Tatlı ''dil'' kocayı baştan çıkarır


  • Kayıt: 30.07.2015 09:05:00 Güncelleme: 30.07.2015 09:05:00

Mehtap Kayaoğlu

 

Kadın ile erkek arasında cinsel bedenden ve mideden sıyrılmış, insani özellikleri öne çıkaran, farkında olmayı unuttuğumuz önemli bir yapılanma var:

Son yıllarda ortalıkta dolaşan bazı yanlışları düzeltelim diyorum bugün. Hem de keyifle.

 

Kadın ve erkek arasında olması gereken iletişimi sadece müstehcen durumlarla tanımlayan, erkek ve kadına bir arada olmaması gereken patlayıcı madde muamelesi yapan düşünce sistemini yıkmaya ne dersiniz? İlişki tanımlamasının bir ucunda ateşle barut tanımlaması; diğer ucunda kalbe giden yolun sadece erkeğin midesinden geçtiği saptaması.

 

Kadın ile erkek arasında cinsel bedenden ve mideden sıyrılmış, insani özellikleri öne çıkaran, farkında olmayı unuttuğumuz önemli bir yapılanma var: Dil

 

***

 

Psikolojiyle ilgilenenler bilirler, psikoloji disiplini açısından bakıldığında dil, bilinçdışının yapılandırılmış şeklidir. Günlük hayatta ağzımızdan dökülen kelimeler, sentaksı(sözdizimi) ve grameri olmayan bilinçdışımızın yansımasıdır aslında. Bütün düşünceye dayalı fikirlerimiz veya fikiraltı enerjilerimiz, kelime temsilcilerimizle ortaya çıkarılır. Dolayısıyla bir insanın bilinçdışında ne olduğunu konuşmaları ve kullandığı dili aracılığıyla biliriz.

 

Terapi seanslarının uzun süreli konuşmalar olmasının altında yatan temel ilke de budur zaten. Bilinçdışınızda hissettiğiniz duygularınız, terapi seanslarında, beynimizdeki öznelerin simgesel düzen içindeki telafuzlarıyla, yani dilinizle ortaya çıkarılır. Tam da bu nedenle dil, en basit şekliyle sadece sesli konuşma veya yazıya aktarılan metinler değil, bir dışlama, dışa atma, farklılaştırma ilişkisidir. Özetle kullanan ve dinleyen açısından son derece önemli bir iletişim aracıdır.

 

Kafası karışanlar için günlük konuşma diliyle açıklayayım yukarıda yazdıklarımı. Geliyorsunuz ya aile terapisi için merkezimize. Ve diyorsunuz ya “Eşim bana karşı çok kaba! Zoruma gidiyor, uyarıyorum, anlamıyor. Ben böyle konuşmaya alışmışım, sen de duymaya alış diyor. hangimiz hatalıyız bilemiyoruz… yol gösterir misiniz?” diye.

 

Ben de diyorum ki bilerek hatalı davranan yok! Ama yukarıda yazdıklarım  “Çorumluuu… bana çay verrr…” diyerek çay istemekle “Ayşe hanımefendiciğim (veya karıcığım/ aşkım/ sevgilim/ canım/ tatlım/ bitanem…vb.) bana bir bardak çay verir misin?” demek arasındaki farkın önemsenmesi gerektiğinin delilidir.

 

Kişinin dili, yani seçtiği üslubu, karşısındaki kişi hakkında bilinçdışında hissettiklerinin göstergesidir. Kadına değer vermeyen ve evdeki hizmetçi gözüyle bakan bir beynin, ağzından eşine karşı kibar kelimeler çıkarması beklenemeyeceği gibi; kadına Allah’ın emaneti gözüyle bakan ve insana insan gibi muamele yapılması gerektiğine inanan gelişmiş bir beynin de kaba ve ağır sözler söyleyemeyeceği gibi.

 

Demek ki dilimiz, içimizdeki simgesel düzenimizdir. İnandıklarımızın kelimelerle yansımasıdır.

 

Dilimiz, içine doğduğumuz inanı sisteminin göstergesidir. (Bizde adet böyledir, deriz. “biz” kim? “adet” olmasını sağlayan ne? Gelenek/anane dediğimiz bilinçdışı yapılanmalarımız yani.)

 

Dilimiz, bilinçdışımızdaki “öteki”nin bizi bile şaşırtan söylemidir. (“Ben böyle bir insan değilim aslında ama niye öyle söyledim bilmiyorum.” dediğimiz yanımızdır.)

 

Dilimiz, eşlerimizden, çocuklarımızdan, anne/babalarımızdan beklediğimiz istek ve arzularımızın kelimelerle şekillendirilmiş halidir.

 

Dilimiz -eğer kendimizi doğru yapılandırmak istiyorsak ve bilinçdışımızın yapısal yansımalarını günlük hayatımızı olumsuz etkileyecek süreçlerden alıkoyma farkındalığına kavuşturmak istiyorsak- doğru kullanmayı öğrenmek zorunda olduğumuz en önemli iletişim aracımızdır.

 

Ve en ilginç olan yanı… dilimiz, ancak “öteki”ler (yani bizi büyüten anne/babalarımız ve içinde yetiştiğimiz çevre) tarafından öğrenebildiğimiz yegane hazinemizdir.  

 

***

 

Aile içi ilişkiler açısından dil nedir? Aslına bakarsanız her şeydir. Doğru kullanıldığında, güzel sözlerle, güzel ifadelerle, doğru ses tonunu vererek konuşulduğunda aile içi sevgi, huzur ve anlayış için önemli bir anahtardır.

 

Mesela eşine iyi davranmanın ilk koşuludur güzel konuşmak.

 

Evladını sevmenin en inandırıcı yoludur ona güzel sözlerle ulaşabilmek.

 

Eve yorgun gelen eşin kalbine giden ilk hızlı trendir doğru kelimeleri seçmek.

 

Midesini fethetmek için pişirdiğiniz yemeği servis ederken kullandığınızda, ertesi güne enerjik ve mutlu uyanmaktır tatlı hitap. Ve bilgisayar başından kalkmayan kocayı, yanınızda uyutmaya götürebilecek en eğlenceli iletişim oyunudur özenle seçilmiş kelimeleriniz! Son yıllarda pompalanan deli saçması vamp kadın/adam olmakla değil, unutmaya başladığımız tatlı dilinizi kullanarak baştan çıkarırsınız eşinizi! 

 

***

 

Diyelim ki yanlış öğrendik dilimiz kullanmayı! Diyelim ki yanlış kodlandık… hep böyle kalmak zorunda mı?

 

Tabii ki değil.

 

Dilersek dilimizi düzeltebiliriz. Üslubumuzu da. Dilimizdekini düzeltince düşüncemizdeki kendiliğinden düzelmeye başlar. İnsanoğlunda kendi ağzından çıkana inanma eğilimi var nasılsa.

 

Güzel konuşma ve söz söyleme sanatıyla ilgili eğitim alınırsa, iyi niyetli olmaktan ziyade, iyi niyeti gösterebilmeyi sağlayan dili etkin kullanabilmenin daha anlamlı olduğunu kavrayabiliriz.

 

Çevrenizde görmüyor musunuz? Etraf iyi insanlarla(!) dolu. Bağırıp çağıran, kızan, küfür eden; ama sözüm ona “özünde iyi” diye tanımlanan kişilerle. Bize ne özünde nasıl olduğundan? Sözleri canımızı yakıyorsa, kelimeleri içimize işliyorsa özündeki iyilikten bize ne! Diye isyan ettiğimiz anlar olmuyor mu? “Eşim iyi insandır ama hakaretleri çok ağırıma gidiyor” diye üzülen birileri var mı aranızda? Kesinlikle var biliyorum.

 

Özü gerçekten iyiyse, sözünü de düzeltsin! Düzeltmeyi bilmiyorsa eğitim alsın, güzel ve doğru üslubla konuşmanın önemini fark etsin diye düşünüyorum şahsen. Hatta hepimiz fark edelim derim.

 

***

 

konuda ciddi şekilde sınıfta kaldığımızı düşünüyorum sevgili okurlar. Yıllardır sayısız aileye danışmanlık hizmeti veriyorum. Çiftler arasındaki anlaşmazlıklar çözümleniyor ama; iş dönüp dolaşıp üslup problemine takılıyor. Sonra başlıyoruz çiftlere doğru yerde doğru söz söylemeyle ilgili eğitimler vermeye.

 

Bana kalırsa ailede önemli sorunlar çıkınca değil, hayatımızın her alanında işimize yarayacağını düşünerek “Güzel konuşma ve söz söyleme sanatı” eğitimleri almalıyız. Hatta sizlerden gelen istek üzerine son birkaç yıldır bu tarz eğitimler veriyoruz. Daha doğrusu dili ustalıkla kullanan ustaların sizlere eğitim vermesini sağlıyoruz. Ben iletişimle ilgili psikolojik bilgiler veriyorum, çalışma arkadaşım (Sırrı Er) güzel konuşma eğitimi. İlgilenenler, katılmak isteyenler için duyurmuş olayım, Temmuz ayının son haftasında yeni bir grup açıyoruz. (detaylı bilgi için arayabilirsiniz.) 

 

Dilimiz, en önemli iletişim aracımız. Ona ne kadar yatırım yaparsak yapalım asla pişman olmayız. Eşimizle, çocuğumuzla, patronumuzla, iş arkadaşımızla, dostumuzla, arkadaşımızla…herkesle herkesle nasılsa konuşuyoruz! Niye daha güzel konuşmayalım ki? Bizler terapi ortamlarında söz söyleme sanatının inceliklerini kullanarak sizlere faydalı oluyorsak, sizler de kendi hayatlarınızda aynı inceliği kullanıp daha mutlu anlar yaşayabilirsiniz.

 

 Unutmayalım… simgesel düzen asla tam ve eksiksiz değildir. Her simgesel düzende noksanlık veya aşırılık vardır. Dil ve konuşma eğitimleri en azından özde iyi bir şeyler varsa, sözle de bu güzelliği ortaya çıkarmaya yarar.

 

Sevgiyle kalın…