Mehmet Ali Erbil: Yaşadığım bu hastalık süreciyle tekrar Allah'a bağlandım

Ekranlara yeniden dönüş hazırlığı yapan 64 yaşındaki ünlü şovmen Mehmet Ali Erbil çarpıcı açıklamalarda bulundu...


  • Kayıt: 10.05.2021 13:10:00 Güncelleme: 10.05.2021 13:10:00

Ekranlara yeniden dönüş hazırlığı yapan 64 yaşındaki ünlü şovmen Mehmet Ali Erbil çarpıcı açıklamalarda bulundu.

Kaçış sendromu hastalığı nedeniyle zor günler geçiren Mehmet Ali Erbil, Sabah gazetesinden Tuba Kalçık'ın sorularını yanıtladı. En büyük pişmanlığıyla ilgili itirafta bulunan Erbil'in açıklamaları olay oldu. 

Pandemi sürecini nasıl geçiriyorsunuz?
Evdeyim, evde kalmak gerekiyor zaten. Allah'a şükür evde benimle ilgilenen insanlar var. Daha ne isteyeyim? Normalde de çok gezmiyordum. Dışarıya sadece hastane için çıkıyordum, şimdi de öyle. Ayda bir damar yolundan ilaç almam gerekiyor. İki aşım da yapıldı. Sağlığım yerinde, sadece hâlâ yürüme zorluğum var.

Hayatınızda en çok neyin eksikliğini hissediyorsunuz?
Yıllarca her gün televizyonda canlı yayın yapıyordum. Şimdi dönüp baktığımda o günleri özlüyorum. Benim gibi hiperaktif biri için kolay değil. Farklı bir formatta yarışma sunuyordum, doğaçlama yapıyordum her şeyi. Türk halkında çok kredim var. O zamanlar yaptığım esprililerimi tolere ediyorlardı. Bu krediyi herkese vermez halkımız.

Yaşadığınız zorlu süreç manevi dünyanızı nasıl etkiledi?
Maneviyatımı derinden etkiledi yaşadıklarım. Yoğun bakımdayken damadım başımda dua ediyordu. Ben de bilmediğim duaları tekrar ediyordum. Yaşadığım bu hastalık süreciyle tekrar Allah'a bağlandım. Hastalık öncesi bağım zayıftı. Şimdi inancım çok kuvvetlendi. Yaşadığım her şey kader. Kimin aklına gelirdi benim gibi hareketli bir adamın bu duruma düşeceği. İnançlı şekilde dik durup bunun da üstesinden geleceğimi düşünüyorum. Sık sık türbeleri ziyarete gidiyorum. Dua ediyorum gittiğim türbelerde. En son Bursa'ya gittim mesela. İnsanlar beni görünce büyük ilgi gösterdi.

Kutsal topraklara da gitmek istiyor musunuz?
Evet. Hacca gitmek istiyorum. Umarım Allah nasip eder.

"Artık bitti'" dediğiniz bir an oldu mu hiç hastanedeyken?
Ölümden korkmadım. Kendimi ölüme hazırladım. 'Allah'ım ölünce bana başka bir huzur vereceksin. Her şey senden gelecek' dedim. Sebat ettim, isyan etmedim. Eskiden çok hastalanayım, sevenlerim beni kapılarda beklesin diye düşlerdim. Öyle de oldu.

Hayatınıza çok kadın girdi ama Nefise Karatay'la ilişkiniz ve çektirdiğiniz fotoğraflarda çok konuşulmuştu...
Çok geride kaldı o ilişki. Şimdi evlendi, hep mutlu olsun isterim. O fotoğraflardan dolayı kendimi çok suçlu hissettim. O fotoğrafların çekilmesinde çok sorumluluğum var. Yurt dışında çiftler böyle fotoğraflar çektiriyordu o yıllarda. Biz de Türkiye'de yapalım demiştik. Ama büyük pişmanlık yaşadım. Ben o fotoğrafları Nefise ile evleneceğim diye çektirmiştim. Evlenmeyeceğimizi hiç düşünmemiştim ki. Zaten evlenmeyi düşünmediğim bir kadını öyle göstermeyi asla istemem. Büyük hataydı o fotoğrafları çektirmek.

Hastanede olduğunuz dönemde Nefise Karatay sizi aradı mı?Nefise çok hayırlı bir insandır. Beni değil de kızım Sezin'i aramış, onunla konuşmuş. O vefalıdır, Allah onu hep mutlu etsin.

Yoğun çalışma temponuzun sağlığınızı olumsuz etkilediğini düşünüyor musunuz?
Olabilir. Türkiye'de iki kişi var kaçış sendromu hastalığı olan. Dünyada da 80 vaka var. Bir tane ilacı var hastalığın. O da atak geçirmemi engelliyor. Hastalığımı en çok stres tetikledi. Dört eş, üç çocuğun sorumluluğunu taşımak kolay değil. Eşlerimle (Muhsine Şehnaz Kamiloğlu, Nergis Kumbasar, Sedef Altuntaş, Tuğba Coşkun) ilişkilerim hep çok iyi oldu. Çok doğru kadınlarla evlenmişim. Onlara ne şiddet gösterdim ne kötü davrandım, hep çok kıymet verdim. Hastalığımda hep yanımdaydılar. Ölümle burun buruna geldiğimde ilk eşim (Muhsine Şehnaz Kamiloğlu) bana "Sen güçlüsün bunu atlatacaksın" diyordu. Haklı çıktı. Kızlarım da başımdan hiç ayrılmadı. Çok şanslı bir adamım. Ben de eşlerime ve çocuklarıma karşı bütün görevlerimi yerine getirdim. Vicdanım çok rahat.

Serdar Ortaç da, İbrahim Tatlıses de sizin gibi önemli sağlık sorunu yaşadılar...
Onlarla kader birliği yaptık. İbrahim hiç beni yalnız bırakmadı. En son hastalandığımda İzmir'den geldi. Vurulduğunda hastaneye gitmiştim hemen, basına görünmeden başında durup eve dönmüştüm. Bu onu çok etkilemiş. Hastalandığımda "Bir şeye ihtiyacın var mı?" diye hep sordu. Maddi yardım teklifinde bulundu.

"Vasiyet yazmadım" demiştiniz...
Evet, vasiyet yazmadım. Ben zaten çocuklarıma kendilerine yetecek kadar gayrimenkul verdim. Geriye kalan mülkümü de benden sonra paylaşsınlar. Yaşarken onlara aralarında yeterli paylaşımı yaptım zaten.

Yaptığınız işlerden çok para kazandınız mı?
Çok para kazandım. Kazandıklarımı mülke yatırdım. Ama şimdi pandemiden dolayı kiralarım gelmiyor.

Serdar Ortaç kumarda çok para kaybettiğini söylemişti. Siz kumarda çok para kaybettiniz mi?
Ben çok akıllı oynardım kumarı. Zevk için oynuyordum. Kumar uğruna ne evimi, ne de arabamı sattım. Serdar çok para kaybetti. Biz onu Stelyo'yla çok uyardık. Koskoca binası gitti kumar uğruna.

Sağlık sistemimizle ilgili açıklamalarınız da çok konuşuldu...
20 yıldır ayda bir hastaneye yatıp ilaç alıyorum. SSK'lıyım, devletime hizmet verdim. Devletim de bana sahip çıkıyor. İlaçlarımı karşılıyor. Allah devletimizden razı olsun, sağlık sistemimiz çok iyi. Los Angeles'ta hastalığım tetiklenince acile götürdüler beni. Acilde iki saat beklettiler, o sürede kendi kendime iyileştim. Yatıp kalkıp sağlık sistemimize teşekkür etmeliyiz. Cumhurbaşkanımızdan da, Sağlık Bakanımızdan da Allah razı olsun.

Erbil geçtiğimiz günlerde katıldığı programlarda çarpıcı açıklamalarda bulunmuştu. 'Söylemezsem Olmaz' programına konuşan ünlü şovmen, "Dedim ki ‘karısını aldatan erkek prostat olsun’ prostat olmadığıma göre aldatmadım." şeklinde espri yapmıştı.

Tedavi sürecinde pek çok dostunun yanında olduğunu belirten Erbil, "İbrahim Tatlıses her gün geldi. Sibel Can olsun, Hülya Avşar olsun yalnız bırakmadı" ifadelerini kullanmıştı.

Babası Sadettin Erbil ile bir anısına da paylaşan Erbil, "Hayal meyal hatırlıyorum, mahallemize sirk gelirdi. Babam rahmetli oraya götürürdü bizi. Hem böyle cambazlar olurdu hem de tiyatrocular ve oyuncular olurdu. O sirklere gitmek küçükken bizim en büyük zevkimizdi. Babam oraya götürürdü, en çok o onu hatırlıyorum ve özlüyorum" şeklinde konuşmuştu. 

Erbil ayrıca, "En çok denize, suya, havuza girmeyi özledim. Yüzmeyi çok özledim. Aşkı da özledim tabii… Hastalıktan dolayı konsantre olamıyorum. Sanal alemden bir kız arkadaşı buldum, cuma günü buluşacağız." demişti.

Ünlü şovmen, "Eski eşlerimin hepsi yanımda, hiç gözleri arkada kalmaz. Benim gözlerim arkada kalmaz… Hiç yanlış yapmadılar. Seviliyormuşum, onu bana hissettirmeleri de çok güzel bir şey o duyguyla daha çok bağlanıyorsun hayata. Benim gibi hareketli bir adam sol elini bile kaldıramıyordu. ‘Allah’ım bana sol elimi bahşet de sol elimi kullanayım’ diye dua ediyordum." diye konuşmuştu. 

Internethaber