Hollanda’da Kamu Çalışanlarından Kurumsal Irkçılığa Tepki: “Ayrımcılıkla Her Gün Karşılaşıyoruz”
Hollanda’da göçmen kökenli yaklaşık 50 kamu çalışanı, İçişleri Bakanı Judith Uitermark’a açık bir mektup göndererek, kamu kurumlarında yaşanan “kurumsal ırkçılık, ayrımcılık ve etnik profil oluşturma” sorunlarına karşı acil ve yapısal önlemler alınmasını talep etti. Çalışanlar, iş yerinde her gün ırkçılıkla yüzleştiklerini belirtiyor.
Toeslagen Skandalını Hatırlatan Uygulamalar
Kendilerini “Endişeli Kamu Çalışanları Kolektifi” olarak adlandıran grup, yaşanan ayrımcı uygulamaların Toeslagen Skandalı’nı hatırlattığını ifade etti. Skandaldaki gibi bu kez hedefin vatandaşlar değil, sistem içinde çalışan kişiler olduğunu vurguladılar. Mektupta, şu ifadeler yer aldı:
“Kamu yararına büyük bir özveriyle çalışan personel, sürekli olarak eşitsizlik, önyargı ve güvensizlikle karşılaşıyor. Bu durum yalnızca bizi değil, kurumlarımızın temelini de derinden sarsıyor.”
“Dışlanma ve İzolasyon Endişesi”
Mektubu imzalayan çalışanlar, işyerinde misilleme korkusuyla anonim kalmayı tercih etti. Bir imzacı, bu durumun nedenini şöyle açıkladı:
“Irkçılık veya zorbalığı dile getirdiğinizde sosyal olarak izole ediliyor ya da kara listeye alınıyorsunuz.”
Mektubu kaleme alanlar arasında çeşitli bakanlıklardan danışmanlar ve güvenli çalışma ortamı konusunda sorumlu kişiler de bulunuyor. Bakan Uitermark’a iletilen bu mektup, çalışanlar tarafından bir personel yöneticisi aracılığıyla ulaştırıldı.
Araştırma Raporu: Çarpıcı Bulgular
Kısa süre önce açıklanan “Kamu Kurumlarında Irkçılık” raporu, kamu çalışanlarının iş yerinde yaşadığı ırkçılığa dair çarpıcı veriler sunuyor. Rapora göre, kamu çalışanlarının %10’u son bir yıl içinde ırkçılık deneyimi yaşadı. Avrupa dışından gelen göçmen kökenli çalışanlar arasında bu oran %29’a yükseliyor.
Rapor kapsamında, son üç yıl içinde ayrımcılık yaşadığını belirten 66 göçmen kökenli kamu çalışanıyla görüşüldü. Katılımcılar, Türk, Fas, Surinam, Çin ve Hindistan gibi çeşitli etnik ve kültürel kökenlere sahipti. Rapor, bu kişilerin yaşadığı ayrımcılık vakalarının bireysel olaylardan, sistematik dışlanmaya ve uzun süren mobbing süreçlerine kadar uzandığını ortaya koyuyor.
“Doğrudan ve Gizli Ayrımcılık”
Rapor, yaşanan ayrımcılığı iki kategoriye ayırıyor:
1. Açık ve doğrudan ırkçılık: Bir çalışanın iş yerindeki ilk gününde, meslektaşı tarafından şu sözlerle karşılandığı belirtildi:
“Siz bizim çocuklarımızın yerini kapıyorsunuz.”
Başka bir olayda, bir kadın çalışana toplantıda başörtüsünü çıkarması söylendi.
2. Gizli ve dolaylı ayrımcılık: Bu tür durumlar, genellikle çalışanların yeterliliklerinin küçümsenmesi, güven eksikliği veya paternalist yaklaşımlar şeklinde ortaya çıkıyor. Bu gizli ayrımcılığın, mağdurların durumu tanımlamasını zorlaştırdığı belirtiliyor.
İlerlemenin Önündeki Engeller
Göçmen kökenli kamu çalışanları, genellikle terfi süreçlerinde daha yüksek standartlarla karşı karşıya kaldıklarını veya daha az deneyime sahip meslektaşlarının önceliklendirildiğini belirtiyor. Ayrıca, göçmen kökenli çalışanlara sık sık uygunsuz sorular yöneltildiği ve sadakatlerinin sorgulandığı ifade ediliyor.
Bir çalışan durumu şöyle özetledi:
“Tatil için memleketime gideceğimi söylediğimde, sadakatim sorgulanıyor. Herkes sürekli izlenip değerlendirildiğini hissediyor.”
Mektup: “Irkçılık Görünenden Daha Yaygın”
Gönderilen mektupta, kamu kurumlarında yaşanan ırkçılığın yalnızca “buzdağının görünen kısmı” olduğu belirtiliyor. Birçok çalışanın, olası sonuçlardan korktuğu için sessiz kaldığı ve bu sessizliğin mevcut sistemi koruduğu vurgulanıyor.
Mektup ayrıca, kamu kurumlarında çeşitliliğin azalmasına dikkat çekiyor:
“Renkli çalışanlar sistematik olarak bütçe kesintilerinin ve yeniden yapılandırmaların hedefi haline geliyor. Bölümler giderek daha ‘beyaz’ hale geliyor. Göçmen kökenli yöneticiler ise neredeyse hiç yok.”
Bakanlık ve Gelecek Adımlar
Bakan Uitermark, bu hafta bir açıklama yaparak mektubu “çok ciddi” bulduğunu belirtti ve şu ifadeleri kullandı:
“Kabinemiz, ırkçılık, ayrımcılık, antisemitizm ve İslamofobiye karşı kararlı bir duruş sergiliyor. Ocak ayında tüm kamu çalışanlarının güvenli bir şekilde şikayette bulunabileceği bir başvuru merkezi kurulacak.”
Ancak mektubu kaleme alanlar, bu tür girişimleri yetersiz ve belirsiz buluyor. Yeni sağcı hükümetin, iş yerinde çeşitlilik ve kapsayıcılık konularına daha az önem vereceğinden endişe duyduklarını belirtiyorlar.
Kamu kurumlarında yaşanan bu sorunların çözümü, yalnızca bireysel önlemlerle değil, yapısal reformlarla mümkün görünüyor.
Lahey / Tarık OKAN