini idama götürecek kadar da katı olabilir.

Kalp her ne kadar yapısı gereği durumdan duruma değişse de onun yapısına, yaratılış sebebine “sevgi, ilgi, muhabbet” daha çok yakışır. Ona vicdanlı olmak yakıştığı gibi, iyilik etme ve yardımseverlik, ilgilenme, acıma, şefkat, incelik, efendilik, saygı hisleri de yakışır
 Bir yürekte olumlu düşünme, hoşgörü, başkalarını da hesaba katma, empati, peşin fikirli olmama, başkaları hakkkında iyimser olma, çevredekilerin artılarını öne çıkarma varsa; o yürek, selim kalp olmuştur. Böyle bir kalbi olanı tebrik ederiz.

Kalb öylesine hassastir ki, ona zalimlik, gaddarlık, eziyet etme veya zarar verme fikri yakışmadığı gibi; kin, düşmanlık, intikam duygusu, nefret, haset (kıskançlık), çekememezlik, gıybet (dedi-kodu), hakaret, aşağı görme, küçümseme, alay ve dalga geçme duyguları varsa o yürek kirlenmiştir.
Yürekte başkaları hakkında yanlış düşünme, ön yargı, insanları statüsünden, etnik kökeninden, giyiminden, cinsiyetinden dolayı aşağılama duyguları, ırkçılık veya adaletsizlik fikri varsa, bu kalp de kirlidir.

Yürekte aşırı tereddüt, vesvese, kibir, gurur, öfke, riya (gösteriş), cimrilik, açgözlülük, fesat, nifak (iki yüzlülük), nefse ve çıkara tutkun olmak, nankörlük, hırs, yamuk sevgiler varsa; bu kalp de sağlıklı değildir. Sahibi bunlarla ona ağır yükler yüklemiş demektir.
Böyle bir kalbi olana yazık... Onu bu yüklerden arındırmasını dileriz.

Diyoruz ki, kalp güzelliklere, sevgiye, iyi ve doğru olan şeylere, inanmaya  daha çok meyillidir. Vicdanı vardır, mayasında sevgi vardır, yani merhametlidir. Onun asıl fonksiyonu da budur.  
Bu sayılan kötü duygular kalbe fazla/ağır yük yüklemektir.
 
Kalbine bu ağır yük yüklemeye çalışan ona haksızlık ediyor, asıl görevinden uzaklaştırıyor demektir. Temiz yaratılan yüreğini bunlarla kirletiyor, kendisine mutluluk ve güzellik sağlasın, bedeni güzel yönetsin diye var edilen bu şahâne imkanı heder ediyor demektir.  

“… İnsan vücudunda bir et parçası vardır. O düzgün olursa bütün beden düzelir; o bozuk olursa bütün beden bozulur. Organlar ona uyar. Dikkat edin o et parçası kalptir.” (Buhârî, İman/39 no: 52. Müslim, Müsakât 20/107 no: 4094. İbn Mace, Fiten/14 no: 3984)
İşte bu... İnsanlar kalp deyince sol göğüslerini veya yürek şeklinde yapılmış şeyleri gösterirler ya... Bu hadis mecâzen et parçası diyor. Ama kasdedilen yukarıdan beri anlatmaya çalıştığımız kalptir.

Kalpler kirler mi? Elbette kirlenir... Kalpler (demir gibi) pas tutar mı? Elbette pas tutar. Bunu bir âyetten (bkz: Mutaffifîn 83/14) ve bir Peygamber sözünden anlıyoruz. (Bkz: Tirmizî, Tefsir/75 no: 3334)
Kirli veya paslı yürek sahipleri yanlış ve haksızlık yaparlar, kendilerini ve çevreyi mutsuzluğa sürüklerler. Akıllı insana düşen yüreğini arındırması, onu bu ağır yüklerle yormaması, selim kalp yapmasıdır.
Hayatı anlamlı kılan kalbin yönelişleridir. Kalbin meyli neye ise insanın eylemleri oraya akmaktadır. Bu nedenle kalbi bir sağlam yere, Hakikatin  tutamağına bağlamak gerekir.