Avrupa’nın Ortasında Yaşayan Boşnakların Başına Neler Geldi?


  • Kayıt: 21.06.2019 02:10:00 Güncelleme: 20.12.2020 13:08:03

Avrupa’nın Ortasında Yaşayan Boşnakların Başına Neler Geldi?  


IGMG balkanlar bölge başkanı Edin Salkoviç Güney Hollanda gençlerine tarihi süreçte Boşnakların başına nelerin geldiğini anlatarak gençlerin ders çıkarmalarını istedi


Avrupa’dan Kanada’ya Avustralya’dan Amerika’ya dünyanın birçok ülkesinde temsilcilikleri bulunan İslam Toplumu Millî Görüş (IGMG) elbette balkanları da ihmal etmedi. Uzun bir süredir teşkilatın içinde olan ve çok güzel Türkçe konuşabilen Edin Salkoviç’i balkanlara bölge başkanı olarak atadı. Sancak, Kosova, Makedonya ve Bosna Hersek’te çalışmalar yapan Salkoviç balkanlarda ve bilhassa Bosna’da yaşananları genç nesillere anlatmaya devam ediyor. 14 Haziran 2019 Cuma günü Oss’da düzenlenen bir programda gençlere hitap eden Edin Salkoviç bir saati aşkın bir süren sunumunda Boşnakların yaşadıklarını ve Onlara Allah’ın bir lütfu olarak gelen kurtarıcı Aliya İzzetbegoviç’in hayatından önemli kesitler anlattı.

 


Oss Mescidi Cuma gençliğinin katkıları ile bölge gençlik başkanlığı tarafından Oss’daki  De Ruivert salonunda “Genç İlim Seminerleri” adıyla düzenlenen programında hazır bulunan bölge başkanı Mehmet Erdoğan programın başında ve gençlik başkanı Mustafa Aktalan’da programın sonunda kısa selamlama konuşması yaptılar. Erdoğan ilim öğrenmenin çok önemli olduğunun altını çizdi. Erdoğan, ilim öğrenmek için yola çıkan birinin evine dönünceye dek Allah’ın himayesi altında olduğunu belirten hadisi şerifi hatırlattı. Erdoğan bugün burada balkanların özellikle Bosna Hersek’in yakın tarihi anlatılacak çok önemli bir konu olduğuna işaret eden Erdoğan bu gençlerin dikkatle takip etmesini tavsiye etti. Erdoğan bu vesileyle adın tarihe altın harflerle yazdıran aynı kaderi paylaşan Aliya İzzetbegoviç ve Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ı rahmetle ve saygıyla anmak istediğini söyledi. Erdoğan bu güzel ortamı tertip edenlere teşekkür etti.   


 “Sizlere evladı Fatihandan selam getirdim. Dönüşte de sizlerin selamını onlara götüreceğim” diye sözlerine başlayan Edin’in konuşmasından bazı önemli bölümler şunlardı.

 

Ben sizlere birkaç şeyden dolayı teşekkür etmek istiyorum


“Osmanlıdan 100 yıl sonra unutulmaya yüz tutmuş olan Bosna Müslümanlarının Avrupa’ya gelen sizlerin dedeleriniz babalarınız tarafından yeniden hatırlandığı için ben sizlere çok teşekkür ediyorum.”

 

Edin burada doğup büyün gençlere bir kez de 1995 yılında Srebrenica’da Boşnakların soykırımına yol açan Hollanda’nın kara yüzünü ağartmaya çalıştıkları için teşekkür etti. “Allah razı olsun siz onların içinde yaşıyorsunuz ve güzel bir şekilde diğer kardeşlerinizi de düşünüyorsunuz. Bilhassa Hollanda’da yürütülen mahkemeler sırasında Hollanda’ya gelen Srebrenica annelerinin hep yanında oldunuz onları; önceki ve şimdiki bölge başkanlarım asla yalnız bırakmadılar. 11 defa soykırım gören Boşnak halkı ilk defa bu soykırımı sizlerin sayesinde uluslararası bir mahkeme tarafından tanınmış hale getirdik. Bunun için de sizlere teşekkür ediyorum” diyen Edin şöyle devam etti. “Osmanlının çekilmesinden sonra defalarca soykırım yaşandı ve yüz binlerce insanımız katledildi. Ama bunlar bilinmiyor. Ve bunların hesabı kimseye sorulmadı. Ama Ermeni meselesine gelince bazı güç odakları bunu sürekli gündem de tutuyor.”


Edin teşkilatın ta seksenli yıllardan beri balkanlarla ilgilendiğini belirterek 2014 yılından beri ise kurumsal olarak bu ilgiyi devam ettirdiğini belirtti. Kendisinin Saraybosna da bulunan bölge merkezinden bu çalışmayı yürüttüğünü, bu çerçevede hem bilge lider Aliya İzzetbegoviç’in hem de Millî Görüş lideri Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ın dava bayrağını daha yükseklere taşımaya çalıştığını belirtti.


Edin Sıla-i rahim için kara yoluyla Türkiye’ye gidecek olanlara çağrıda bulunarak balkanlarda bilhassa Saraybosna’da konaklamaya davet etti. Edin çağrısında; “Unutmayın orada sizin bir eviniz var ve sizler istediğiniz zaman uğraya bilirsiniz” dedi.

 

 

Balkanlar sizler için niçin önemli?


Edin Batı Avrupa’da yaşayan gençler için balkanların önemli olduğunun altı çizdi ve konuşmasını bu yönde sürdürdü.


Müslümanların Avrupa’ya ilk gelişlerinin peygamber efendimizin vefatından 90 yıl sonra Tarık bin Ziad’ın Afrika’dan Endülüs’e gelişiyle başladığını 711 yılında Avrupa’yı güney tarafından İslam’a açmış olduğunu hatırlatan Edin, Müslümanların 1492 yılına kadar tüm İspanya’yı ve Fransa’nın bir bölümünü fethederek o bölgede medeniyet bakımından bir zirveye ulaştıklarını, oralara adaleti, insan haklarını, ilmi ve sanatı getirdikleri, hatta Avrupa’nın kendini aydınlatmaya geliştirmeye oradan başladığını ifade etti. Daha sonra ise orada Müslümanların hazin bir şekilde yok edildiğini söyledi. Edin sözlerini şöyle sürdürdü; “İşte tam o dönemde Endülüs’te bir güneş batarken rabbimiz balkanlarda bir ikinci bir güneşin doğmasını takdir etti. Anadolu’da İznik’te Osmanlı devleti kuruldu. Osmanlılar 1351 yılında Gelibolu’ya geçerek balkanları yavaş yavaş fethe hazırlamışlar. İşte birinci Murat Hüdavendigar bizzat ordunun başında gelerek, daha sonraları Bosna’yı da ilgilendiren bir kapıyı açmıştır. 1389 yılında Osmanlı ordusu Birinci Murat Hüdavendigar’ın da şehit edildiği Kosova meydan muharebesinde Sırp ve haçlı ordusunu yenerek bu kapıyı açmıştır. Benim doğduğum yer olan Sancak 1391 yılında Osmanlının eline geçmiş. Yani bizler ta o yıllardan beri Osmanlı topraklarına dahil olmuşuz. Daha sonraları 1453 yılında fatih Sultan Mehmet Han İstanbul’u fethetmiş ve on yıl sonra ise bu Sultan at sırtında Saraybosna’ya gelerek Bosna’yı fethetmiştir. Tabii ki bu sultan Bosna’nın yemekleri çok sevdiği için oralara gelmedi. Onlar sırf Allah rızası için ve ilahi kelimetullahın her yere ulaşması için geldiler. Bugün biz de bu çatı altında bu gaye ile bir araya gelmiş bulunmaktayız hamdolsun.”


Edin Avrupa’da toplu olarak dinini değiştiren iki devlet olduğunu bunlardan birinin Boşnaklar diğerinin ise Arnavutlar olduğunu ve Balkanlarda Osmanlı idaresine giren tüm devletlerin uzun yıllar çok huzurlu ve refah içerisinde bir hayat sürdüklerini söyledi.


Edin gençler, günümüze gelinceye dek balkanlarda neler yaşadığını, Müslümanların bilhassa Sırplar ve Hırvatlar tarafından ne tür haksızlıklara uğratıldıklarını, nasıl oyunlara getirildiğini hatta ikinci dünya savaşı sonrası yün binden fazla Müslümanın katledilerek nasıl yok edilmeye çalışıldığını anlattı. Edin Tito döneminde bir rahatlamanın olduğunu ancak Müslümanların dinden uzaklaşmaya başladığını özetledikten sonra Bosna’nın Avrupa’da bir devlet olarak tanınmasını ve Boşnakların ellerinden alınan milli kimliklerine yeniden kavuşmalarını sağlayan bilge lider Aliya İzzetbegoviçin hayatından bazı önemli kesitler anlatarak sunumunu sürdürdü.


“Biz Avrupa’nın ve Balkanların yerli olan Müslümanlarıyız. Biz bu topraklara bir yerlerden gelmedik. Biz buralarda hep vardık.” Diyen Edin Tito dönemine değindi.


“Tito döneminde bir rahatlık vardı. Ama bizi dinimizden uzaklaştırıyorlardı. Biz bunun sonradan farkına vardık. Bizi dinimizden uzaklaştırarak 1990’larda yapılacak katliamlara hazırlıyorlardı. Zira bir insanın dinini elinden alırsanız bu insan kendini unutur, kimliğini unutur ve uğruna savaşacağı bir şeyi kalmayınca direncini de kaybeder.


Kısaca mini bir Avrupa birliği gibi ortaya konulan Tito döneminde biz büyük bir rehavete kapılarak, camilerimizi, teşkilatlarımızı terk ettik. Özümüzü terk ettik. Kendimizi kaybettik ve 1992 yılında büyük bir soykırım ve katliam yaşadık. Ve daha sonra ise Srebrença yapılan soykırım. Kısaca bizi beş yüz yıl önce Endülüs’te yaptıkları gibi yok etmek istediler. Bizim bin yıllık tarihimiz var. Ve biz bu bin yıl boyunca çok şeyler gördük ve yaşadık. Ama en son 1992 yılında topluca yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kaldığımız bir dönemde Allah bize Aliya’yı bir kurtarıcı olarak gönderdi. Tabi ki o gökten zembille inmedi. Bilakis o Allah’ın yardımıyla bu toplum içinde kendini yetiştirdi.”

 


Edin Salkoviç Aliya’nın hayatında yaşadığı birçok ayrıntıyı, inişleri ve çıkışları geniş bir şekilde gençlere anlatmaya gayret etti.   


“Ben Dindarlığımı anneme borçluyum” diyen Aliya çok dindar olan annesi tarafından yetiştirildi. Annesi onu her sabah uyandırıp camiye namaza yolladı. Ayrıca annesi, o dönemde okullarda okutulan tarih derslerinin tamamen Müslümanları kötüleyen şeyler olduğunu bildiği için ona, her gün okulda neler öğrendiğini sordu ve tarihi gerçekleri doğru bildiği şekilde öğretti.”


Salkoviç kendi okul hayatında da tarih derslerinde Osmanlı ve Türklerin sürekli kötülendiğini çok iyi hatırladığını, bunu babası ile paylaştığında babasının ona “Oğlum onlar Türkler derken Müslümanları kastediyorlar” dediğini hatırlatarak bunun Müslümanlara karşı bir algı oluşturmak olduğunu hatırlatarak bugün Avrupa’nın birçok ülkesinde medya yoluyla bu algı operasyonunun hız kesmeden devam ettiğine, Müslümanların suçlu gösterilmeye  çalışıldığına işaret ederek gençleri bu söylemlere karşı çok dikkatli olmaları yönünde ve bilinçli bir nesil yetiştirme yolunda uyardı.


ALİYA İZZETBEGOVİÇ 1925 yılında Bosna Hersek’in Bosanzki Samac ilinde doğdu. Babaannesi Üsküdarlı bir Türk kızıdır. İki yaşındayken ailesi ile birlikte, hayatının en önemli kısmının geçeceği Saraybosna’ya taşındı. Hukuk eğitimi gördü ve avukat olarak çalıştı.


Genç yaştan itibaren İslami çalışmalara Müslümanların sorunlarına ilgi gösterdi. Genç Müslümanlar Örgütüne üye olduğu gerekçesiyle 1946 yılında üç yıl hapse mahkûm edildi. Kendini entelektüel çalışmalara verdi. İslam Deklarasyonu’nu yayınladı. 1983 yılında düşüncelerinden dolayı 14 yıl hapse mahkûm oldu. Cezasının 5 yılını hapiste geçirdi. Yugoslavya’nın dağılma sürecine girdiği dönemde Demokratik Eylem Partisi’ni (SDA) kurdu ve gelen başkan seçildi. 


Komünist yönetimin çökmesiyle birlikte yapılan ilk serbest seçimlerde Bosna Hersek Federal Cumhuriyeti Devlet Başkanı seçildi. Sırp ve Hırvat güçlere karşı yürütülen bağımsızlık savaşına liderlik yaptı.1995’te savaşa son veren Dayton Anlaşnmasını imzaladı. 1996 yılında yapılan seçimlerde üçü başkanlık konseyine seçildi. Uluslararası gücün baskısına karşı çıkan İzzetbegoviç 2000 yılında sağlık nedenlerini gerekçe göstererek başkanlık görevinden istifa etti.


Aliya İzzetbegoviç entelektüel, eylem adamı, siyasetçi, özgürlük savaşçısı ve düşünür kimliği ile halkına öncülük etmiş bir isimdir. Bu özellikleriyle İslam dünyasında yeni bir lider tipinin öncüsü sayılmaktadır.


İzzetbegoviç’in Doğu ve Batı Arasında İslam isimli eseri dilimize kazandırılmıştır.       

 

Adnan Şahin/Oss