Belediye seçimleri neden önem kazandı?


  • Kayıt: 04.03.2022 13:35:20 Güncelleme: 04.03.2022 19:08:20

Belediye seçimleri neden önem kazandı?

Ali Develioğlu

16 Mart 2022 belediye seçimleri yaklaşıyor. Son 20 yıldır Hollanda`da hiçbir belediye seçimi göçmenler için bu kadar önemli olmamıştı!

Kuşkusuz belediyeler meclis kadar siyasal ağırlığa ve yasa yapıcı güce sahip değildir, ama bireylerin günlük ekonomik, sosyal, güvenlik ve bakım olanaklarını düzenlemek daha çok onların alanındadır.

Ve ekonomik, sosyal, güvenlik ve bakım alanlarında ise 2 yıldır şu gelişmeler yaşanıyor: birdenbire yüzde 6`yı aşan enflasyon, devlet kurumlarında artık kurumsallaşmaya başlayan ayrımcılık, ülkenin ve toplumun daha da sağa kayışı ve korona salgınına karşı sağlık ve bakım sektörünün içine düşürüldüğü perişan durum!

Son gelişmeler bu olunca belediyelerin rolü de arttı! Hele dar gelirli ve göçmenler açısından daha da! Kiralar, bir çok hizmet vergisi artışı, enerji fiyatları, sağlık bakım olanakları, eğitim, kültür, bakıma ihtiyacı olanlara hizmetler, esnafın sorunları, gençlere olanaklar, polis hizmetleri ve ayrımcılığa karşı çoğu önlem….

Bunların hepsi belediyelerin başına gelecek partilerin politikasından etkilenecek. Etkilenecekse, evde kalmayacağız tabii o zaman 16 Mart seçim günü?

Kutuplaştırma politikalarını, ırkçılık ve ayrımcılığın tırmanışını, vergi skandalında ve siyasette gördük. Geçen yılki 15 Mart meclis seçimleri, 3. Rutte hükümetinin sağcı politikalarını bile aratabilecek olan, daha da `kemer sıkmacı` 4. Rutte hükümetini çıkardı! Bu gelişme göçmenler açısından olumlu olmadı. Acaba yaklaşan belediye seçimleri bu olumsuz gelişmeyi dengeleyebilecek bir fırsat olabilir mi?

GÖÇMENLER BÜYÜK BELEDİYELERİ ETKİLEYEBİLECEK GÜCE SAHİP

Belediye seçimlerinde göçmen ve dar gelirlilerin etkili olma şansı meclis seçimlerine göre daha yüksektir! Demografik nedenden dolayı! Göçmen ve dar gelirli nüfus özellikle büyük kentlere yoğunlaşmıştır. Ülke genelinde nüfus dağılımındaki yerleri Rotterdam, Den Haag, Amsterdam, Utrecht, Tilburg, Nijmegen, Dordrecht, Deventer gibi kentlerdir, yani dağılmış değil yoğunlaşmış durumdadırlar.

Ama göçmen ve dar gelirliler geçen belediye seçimlerinde bunun yeterince farkına varmadı, duyarsız kalarak sandığa yeterince gitmedi, ne seçim yapacağını da bilemedi. Bu defa öyle olmamalı. Yoksa son pişmanlık fayda etmez. Enflasyon ve ayrımcılık kıskacında sadece yakınmak işe yaramaz.

2018 seçimlerinde katılım oranı yüzde 55`te kaldı! Meclis seçimlerinde oy kullanan her üç kişiden biri belediye seçimlerinde kullanmadı. Ama yukarıda anlattığımız son 2 yılın olumsuz gelişmeleri; enflasyon, ayrımcılık, İslamofobi ve salgın düşünülürse, bu defa sandığa gitmemek, ilgisiz kalmak VAHİM bir hata olur!

ESKİ BELEDİYE SEÇİMLERİ TATMİN EDİCİ SONUÇLAR VERMEDİ 

2014 belediye seçimlerinde VVD ve PvDA ülke genelinde 600 belediye meclisi üyeliği kaybetti, yine de VVD ve CDA büyük partiler olma konumunu korudu. Büyük kentlerde Leefbaar ve D66 gibi merkez partilerinin oy sayısında artış görüldü. Solda, Groen Links ve SP, sağda ise SGP ve Christen Unie oylarını hafifçe arttırdılar.

2018 belediye seçim sonuçları ülkede kıpırdanmaya başlayan politik çalkantının ilk ipuçlarını verir gibiydi: YEREL (sağ, liberal ya da merkez) partilerin zaferi! Belediyelerin yüzde 76`sında encümen üyeliklerine yerel partiler geldi. Rutte hükümetinin politikalarından hoşnutsuzluk, bir şekilde yerel partilere yönlenmişti. Aslında pek de farklı olmayan. VVD ve CDA yine de ülke genelinde belediyelerin yüzde 88`inde yönetime katılmayı sürdürebildi. Solda Groen Links yükselirken SP ve PvDA zayıfladı.

Göçmen ve dar gelirliler kayıtsız kalınca, geçen seçimlerde Zuid Holland ve Noord Holland eyaletlerinde çoğu büyük belediye, onların sorunlarıyla ilgilenmeyen ellerde kalmaya devam etti. Bu belediyelerde; düşük ücret politikası ve ayrımcılık, kira artışları, hizmet vergilerindeki artışlar, esnafa eşitsizlik. emlak piyasası ve eğitimde eşitsizlik, sağlık ve bakımda yetersizlik ve eşitsiz muamele tırmanışını sürdürdü. Ayrımcılığı frenleyebilecek ozel güvenlik gücü taleplerine karşı bu belediyeler duyarsız kaldılar. Kültür sektöründe göçmenler kendi kaderlerine terkedildi. Merkezi belediye yönetimi ile mahalleler arasındaki mesafe büyüdü.

AYRIMCILIK VE ENFLASYON OY SEÇİMİMİZİ BELİRLEMELİ 

Enflasyon tehdidi ve bazı aşırı sağ ya da sağ liberal güçlerin tırmandırdığı; halkı bölme, kutuplaştırma ve fırsat eşitsizliğini derinleştirme zihniyeti, vereceğimiz her oyda hesaba katılmalıdır. Partilerin ayrımcılık ve enflasyon politikaları bize yol gösterici olmalıdır. Ayrıca parti politikalarında şu önemli noktalar da dikkate alınmalı:

Seçilecek belediye yönetimi kendi hizmet alanında asgari saat ücretini brüt 10 eurodan en az 14 euroya çıkartsın! Dar gelirli ailelerden çocuk ve gençlere spor ve kültür hizmetlerinde belediye destekli ek imkanlar sunularak fırsat eşitliği sağlansın.

Kira artışları durmalı ve yeni konut planları dar gelirlileri dikkate alarak yapılmalıdır. Tırmanışa geçen gaz – elektrik fiyat artışları belediye olanaklarıyla dengelenmeli, yoksula yansıtılmamalı, çöp ve benzeri vergiler hafifletilmelidir.

Belediye kendi sınırları içinde istihdama ek yatırım yapmalı ve korona salgınını da hesaplayarak çalışma koşullarını ve ulaşımı düzenlemelidir. Ödenek alanların iş pazarına yeterli hazırlanması ve eğitim olanaklarının arttırılmasına yatırım yapılmalıdır.

Bakıma ihtiyacı olanlara yardım olanakları genişletilmeli, merkez belediye ile mahalleler arasındaki mevcut uçurum kapatılmalı, bakım hizmeti profesyonel destekle muhtaç olanların ayağına götürülmeli, `mantelzorger` denilen bakıcılar daha fazla desteklenmeli ve bakım bütçesi aracılara değil, bakıcılara aktarılmalıdır.

Hem fizik hem dijital eğitim olanak ve malzemeleri dar gelirlilerin de eşit yararlanabileceği şekilde sunulmalı ve genişletilmelidir. Özellikle korona salgını nedeniyle göçmen çocukları ekstra geri kaldığından dolayı bu alanda ekstra yardım sağlanmalıdır. Bu çocuklara fırsat eşitliği ve ek eğitim olanakları sunulmalıdır.

Dar gelirliler ve göçmenler için özetlediğim bu noktaların çoğu İşçi Sendikaları Federasyonu FNV`nin geçenlerde açıkladığı `10 noktalık plan`da da yer alıyor.

AYRIMCILIĞA KARŞI KENT MÜCADELE BİRİMLERİ 

Ama artık şu nokta göçmenler için olağanüstü öneme sahip: belediye sınırları içerisinde ayrımcılığa karşı özel mücadele yürütecek güvenlik birimleri ve hukuksal oluşumlar yaratılmalıdır. Göçmen nüfus böylece ayrımcılığa karşı savunmasız bırakılmamış olur. Bu nokta, yaklaşan belediye seçimlerinde en fazla dikkate almamız gereken hususlardan biridir ve seçime katılan partilerin politikalarında bu hususun olup olmadığına dikkat edilmelidir.

12 yıldır Rutte hükümetleri döneminde dar gelirlilerin ve göçmenlerin sosyal ekonomik düzeyi durmadan geriledi, ırkçılık ve ayrımcılık tırmandı ve sonunda Hollanda ayrımcılık ve islamofobi sıralamasında, son AB anketlerine göre ilk 4`e girdi! Oldukça endişe verici bir gelişme!

Bu kötü gelişmeden, 12 yıldır hükümette kim varsa tabii ki o sorumlu: Rutte hükümetleri. Rutte hükümetlerinin omurgasını ise VVD ve CDA oluşturdu hep, CDA`lı Balkenende hükümetlerinden beri! O gün bugündür gelen gideni arattı, halkın başına her yıl yeni bir dert açıldı, birbirini izleyen kemer sıkma politikalarıyla bugünlere getirildik.

Bu nedenle yeni belediye seçimlerinde bu iki partiye oy vermek bence ciddi bir hata olacaktır. Geçmişten hiç mi ders almadık? Öte yandan Wilders`ın PVV`si, büyüyen Forum en Demcratie ve Christen Unie gibi partilere zaten göçmenlerden oy gitmeyecek.

Bunların dışındaki partilere oy verilmeli bence. Örneğin Groen Links, PvDA, SP, DENK, Partij voor de Dieren, 50Plus, bazı yerel partiler, D66 gibi… Tabii seçerken yukarıda belirttiğimiz hususlar dikkate alınmalı. Belediyenizde daha iyi bir koalisyon için mümkün oy rakamları da hesaba katılmalı. Herkesin kendi oyu, sonuçta herkesin kendi tercihine kalmış bir konu…

Özetle ayrımcılık ve enflasyon bu defa belediye seçimlerinin önemini ikiye katladı! Bu nedenle 16 Mart günü sandık başına mutlaka gidelim. Yoksa `son pişmanlık fayda etmez`! Ayrıca salgın önlemleri nedeniyle bu seçimlerde, 14 ve 15 Mart günleri de bazı sandıklarda oy verilebiliyor, yani oy vermek için 3 günlük bir süre var, bol bol yeter.

Geçen yıl meclis seçimlerinde aşırı sağ, sağ, enflasyon ve gelirleri kısma yanlıları ve ayrımcılık kazandı. Ama `bir musibet bin beladan iyidir` demiş atalarımız; bari belediye seçimlerde büyük kentler üzerinden denge sağlayalım!

Krizden, enflasyondan ve salgından zarar gören Hollandalı halkla da seçimlerde elele olacağız. Bir elin nesi var, iki elin sesi var.

Bu seçimlerde hem güçlü katılımdan hem de birlikten kuvvet doğar.