Bir gün başkanlığını yaptığımız bir kurumun yönetim kurulu toplantısındayken aniden toplantı salonunun kapısı çalınmadan açıldı. Kapıyı açan kişi bizimle görüşmek istediğini söyledi. Biz de toplantıda olduğumuzu belirterek sonra görüşelim, dedik. Ancak adam, önemli ve kritik bir durum olduğunu ifade ederek mutlaka şimdi görüşmemiz gerektiğinde ısrar etti. Bunun üzerine tamam az bekle hemen geliyoruz deyip adamın dışarı çıkmasını sağladık. Az sonra arkadaşlarımızın toplantıya devam etmelerini söyleyip salondan dışarı çıktık. Adamı müsait bir odaya alıp önce onu tanımaya ve sakinleştirmeye çalıştık. Çünkü adamın heyecandan eli ayağı ve özellikle de dudakları titriyordu. Tabir yerindeyse adam rüzgara kapılmış bir kavak ağacı gibi sallanıyordu. Hayırdır, deyip ilk sorumuzu sorduk. Adam ağlamalı bir ses tonuyla konuşmaya başladı.
BÜYÜK ATEŞ
Sebahattin Uçar
Bir gün başkanlığını yaptığımız bir kurumun yönetim kurulu toplantısındayken aniden toplantı salonunun kapısı çalınmadan açıldı. Kapıyı açan kişi bizimle görüşmek istediğini söyledi. Biz de toplantıda olduğumuzu belirterek sonra görüşelim, dedik. Ancak adam, önemli ve kritik bir durum olduğunu ifade ederek mutlaka şimdi görüşmemiz gerektiğinde ısrar etti. Bunun üzerine tamam az bekle hemen geliyoruz deyip adamın dışarı çıkmasını sağladık. Az sonra arkadaşlarımızın toplantıya devam etmelerini söyleyip salondan dışarı çıktık. Adamı müsait bir odaya alıp önce onu tanımaya ve sakinleştirmeye çalıştık. Çünkü adamın heyecandan eli ayağı ve özellikle de dudakları titriyordu. Tabir yerindeyse adam rüzgara kapılmış bir kavak ağacı gibi sallanıyordu. Hayırdır, deyip ilk sorumuzu sorduk. Adam ağlamalı bir ses tonuyla konuşmaya başladı.
Lütfen, biraz sakin olun, böyle durumlarda soğuk kanlı olmak gerekir, deyip adamcağızın öfkesini hafifletmeye çalıştık. Sonra da onu konuşturarak içini boşaltmasını ve böylece rahatlamasını sağlamak için olayın nasıl olduğunu sorduk. Bu sorumuz üzerine yuvadaki büyük ateşin nasıl yandığını, yangını nasıl gördüğünü anlatma başladı.
Adam yaralıydı. Hem de derin yaralı. Evine düşen büyük ateş onu derinden yaralamıştı. Olan bitenleri anlatırken hem ağlıyor hem de ellerini yumruk yapıp dizine vuruyordu.
Bazı şeyler anlatarak biraz daha sakinleştirmeye çalıştık. Bu arada bir bardak çay ikram ettik. Elleri titreyerek çayını yudumlarken sözüne şöyle devam etti:
Bu durum karşısında neyi nasıl yapacağımız büyük ölçüde anlaşılmıştık. Hemen kadınla bir telefon görüşmesi yaparak geleceğimizi haber verdik. Sora da adamı yanımıza alıp eve gittik. Kadın bizi karşıladı ama hoş geldiniz demeye yüzü yoktu. Hep yüzünü saklıyordu. Aynen süt dökmüş kedi gibiydi.
Uygun bir ortam oluşturduktan sonra hemen kadınla problemi konuşmaya başladık. Çünkü fazla zamanımız yoktu. Önce eşinin anlattıklarının doğru olup olmadığını sorduk. Bir ara cevap verip vermemede tereddüt eder gibi oldu ama sonra konuşmaya başladı.
Kadının itiraflarıyla yuvadaki yangının ne kadar büyük olduğunu bir kez daha anlıyorduk. Anladıkça da hem üzülüyor hem de şaşırıyorduk. Bu olayın etkisini günlerce üzerimizden atamadık.
Anlaşıldığı üzere ayrılmadan başka bunların bir çareleri kalmamıştı. Bunun için kadına, eşine zarar gelmeyecek şekilde bir ayrılma formülü teklif ettik. O da bu teklifimizi kabul etti. Adam da zaten böyle bir şey istiyordu.
Böylece yangının dumanı etrafa yayılmadan ayrılmış oldular. Takdir edileceği gibi kendi yuvalarını kendi elleriyle yıkmış oldular.
Ders Alalım!