SEÇİM OLAYININ BAŞKA BİR BOYUTU


  • Kayıt: 04.03.2023 10:36:26 Güncelleme: 04.03.2023 10:36:26

SEÇİM OLAYININ BAŞKA BİR BOYUTU

Drs. Hüseyin K. Ece

Değerli okuyucular, özellikle gençler!

Bazı ülkelerde ve kurumlarda zaman zaman seçimler olur. Oy verme yetkisi olanlar sandığa giderler ve uygun gördüklerine oy verirler, yani yetki verirler. Yeterli desteği alan kişi de o alanda yetkili olur.

Seçimler ülke çapında (genel) olduğu gibi, eyâlet, belediyeler, hatta dernekler, partiler ve sendikalarda da yapılır. Bunun şekli ülkelerde ve kurumlarda değişebilir. Ama sonuçta seçim söz konusu...

Parlemonta seçimlerini düşünelim... Ülkenin yasalarına göre dört veya beş yılda bir vatandaşın tercihine başvurulur. Çeşitli partiler kendi adamlarına oy isterler. Vatandaş ta kendine yakın bildiği partiye veya uygun gördüğü kişiye oy verir. Böylece seçilenler ülkeyi yönetmeye yetkili olurlar. Dolaysıyla vatandaş kendisine verilen yönetime katılma hakkını desteklediği parti veya kişi aracılığıyla kullanır. Ülke yönetimine ortak olmak... Bir anlamda yöneticilerin aldıkları kararlara, yaptıkları uygulamalara karışmaktır. Bu önemli bir olgudur.

Herhangi bir ülke, kurum, dernek, parti, sendika ve benzeri tüzel kişilikler birileri tarafından yönetilir. Bunlar var ki yönetme söz konusu... Şurada bir dernek var ama kimse ilgilenmiyorsa, adamı ve faaliyeti yoksa o derneğin de bir hükmü yoktur. Ülkeler de öyledir. Ülke/devlet varsa elbette birileri tarafından yönetilir. Ancak önemli olan iyi yönetilmesi... İyi yönetilmesi için de iyi insanların, adâletli ve becerikli kimselerin iş başında olması gerekir.

Seçimler vatandaşa, en iyi, en becerikli, en ehil kişilerin yetkili olmasını sağlar. Birisi diyebilir ki falanca kurum veya parlemento için aday olanların hiç biri bana göre iyi ve ehil değil. Olabilir, görüşler farklıdır.

Böyle bir durumda hiç olmazsa en kötü olanın yerine daha az kötü olanın yetkili olması bile bir kârdır. Kötülerin devletler vey kurumlarda iş başına gelmesi elbette kişiler ve toplum için iyi değildir. Dikatatörler, zalimlerler ve hırsızlar tarafından yönetilen ülkeleri düşünelim...

Bu anlattıklarımız ülkelerdeki farklı seçimler hakkında genel bir değerlendirme... Ancak seçim olayına farklı bir yerden de bakabiliriz.

Bir vatandaş için ülkesindeki bütün seçimler önemlidir ve onu ilgilendirir. Ama her insan için de hayatı, eylemleri, hedefleri hakkındaki seçimler de önemlidir. Çünkü bu konularda insanın önünde iyi-kötü, doğru-yanlış, faydalı-zararlı gibi çeşitli altarnatifler var ve kişi bunları seçmekte serbesttir.

Bir müslüman olarak bu konuda da kitabımız Kur’an’a bakalım. Allah (cc) insanı belli bir hikmetle ve belli bir amaç için yarattı. Ama boşu boşuna, rastgele, anlamsız değil… (Bakınız: Mü’minun 23/115) Kur’an insanın yaratılış sebebini şöyle açıklıyor:

“O (Allah), hanginizin daha güzel amel (iş) yapacağını sınamak için ölümü ve hayatı yaratandır. O, mutlak güç sahibidir, çok bağışlayandır.” (Mülk 67/2. Bir benzeri: Hûd 11/7)

Sonra Allah (cc) insanın bünyesine (fıtratına) iyi veya kötü işler yapma yeteneğini de yerleştirdi. Ona akıl ve irade, yani serbest seçim hakkı verdi. Ona iki yol gösterdi. Hak-baâtıl, insanı hedefe götüren doğru yol, insanı felakete götüren sapıklık yolu…Bu yolların özellikleri kitapları ve elçileri aracılığıyla, fayda ve zararlarını haber verip insanların doğru yolu seçmelerini istedi.

“Hakikatte biz insanı katışık bir nutfeden yarattık; imtihan edelim diye onu işitir ve görür kıldık. Şüphesiz biz ona doğru yolu gösterdik; artık o isterse şükreden olur, isterse nankör.” (İnsan 76/2-3)

“Biz ona (insana) iki göz, bir dil, iki dudak vermedik mi; iki yolu (hayır ve şer yollarını) göstermedik mi?” (Beled 90/8-10)

Allah (st) bu yollardan birini, eylemlerden dilediğini, hatta inancını, inandıktan sonra ona uyup uymamayı insanın kendine bıraktı. Yani insanın kendisi ile ilgili alanlarda seçim hakkı var. O akıl ve serbest iradesiyle dilediğini seçebilir. Tabi sonucuna katlanmak, sorumluluğu yüklenmek şartıyla…

Dolaysıyla şöyle diyebiliriz: Ey insan sen her gün, hatta her zaman farklı seçimlerle karşı karşıyasın. Seçimsiz günün yok, satin yok.

Düşünceler, inançlar, ameller (eylemler), hedefler açısından… Her zaman bir şeyi seçiyorsun. Ya hayır ya şer… Ya doğru ya yanlış… Ya hak ya bâtıl… Ya faydalı ya zararlı… Ya günah ya sevap… Ya sâlih amel (faydalı iş) ya çirkin iş… Ya iyi ya kötü… Ya hasene (güzel, sevap getirici) ya seyyie (kötü, günah kazandırıcı)… Ya güzel ya çirkin… Ya itaat ya isyan… Ya şükretmek ya şükrü unutmak…

Aklını iyi kullanan iradesini, yani seçimini iyi ve doğru olanlardan yana kullanır. İşte asıl önemli seçim budur. Üstelik bu seçim arada sırada olmuyor… Her zaman karşımızda… Bu aynı zamanda yaratılış sınavını kazanmaktır.

Şimdi kendi kendimize soralım: Bu seçimde oyumuzu hangi amele (eyleme) veriyoruz? Neyi seçiyoruz? Seçimizde kimden, neden yanayız? Neleri tercih ediyoruz, kendimiz için ve başkaları için? Seçtiğimiz ve beğenip yaptığımız eylemin sonucu nasıl? Kâr mı zarar mı?

Seçim olayına bir de bu açıdan bakmakta fayda var…