Ali Kınık;Sevdamı ve Ülkümü şarkılarımda haykırıyorum


  • Kayıt: 22.05.2017 07:29:00 Güncelleme: 20.12.2020 13:02:45

 

Olmadı
Söz verdim kendime unutmak için
Bambaşka bir hayat kurdum, olmadı
O sessiz vedanın, o garip göçün
Sebebini hayra yordum, olmadı
Dedim; olsun bu da dünya halları
Tanrı, ayrılıkla sınar kulları
Ellerinle diktiğin o gülleri
Kendi ellerimle kırdım, olmadı
Onun şiirlerinde ve türkülerinde aşk, savda, isyan, başkaldırı ve delikanlılık vardır. Her yönü ile farklı bir tarz ve üsluba sahip özgün sanatçımız Ali Kınık ile, dergimize özel bir röportaj yaptık.

Kısaca kendinizi tanıtır mısınız?

1974 Malatya, Akçadağ doğumluyum. Elazığ Fırat Üniversitesi, Türk Dili ve Edebiyatı mezunuyum. Evliyim, iki tane çocuğum var.
Müziğe çocukluğumdan beri hep ilgi duydum. Profesyonel anlamda 1996 yılında ilk albümümü yaptım ve toplam yedi tane albümüm var.
 Ses sanatçısı olmanız yanında, düşünür, şair ve yazar gibi sıfatlarınız da var.Şu an hangisi sizin için ön planda?

İlk albümümü çıkarmadan evvel şairlik yönüm daha ağırlıklı idi. 1996'dan sonra müziğe ağırlık verdim ve o tarihten sonra ses sanatçısı olma özelliğim ön plana geçti. Şu an ikisini birlikte yürütmeye çalışıyorum ama müzik ile daha geniş kitlelere ulaştığımız için sanatçı özelliğim ile daha çok tanınmam gayet normal.

İlerisi için bazı düşüncelerim var. Müzikle uğraşmak, sizin de takdir edeceğiniz gibi, çok yorucu. Yaş ilerleyip, kemale erince kendimi şiire vereceğim. Geriye kalan zamanımı da kitap yazmak için harcayacağım.

Albüm çalışmalarınızdan bahseder misiniz?

İlk olarak 1996 yılında Kültür Müzik firmasının yayınladığı "Beni Öldü Say" adlı albümle müzik piyasasında adımı duyurdum. 2003 yılında Şölen Kaset 'ten "Bu Şarkı" adlı albümümü piyasaya sürdük. 2005 yılında Zeybek Yapım'dan çıkarttığım "Bir Millet Uyanıyor" ve 2006 da Ati Müzik'ten çıkarttığım ''Duvar Yazısı'' albümü ile kariyerime devam ettim. İki yıl sonra 2008 de Ateş Müzik firmasından yayınlanan albümüm ''İsyan Şarkıları'' adını taşıyor. 2010 yılında piyasaya sürdüğümüz ''Ali Ayşe'yi seviyor'' albümü büyük beğeni topladı. Son olarak Eylül 2012 de Mustafa Yıldızdoğan'ın şirketinden ''Düşe Kalka'' adında bir albüm daha çıkardım.

Küçük yaşlardan itibaren ülkücü abilerimin türkülerini dinleyerek büyüdüm. Ama diğer Türk Gençleri gibi aşık olduğumuz dönemlerde aşk şarkıları da dinledim. Dinlediğim bir müziği söylemem de ne sakınca olabilir. Türkülerim, hem ülkü simgelerini hem de sevda esintilerini barındırıyor. Bu anlamda, böyle bir tarzla, bir boşluğu doldurduğumu söyleyebilirim.

Türk Evladı olarak, ülkemin çektiği sıkıntılara sessiz kalamıyorum.

Genelde türkülerinizde sevda ve aşk temalarını işliyorsunuz. Aynı zamanda türküleriniz bir isyanı, bir başkaldırıyı da barındırıyor. Bu konuda neler söylemek istersiniz?

Bana sorduğunuz bu soruyu daha önceden ''Türküleriniz iki ruhlu, burada bir çelişki yok mu? şeklinde soranlar da oldu. Ben ,sizin gibi, ortalama bir Türk insanıyım. Onun için hüzünlendiğimiz, efkarlandığımız, sinirlendiğimiz zamanlar olur. Türkü sözlerini yazarken o an hangi ruh halindeysem, doğal olarak, bu durum türkülerime de yansıyor.

Türkülerimin barındırdığı o isyan, o başkaldırı genelde Türk Milleti'nin yaşamış olduğu sıkıntılar ile ilgili oluyor. Ülke olarak zor bir zamandan geçiyoruz. Haberler, hep şehit cenazeleri ile dolu. Ülke bölünmeye gittikçe yaklaşıyor. Sanatçı kimliğimi bir kenara bırakırsak, bir Türk Evladı olarak bütün bu olanlara sessiz kalamıyorum.

Söz bu noktaya gelmişken, size şu soruyu sormak istiyorum. ''Ülkücülük'' hayatınızın neresinde?

Bu hareketi, çocukluk yaşlarımda tanıdım ve o yaşlardan itibaren hep içerisinde oldum. O nedenle hayata bakış açımı belirleyen bir akım oldu. Bunu rahatlıkla söyleyebilirim; Ülkücülük hayatımın merkezindedir. Bilinçli ya da bilinçsiz olarak yaptığım her işe, bu ideolojinin renkleri yansıyor.

Güçlü ve ezilmeyen bir millet arzuluyoruz.


Ali Kınık'ın hayalindeki Türkiye nasıl?

Milliyetçiliğin gereği olarak mensup olduğunuz milleti her açıdan en üst seviyede görmek istersiniz. Başka milletleri sömüren değil ama sözü geçen bir millet haline gelmek ve milletimi rahatça istediği yerde yaşamasını sağlayabilecek güçlü bir ülke görmek istiyorum. Türkiye'nin güçlü olması, sizin gibi yurtdışında yaşayan insanlarımızın da hayatını kolaylaştıracaktır.

Türkiye siyasetine baktığınız zaman, gidişat bu yönde mi?

Siz dışardan nasıl görüyorsunuz onu bilemem ama gidişatı çok sıkıntılı olarak görüyorum. Kimin ne yaptığını buradan söyleyip kolaycılığa kaçmak istemiyorum ama yürütülen siyaseti çok sağlıklı bulmuyorum. Tavizkar politika gütmenin ülkeye bir fayda sağlayacağına inanmıyorum. Aksine ülke içinde ya da dışında yaşayan ard niyetli insanları cesaretlendirdiğini kolaylıkla söyleyebiliriz.

Tekrar müziğe dönersek, tarz olarak diğer ülkücü sanatçılardan farklısınız. İçlerinden özellikle beğendiğiniz bir isim var mı?

Bu alanda müziğini yapan bütün abilerimi, kardeşlerimi seviyorum. Bunu, politik olarak değil, yürekten söylüyorum. Bir örnek ile açıklamam gerekirse; Bir futbol takımını düşünün. Takım içerisinde kimi kalecidir, kimi defans oyuncusudur ve kimi de forvettir. Biz de aynı bu şekilde tarz olarak farklıyız ama aynı amaç doğrultusunda hizmet vermeye çalışıyoruz. Biz, büyüklerimizin türküleri ile büyüdük, şimdi arkadaşlarla bu hizmeti yürütüyoruz ve bizden sonra gelecek olan kardeşlerim de bizi dinleyecekler ama belki farklı tarzları benimseyecekler. Böyle de olması gerekir. Çeşitlilik önemlidir.

Yurt dışında yaşayan Türk Gençlerini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Yurt dışında yaşamaları aslında fazla bir şey değiştirmiyor. Biz Türkiye'de neye üzülüyorsak ya da neye seviniyorsak, aynı duyguları paylaştıklarını biliyorum. Farklı yerlerde yaşamış olsak da tek bir milletiz. Tabi yurt dışında yaşamak hiç kolay değil. Fedakârca, büyük zorluklar karşısında mücadele veriyorlar. O nedenle kendilerine teşekkür ediyorum.
Zaten gittiğim her yerde şunu söylerim; Türkler gittiği her ülkenin, yasasına, devletine saygılıdır. Çünkü; Türk Milleti'nin mayasında ihanet yoktur.