Almanya’da Müslüman Karşıtı Irkçılık Raporu Yayımlandı

Almanya’da entegrasyon ve göç konularında bilgi sunan Medya Entegrasyon Hizmeti Platformu, geçtiğimiz günlerde Almanya’da Müslüman Karşıtı Irkçılık Raporu’nu kamuoyuna sundu...


  • Kayıt: 06.03.2021 21:08:35 Güncelleme: 06.03.2021 21:08:35

Almanya’da entegrasyon ve göç konularında bilgi sunan Medya Entegrasyon Hizmeti Platformu, geçtiğimiz günlerde Almanya’da Müslüman Karşıtı Irkçılık Raporu’nu kamuoyuna sundu.

Almanya’da entegrasyon ve göç konularında medya sektörüne bilgi sunmayı hedefleyen Medya Entegrasyon Hizmeti Platformu (Alm. “Mediendienst Integration”), geçtiğimiz günlerde Almanya’da Müslüman karşıtı ırkçılık raporunu kamuoyuna sundu. Raporda Müslüman karşıtı ırkçılık, toplum tarafından Müslüman olarak algılanan kişilere yönelik kültürel, biyolojik ve dini açıdan bir düşmanlık olarak tanımlanıyor. Toplumda hangi grubun yabancı olarak algılanıp dışlandığı ise toplum içerisindeki güç dengesine bağlı olduğu belirtiliyor. Güç, bu anlamda ırkçılığı belirleyen önemli etkenlerden birini oluşturuyor.

Kamuoyundaki tartışmalarda İslamofobi, İslam düşmanlığı, Müslüman düşmanlığı ve İslam eleştirisi terimleri aynı amaç için kullanılsa da bu terimlerin her birinin farklı manaları bulunuyor. Örneğin İslamofobi (Alm. “Islamophobie”) kelimesideki “fobi” ifadesi, Yunanca kökene sahip ve korku anlamına geliyor. Bu bağlamda İslamofobi, Müslümanlara ve İslam’a karşı hastalık derecesinde korku ve düşmanlığı ifade ediyor. Raporda söz konusu bu düşmanlığı yalnızca duygu ve hisse indirgeyerek ciddiye almamanın tehlikesi vurgulanıyor.

Diğer bir terim olan İslam düşmanlığı (Alm. “Islamfeindlichkeit”) ifadesi ise 2011 yılından itibaren bilimsel anlamda kullanılıyor. Terim, Müslümanlara ve İslam’a karşı aktif bir düşmanlığı tanımlıyor. Bu ifadenin Müslümanlara yönelik ırkçılıktan ziyade İslam’a olan nefreti ön plana getirmesi ise eleştirilen noktalardan biri.

Müslüman düşmanlığı (Alm. “Muslimfeindlichkeit”) kavramı ise 2011 yılında Alman İslam Konferansı’nda kullanılmış ve dinin kendisinden çok mensuplarına, yani Müslümanlara yönelik düşmanlığa odaklanıyor. Son olarak İslam eleştirisi (Alm. “Islamkritik”) ifadesi ise öteki terimlere nazaran daha bilimsel ve dini konular bazında bir eleştiri anlamına geliyor. Diğer taraftan kamuoyunda birçok İslam karşıtı bireyin kendisini İslam eleştirmeni olarak tanımlaması nedeniyle bu terim de diğerleri gibi Müslüman karşıtı ırkçılıkla bağdaşlaştırılıyor.

Müslüman Karşıtı Irkçılık ve İslam Düşmanlığına Dair Veriler

 Raporda Müslüman karşıtı ırkçılığın en çok iş, emlak ve eğitim alanlarında meydana gelen ön yargı, dışlama ve İslam düşmanı suçlar şeklinde görüldüğü öne sürülüyor. Birçok farklı araştırmada görüldüğü üzere toplumda Müslümanlara karşı önyargıların çok yaygın olduğu ifade ediliyor. Örneğin 2020 yılında gerçekleşen Leipzig Otoriterlik Araştırması’nda araştırmaya katılan Almanların yaklaşık yarısının (% 46,8) ülkedeki Müslümanlar yüzünden kendilerini Almanya’da yabancı gibi hissettikleri belirtiliyor. Ayrıca katılımcıların yüzde 27,4’ü Müslümanların Almanya’ya göç etmelerinin yasaklanması gerektiğini düşünüyor. Bu oran Doğu Almanya’da yüzde 40’a ulaşıyor. 2018 yılı verilerine göre bu oranda bir miktar düşüş gözlemleniyor.

2019 yılında Bertelsmann Vakfı tarafından dini aidiyetleri araştırmak amacıyla gerçekleştirilen Din Gözlemi Araştırması’nda, ankete katılanların yüzde 52’sinin İslam’ı tehlikeli olarak gördüğü belirtiliyor. Bu oran 2014 senesinde yüzde 57’yi gösteriyordu. Almanya Protestan Kilisesinin 2018’de yapmış olduğu bir araştırmaya göre ise toplumun yarısı, İslam’ın Alman toplumuna uymadığını savunurken, yine toplumun yarısı, Müslüman bir belediye başkanı fikrini reddettiğini beyan ediyordu.

Müslümanların Dışlanma Tecrübeleri

Medya Entegrasyon Hizmeti Platformunun sunmuş olduğu rapora göre Müslümanların dışlanması birkaç düzeyde birden gerçekleşiyor. Rapora göre dinin yanı sıra köken ve cinsiyet gibi unsurlar da dışlanmaya yol açan faktörler arasında yer alıyor.

Dinlere göre dışlanmayı kıyaslayan bir araştırma, Müslümanların, Hristiyanlar yahut herhangi bir dine mensup olmayanlara göre yüzde 55 oranında daha fazla dışlanmaya maruz kaldığı belirtiyor. Müslümanların en çok iş dünyasında dışlandığı görülüyor. Berlin Bilim Merkezinin (Wissenschaftszentrum Berlin) 2018 yılındaki araştırmasına göre Müslümanlar iş dünyasında Uzak Doğu ve diğer Avrupa ülkelerinden gelen göçmenlere göre daha fazla dışlanıyor. Özellikle başörtülü kadınların bu durumdan daha fazla mustarip oldukları öne sürülüyor.

2016 yılında İş Geleceği Araştırma Enstitüsü (Forschungsinstitut zur Zukunft der Arbeit) tarafından yapılmış bir araştırmaya göre başörtülü ve yabancı isimli kadınlar, mülakata davet edilene kadar diğerlerine göre dört kat daha fazla başvuruda bulunmak zorundalar. Federal Alman Cumhuriyeti Dışlanma Karşıtı Danışmanlığına 2006’dan bu yana başvuran Müslümanların çoğu kadın olup, başvuruların çoğunun iş alanındaki ırkçılık hakkında olduğu gözlemleniyor. İş dünyasından sonra en fazla dışlanmanın olduğu alanlar emlak sektörü, spor salonu, bankacılık sektörü ve eğitim alanı olarak görülüyor.

Avrupa Birliği Temel Haklar Ajansının (European Union Agency of Fundamental Rights) 2018 yılında gerçekleştirdiği araştırmaya 15 Avrupa devletinden 10 bin Müslüman katılmıştı. Araştırmaya göre her üç Müslümandan biri iş arayışında ırkçılığa maruz kaldığını belirtiyor. Aynı şekilde her üç Müslümandan biri başörtüsü gibi İslami semboller taşıdığı için tacize veya polis kontrolüne maruz kaldığını ifade ediyor. Yine her dört Müslümandan biri etnik kökeni veya dini yüzünden taciz yaşadığını söylüyor. Bunun yanı sıra her on kişiden biri nefret suçu yüzünden polise başvurduğunu, fakat insan hakları kurumlarına sadece yüzde 4 oranında tecrübelerini aktardığını ifade ediyor.

İslam Karşıtı Suçlar

Federal İçişleri Bakanlığı, 2017 yılından beri İslam karşıtı suçları siyasi sebeplerden hareketli suçlar kapsamında ayrı bir kategori olarak topluyor. 2019 yılında meydana gelen 950 cami saldırısı gibi İslam karşıtı suçların yüzde 90’ı aşırı sağcılar tarafından düzenlendi. Medya Entegrasyon Hizmeti Platformunun raporuna göre uzmanlar bu verilerin ihbar edilmeyen yahut İslam karşıtı olarak görülmeyen suçlarla birlikte çok daha yüksek olduğunu savunuyor. Örneğin 2019 yılında Federal İçişleri Bakanlığı camilere yönelik 95 saldırı kaydederken, FAIR International Derneğinin camii saldırıları ele alan #brandeilig sayfasında bu sayı 141 olarak belirtiliyor. Raporda, ırkçılığa ve Müslüman düşmanlığına maruz kalan insanlara, bu konularda danışmanlık veren kurumlara başvurmaları ve bu gibi olayları yetkililere bildirmeleri öneriliyor.

Perspektif