KUZEY KORE DİKTATÖRÜ KİM JONG UN'DAN KAÇIŞIN GERÇEK ÖYKÜSÜ


  • Kayıt: 28.09.2018 11:32:00 Güncelleme: 20.12.2020 13:06:23

KUZEY KORE DİKTATÖRÜ KİM JONG UN'DAN KAÇIŞIN GERÇEK ÖYKÜSÜ

 

Açlıktan ot yemenin, nehirlerde cesetlerin yüzmesinin normal olduğunu ve yağmurun yağıp yağmamasına diktatörün karar verdiğini düşünerek büyüyen Kuzey Koreli bir genç kızın esaretten özgürlüğe kaçışını anlatan Yaşamak İçin, yayımlandığı yıl tüm dünyada büyük yankı uyandırdı. Yeonmi’nin diktatör Kim Jong Un’dan kaçıp, Güney Kore’ye sığınmak, bir kitap yazmak ve daha sonra Amerika’ya taşınmakla devam eden gerçek yaşam öyküsü sarsıcı, acıklı ve şaşırtıcı. Genç kız yolculuğu boyunca, bir insanın bir diğerine yapabileceği korkunçluklara tanıklık ettiği kadar, en berbat durumlarda insanların birbirlerine verebileceği şefkati, iyiliği, özveriyi de gördü. 2015 yılında New York Times Çoksatar listesine giren ve Kuzey Kore hakkında yazılmış “en cesur kitap” olarak adlandırılan Yaşamak İçin, yayımlandıktan sonra Yeonmi ölüm tehditleri aldı.

 

On üç yaşımdaydım ve taş çatlasa 27 kiloydum. Bildiğim tek şey ışığın ve yemeğin olduğu bir yere gitmekti!

 

Yeonmi-Park’in Kuzey Kore’den kaçarken düşlediği özgürlük değildi, zira özgürlük nasıl bir şeydir bilmiyordu. Tek bildiği, eğer kalsalar, büyük ihtimalle açlık, hastalık, çalışma kampının insanlık dışı şartlarından ölecekleriydi. Kendi deyimiyle “Açlık dayanılmaz olmuştu, bir kap pilav uğruna hayatımı ateşe atmaya hazırdım.” 2007 yılının Mart ayında başlayan bu yolculuğun hayatta kalma çabasının ötesinde bir anlamı daha vardı. Annesiyle birlikte Çin’e beraber kaçmaya çalışacakken ortadan kaybolan ablası Eunmi’yi arıyorlardı.

 

“En çok iki şey için minnettarım: Kuzey Kore’de doğduğum için ve Kuzey Kore’den kaçtığım için. Bu iki olay beni ben yaptı. İkisini de sıradan ve huzurlu bir hayata değişmem. Bugün olduğum kişi haline nasıl geldiğimin hikâyesinde anlatılacak daha çok şey var.”

 

“Binlerce diğer Kuzey Koreli gibi ben de evimden kaçıp Güney Kore’ye yerleştim. Mühürlenmiş bir sınır ile yetmiş yıllık bir çatışma ve gerilim sanki bizi hiç ayırmamışçasına Güney Kore’nin vatandaşı sayıldım. Kuzey Koreliler de Güney Koreliler de aynı etnik kökene sahiptir. Aynı dili konuşuruz –yalnızca Kuzey Kore dilinde “alışveriş merkezi”, “özgürlük”, hatta “sevgi” anlamına gelen sözcükler yoktur. Dile getirebile-ceğimiz tek gerçek “sevgi”, Kimler’e duyduğumuz tapınmadır. Kimler, üç kuşak boyunca Kuzey Kore’yi yönetmiş diktatörlerin hanedanıdır. Rejim, dışardan alınabilecek tüm bilgiyi, videoları, filmleri, radyo yayınını erişilmez hale getirir. Ne internet vardır ne Wikipedia. Okunabilecek tüm kitaplar, Kuzey Korelilerin en azından yarısı aşırı derecede yoksulluk çeker ve hemen hepsi kronik kötü beslenmeden mustaripken, dünyanın en kudretli ülkesinde yaşadığımızı anlatan, propaganda dolu kitaplardır. Bu düzenden kaçan birçoğumuz kendimize “sığınmacı” deriz çünkü bizler kaderimize karşı gelmiş, Liderimiz için ölmeyi reddetmiş, görevimizi terk etmişizdir. Düzenin gözünde hepimiz hainiz. Dönmeye çalışacak olsaydım beni idam edeceklerdi!”