DENK’DE KADIN ADAYLAR İDDİALI
Röportaj: Ebubekir TURGUT
Bu röportajda, Aalåa Alrubey ve Emel Gün, Türk kökenli seçmenlerin Hollanda seçimlerine katılımını nasıl teşvik edeceklerini, kadın temsilini artırmanın neden önemli olduğunu, ve Hollanda'da yaşayan Müslüman toplumunun karşılaştığı zorlukları ele alıyorlar. Ayrıca, parti olarak attıkları önemli adımları ve topluma olan etkilerini de değerlendiriyorlar.
DENK Partisi'nin temsil ettiği değerler ve hedefler hakkında daha fazla bilgi edinmek için, Denk Partisi Milletvekili adayları, Aalåa Alrubey ve Emel Gün ile yapılan bu özel röportajı okuyun.
Sizi daha iyi tanıyabilmemiz için, kendinizden ve siyasi kariyerinizden bahseder misiniz?
Aalåa Alrubey: Ben, 19 yaşında, dört kız kardeşli bir ailede büyüdüm. Hayatımın büyük bir kısmını dinime olan bağlılık ile hobilerim arasında denge kurarak geçirdim. Şu an Amsterdam Üniversitesi'nde mali hukuk eğitimi alıyorum ve aynı zamanda DENK Amsterdam'da danışman olarak görev yapıyorum. Heerhugowaard benim evim. Kitaplarla ve dizilerle geçirdiğim zamanlarda kendimi buluyorum ve aktif bir yaşam tarzı benimsemekteyim. Özellikle alışveriş yapmayı çok seviyorum. Haksızlığa karşı duyarlı bir bireyim. Hollanda'da sosyal adaleti ve eşit fırsatları savunan bir politikacı olarak, özellikle öğrenci hakları, konut, sağlık ve azınlık hakları gibi konulara yoğunlaşıyorum. Mücadelem, engellerle karşılaşan tüm gençler, Müslümanlar ve azınlıklar içindir. Özellikle zorluklara rağmen hayallerinin peşinden giden genç Müslüman kadınlar için çalışıyorum. Irkçılık ve ayrımcılıkla kararlı bir şekilde mücadele ederek, her bireyin eşit fırsatlarla yaşayabileceği bir toplumu hedefliyorum.
Emel Gün: Ben 35 yaşındayım ve doğma büyüme Amsterdam'lıyım. Tarih mezunu biriyim ve güzel şehrimin belediyesinde üst düzey memur olarak çalışıyorum. Koşmayı çok severim ve her zaman yeni bir hedef için antrenman yaparım. Seyahat etmeye bayılırım: yeni yerleri görmek ve keşfetmek bana büyük bir enerji verir. Politika alanına adım atmamın nedeni, haksızlığa tahammül edemememdir. Belediyedeki çalışmalarım sırasında, aktif siyasetin içinde bulunarak büyük bir fark yaratılabileceğini fark ettim. Politikaya olan ilgim, haksızlığı göz ardı edemememden kaynaklanıyor. Kamudaki deneyimimden, politika yoluyla önemli değişiklikler yapabileceğimizi anladım. İnsanlar arasındaki dayanışmanın gücüne, kökenlerine veya geçmişlerine bakılmaksızın sıkı sıkıya inanıyorum. Geçici hayal kırıklıklarını kabullenmeliyiz, ancak sonsuz umudu asla kaybetmemeliyiz.
Hollanda tarihinde sanırım bir ilk, göçmenlerin kurduğu bir parti bu kadar başarı sağladı. Bunu neye bağlıyorsunuz?
Aalåa Alrubey: Toplumun nabzını tuttuğumda gördüğüm tek gerçek şu: DENK Partisi'ne olan büyük ihtiyaç. Diğer tüm partilerden ayrılarak, ayrımcılık ve İslam karşıtlığına karşı sarsılmaz bir duruş sergiliyoruz. Kuran'a yönelik kabul edilemez saldırıları yasaklama talebinde bulunan yegane parti olmamız, bu konudaki kararlılığımızın en açık göstergesidir. Üstelik, Vergi Dairesi'ndeki ayrımcılığı soruşturulması için talepte bulunan ilk olarak, toplumun kanayan yaralarını gündeme getirme görevimizi layıkıyla yerine getiriyoruz. DENK, toplumun farklı kesimlerinin haklarını savunma konusundaki kesintisiz kararlılığıyla kendini kanıtlamıştır. Toplumun çeşitliliğine ve farklılıklarına gösterdiğimiz bu hassasiyet, Hollanda'da sayısız kişi için paha biçilmez bir değer oluşturuyor. DENK'in bu keskin ve net duruşu, Hollanda politikasında göçmen kökenli vatandaşların ve ayrımcılığa karşı duran bireylerin yılmaz savunucusu olarak bizim ön plana çıkmamızı sağlamıştır. Bu partimizin Hollanda siyasetindeki kuvvetli etkisinin ve alınan geniş desteğin somut bir yansımasıdır.
Mevcut olarak DENK Partisi 3 milletvekili ile temsil ediliyor. Tunahan Kuzu olmadan yapılacak olan seçimlerde bu başarıyı sürdürebileceğinizi düşünüyor musunuz?
Emel Gün: Derginizin okuyucularına seslenirken belirtmek isterim ki, DENK Partisi'nin devamlılığı ve etkili olabilmesi için yeni bir neslin bu idealler doğrultusunda siyasete aktif bir şekilde katılımı hayati önem taşıyor. Tunahan Kuzu da bu görüşü paylaşıyor ve geleceğimiz için yeni nesli destekleme konusundaki arzusunu açıkça ifade etti. Bu bağlamda, Kuzu, DENK'in bünyesinde farklı bir rolde, ancak yine de partimize katkıda bulunarak devam edecek. Onun desteğiyle daha da güzel başarılara ulaşacağımıza dair içimde büyük bir inanç var. Zaten şuan kendisi seçim kampanyamızın başkanlığını yürütüyor. Son anket sonuçları da bize umut veriyor; en az 3 milletvekili hedefimizi sürdürmeye devam ediyoruz.
Potansiyelimizi tam değerlendirdiğimiz takdirde daha fazla milletvekili ile parlamentoda yer alabiliriz. Yeter ki buna inanalım ve sandığa gidelim. Kampanya süresince hedeflerimizden yalnızca bir tanesi de seçmenimizi sandığa yönlendirmek.
DENK Partisi, karşıtları tarafından popülist politikalar izlemekle eleştiriliyor. Bu eleştirilere katılıyor musunuz?
Aalåa Alrubey : Partimizin temsil ettiği değerlerin ve duruşun altını kalın bir şekilde çizmek isterim. Biz, ayrımcılık ve İslam düşmanlığı gibi toplumsal sorunları göz ardı etmek yerine, onları cesurca ele alıyoruz. Eğer parlamentoda bu meselelere karşı koyduğumuzu ve onlara net bir şekilde karşı durduğumuzu gözlemliyorsanız, bu, halkın sesine kulak vermemizden kaynaklanmaktadır. Bazı siyasi çevrelerin bu kararlı duruşumuzu istedikleri gibi adlandırabilirler. Biz, halkın taleplerini, beklentilerini ve sesini yükseltmeyi kendimize görev biliyoruz. Bugün entegrasyon meselesinin çok ötesindeyiz. Üç nesil önce ailelerimiz Hollanda'ya adım attı. Biz, bu topraklarda doğduk, büyüdük ve Hollandalıyız. Kökenlerimize saygı duyuyoruz, ancak Hollanda'da alınan kararlarda da etkin bir şekilde söz sahibi olma hakkımızın olduğunu vurgulamak istiyoruz. Taleplerimiz fazla değil, sadece eşitlik ve haklarımızı savunmaktan ibarettir.
Diğer siyasi partilerden DENK Partisi'ni en çok ayıran özellikler nelerdir?
Emel Gün: DENK Partisi, her bireyin kendisi olabileceği, kökenine ve inançlarına gönül rahatlığıyla sahip çıkabileceği bir platform sunuyor. Bizimle siyaset yaparken, kimliğinizi saklama veya değiştirme ihtiyacı hissetmezsiniz. Diğer partilerde de aktif olabilirsiniz elbette, fakat karar alma süreçlerinde gerçekten ne kadar etkili olduğunuz konusunda şüphelerim var. İşte DENK ile diğerlerini ayıran temel fark budur. Partimizin öncelikleri bellidir: ayrımcılıkla ve İslam karşıtlığıyla savaşmak başta gelir. Bu konularda daha sert yasal cezaların getirilmesini savunuyoruz. Eğitimde, çocuklarımızı aşırı cinsiyetçilik ve LGBT aktivizmine maruz bırakmanın doğruluğu konusunda endişelerimiz bulunmaktadır. Ekonomik anlamda, Hollandalıların daha uygun şartlarda yaşamalarını hedefliyoruz; gıda ve yakıt vergilerini indirerek bu amaca ulaşmayı planlıyoruz. Aynı zamanda uluslararası arenada, Filistinlilerin haklarını savunmayı sürdüreceğiz. Tüm bu konuları parlamentoda sürekli gündemde tutarak hedeflerimize ulaşmayı hedefliyoruz.
Partiniz özellikle Türk kökenli seçmenlerden büyük destek görüyor. Faslı seçmenlerin desteğini kazanmak için ne gibi adımlar atmayı planlıyorsunuz?
Emel Gün: Biz, Hollanda'da yaşayan tüm vatandaşların haklarını savunuyoruz. Özellikle göçmen kökenli vatandaşlar ve Müslüman topluluğu başta olmak üzere birçok etnik ve kültürel grubun desteklediği bu harekette, adalet, insan hakları ve toplumsal eşitlik gibi temel değerler öne çıkıyor. Şunun farkında olmalısınız, ülkemizde göçmen kökenli vatandaşların hakları diğer gruplara nazaran daha fazla tehdit altında. Bu noktada, tüm Hollandalılar arasında dayanışma ve eşitlik ilkesini savunmayı sürdüreceğiz. Önemli olan, hem Müslümanların hem de Müslüman olmayanların bu mücadelede bir araya gelmesidir. Azınlıkların siyasi etkisini artırmak ve onların temsilini güçlendirmek için stratejimiz oldukça açık: her bireyin bu ülkede haklarını bilmesi ve talep etmesi gerektiğini vurgulamak. DENK benzersiz bir şekilde azınlık sorunlarını gündeme getiriyor ve bu alanda hakları için mücadele eden tek partiyiz. Önümüzdeki dönemde bu mesajımızı daha da geniş kitlelere ulaştıracağız.
Hollanda'da son dönemde Kur’an’ın hedef alınması Müslümanlar arasında büyük tepki çekmektedir. Denk Partisi dışında diğer siyasi partilerin bu konudaki sessizliğini neye bağlıyorsunuz?
Aalåa Alrubey : Kur'an'ın yakılmasının ifade özgürlüğü veya protesto hakkı ile bir ilgisi olmadığını vurgulamak istiyorum. Bu, açıkça Müslümanlara yönelik bir nefret eylemidir ve bu tür eylemlerin yasaklanması gerektiğine inanıyoruz. Diğer siyasi partilerin bu meselede sessiz kalmasını kabul etmek zor. Onlar hala ülkemizde yaşayan bir milyon Müslüman'ın bu çirkin eylemden dolayı nasıl rencide olduklarının farkında değiller. Aslında anlamak istemiyorlar. Bizim için bu konu ciddi bir öneme sahiptir. Geçmişte de Müslümanlara uygulanan ayrımcılık ve nefret suçlarına yönelik birçok önerge sunduk. Bu nedenle bu hassas meselede mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceğiz. Hiç kimsenin Müslümanlara ve onların kutsal değerlerine hakaret etme hakkı yok!
VVD'nin başına Türkiye kökenli Dilan Yeşilgöz'ün geçmesi, partinizi nasıl etkiler?
Aalåa Alrubey : Dilan Yeşilgöz'ün VVD lideri olarak seçilmesi, Hollanda'da göçmen kökenli vatandaşlar ve Müslüman topluluk arasında ciddi endişelere neden oldu. Neden mi? Yeşilgöz'ün bu gruplara yönelik sıkça dile getirdiği olumsuz görüşleri ve politika önerileri bu endişeleri artırmıştır. VVD ve PVV gibi partiler, ülkenin sorunlarını adeta göçmen kökenli insanlara atfetmeye meyillidir. Yeşilgöz'ün, kuran kursları için ihbar hattı önerisi, bu endişeleri daha da artırmıştır. VVD, Hollanda devletince, Müslüman eğitim kurumlarına duyulan güvensizliğin başlıca nedenlerinden biri olarak kabul edilir. Şimdi, İslam karşıtı Geert Wilders ile bir işbirliği olasılığı, Müslümanlar arasında daha da büyük bir endişeye yol açmaktadır. Bu tür bir işbirliği, İslam karşıtı görüşlerin yayılmasına ve ayrımcılığın artmasına yol açacaktır.
Diğer siyasi partilerde Türkiye kökenli adayların olması, sizin partinizi nasıl etkiler?
Emel Gün: Herkesin istediği yerde siyaset yapma hakkı vardır. Ancak toplumumuzun haklarını savunma konusunda DENK Partisi'nin diğer siyasi partilere göre öncelikli olduğunu düşünüyorum. Diğer partilerde adaylar, partiye katılmak için kendi görüşlerinden taviz vermek zorunda kaldıklarını gözlemliyorum. Örneğin, bazı partiler Ermeni meselesini soykırım olarak tanımalarını adaylardan talep eder ve bu taleplere uymayan adaylar aday listelerinden çıkarılır. Ancak DENK Partisi'nde böyle bir baskı yok; burada herkes özgürce kendi görüşlerini ifade edebilir. Daha açıkçası, toplumumuzun değerleriyle uyum içinde hareket edebiliyoruz. Bu, birçok parti için söylenemez. DENK Partisi'nin nasıl ortaya çıktığını unutmamak önemlidir.
Bu seçim öncesi birçok politikacı, Tunahan Kuzu ve başbakan Rutte dahil olmak üzere, siyaseti bıraktığını açıkladı. Bu konudaki düşüncelerinizi paylaşır mısınız?
Aalåa Alrubey: Bu, siyasette büyük bir değişim ve dönüşüm sürecinin işaretçisidir. Rutte gibi uzun yıllardır politika sahnesinde aktif olan isimlerin çekilmesi, ülkenin taze enerji ve perspektiflere ihtiyaç duyduğunu göstermektedir. Rutte'nin liderliği altında, ülkemiz birçok önemli meselede zorluklar yaşadı. Özellikle genç nesil, yüksek öğrenim borçlarından uygun fiyatlı konut bulma zorluğuna kadar bir dizi sorunla karşı karşıya kalmıştır. Bu sorunlar, uzun süre görev yapmış politikacıların çözemediği veya öncelik vermediği meselelerdir. Şimdi, yeni nesil politikacılar olarak bu zorlukları doğrudan ele almalı, alternatif çözümler sunmalı ve gençlerin sesini daha etkili bir şekilde duyurmalıyız. Bu, sadece yeni bir yaklaşım değil, aynı zamanda genç neslin taleplerini ve ihtiyaçlarını daha iyi anlama adına bir fırsattır. Bu değişiklik, ülkemizin geleceği için olumlu sonuçlar doğuracağına olan inancımızı pekiştiriyor.
Gençlerin beklentileri ve ihtiyaçları önemlidir. Gençlere yönelik politika ve projeleriniz nelerdir?
Aalåa Alrubey : Gençlerin karşılaştığı zorluklara özel bir ilgi gösteriyoruz. Her öğrencinin, kökenine bakılmaksızın, eğitimde eşit fırsatlara sahip olması gerektiğine inanıyoruz. Ne yazık ki, farklı kökenli öğrencilere bazen öğretmenler tarafından düşük beklentilerle yaklaşıldığını görüyoruz ve bu durumu düzeltmek için somut adımlar atmaya niyetliyiz. Eğitim, herkes için erişilebilir olmalıdır, bu nedenle gençlerin yüksek öğrenim borçlarının silinmesini savunuyoruz. Ayrımcılık, gençler arasında sıkça görülen bir sorundur ve bu konuda kararlı bir şekilde mücadele etmeyi sürdüreceğiz. Konut meselesi konusunda, gençlerin uygun fiyatlı konutlara erişiminde yaşadıkları zorlukları anlıyoruz ve daha fazla konut inşa edilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Gençlerimizin sesi olmayı hedefliyoruz.
Partinizden çok sayıda kadın aday bu seçimde yarışacak. Bu kararı alınmasında partiye yönelik gelen eleştirilerin etkisi oldu mu?
Emel Gün: DENK olarak, ülkemizin tüm renklerini yansıtmayı amaçlıyoruz. Aday listemizin de bu çeşitliliği yansıtması gerektiğine inanıyoruz, bu nedenle kadın temsilinin yeterli olması bizim için önemlidir. Son dönemde kadınların parti içinde daha etkin bir rol alması için çeşitli adımlar attık. Bu çabalarımızın sonucunda yetenekli birçok kadın adayın listemizde yer almasını sağladık, bu da bizi oldukça memnun ediyor.
Partimizin en temel değerlerinden biri, eşitlik ve temsil edilmedir. Kadınların her alanda eşit haklara sahip olması gerektiğini savunuyor ve bu doğrultuda çalışıyoruz. Elbette, kadın temsilinin siyasette hala yeterli olmadığını görüyoruz. Biz de bu dengesizliği ortadan kaldırmak için çalışmalar yürütüyoruz. Kadın adaylarımızın bu seçimde yarışıyor olması, onların toplumumuzda yaşadığı zorlukları ve karşılaştığı ayrımcılığı daha derinden anlamaları ve bu konularda etkili politikalar geliştirmeleri adına büyük bir fırsattır.
Tabii ki, bazı eleştirilere de maruz kaldık. Ancak bu eleştirileri olumlu bir geri bildirim olarak gördük ve kadın-erkek eşitliği vizyonumuzu daha da güçlendirmek için bu eleştirilere kulak verdik. Sonuç olarak, kadın adaylarımızın sayısının artması, hem partimizin temel değerlerine hem de toplumun beklentilerine uygun bir adımdır.
Türk kökenli seçmenlerin Türkiye seçimlerine olan ilgisi, Hollanda seçimlerine gösterdikleri ilgiden daha yüksek gibi görünüyor. Peki, Türk seçmenini Hollanda seçimlerine katılmaya nasıl teşvik etmeyi planlıyorsunuz?
Emel Gün: Evet, bu tespit doğru; ancak Hollanda'da yaşayan Türk kökenli vatandaşlarımızın unutmaması gereken bir şey var: Hollanda seçimleri, kendi hayatlarımızı ve çocuklarımızın geleceğini doğrudan etkiliyor. DENK Partisi olarak, Hollanda'da daha adil ve parlak bir gelecek arayışı içinde olan her bir Türk kökenli vatandaşın seçimlere aktif katılımını savunuyoruz.
*Dolayısıyla, tüm vatandaşlarımıza sesleniyoruz: "Hollanda'da daha eşit ve aydınlık bir gelecek mi istiyorsunuz? O halde oy vermek sadece bir hak değil, aynı zamanda bir sorumluluktur."
Seçimler, sadece şimdiki zamanı değil, aynı zamanda geleceği de belirler. Haklarınızı korumak ve çocuklarınıza daha iyi bir Hollanda bırakmanın en etkili yolu, sandığa gitmektir.
İlgilenmediklerini söyleyenlere ise şöyle diyoruz: "Çocuklarınız, inancınız, kimliğiniz ve özgürlüğünüz için bu seçimlerde oy kullanacaksınız." DENK Partisi, sizin yanınızda ve haklarınız için burada. Türk kökenli vatandaşlarımızı, bu önemli dönemde bu yüzden oy kullanmaya davet ediyoruz. Bu mesajı sürekli olarak vurgulamaya devam edeceğiz.
DENK Partisi'nin şimdiye kadar yaptığı önemli çalışmalardan birkaçını örnekleyebilir misiniz ve bu çalışmaların topluma etkisini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Aalåa Alrubey: Öncelikle devletin, topluma doğru yolu gösteren bir örnek olması gerektiğine inanıyoruz. Bu, devletin, insanları kökenlerine veya inançlarına göre etiketlememesi, yasa dışı listeler oluşturmaması anlamına gelir. Maalesef devletin, Müslüman topluluğunu gözetlediğine dair bilgilere sahibiz. Devlet, bu tutumuyla toplumda olumlu bir değişiklik yaratamaz. DENK olarak, devlet içindeki ayrımcılığı ortadan kaldırmak için çeşitli tekliflerde bulunduk. Ayrımcılığa karşı tüm alanlarda aktif olmayı hedefliyoruz, bu da daha sert yaptırımlar, ayrımcı işverenlere karşı önlemler ve daha fazla denetim anlamına gelmektedir.
Siyasi arenada, ayrımcılığı destekleyen siyasetçilerin her zaman karşısındayız. Geert Wilders'ın ayrımcılık propagandasına karşı, biz her zaman karşılık veriyoruz. DENK Partisi olarak geçmişte de birçok başarıya imza attık. Hollanda tarihinde ilk kez, Müslümanlara yönelik ayrımcılıkla mücadele için yarım milyon avro bütçe ayrıldı. İş ve konut piyasasındaki ayrımcılığın önlenmesi için denetimler artırıldı ve emlakçılara ayrımcılığa karşı protokol uygulanması getirildi. DENK Partisi'nin öncülüğünde, ülke genelinde ayrımcılıkla ve ırkçılıkla mücadele koordinatörü atanmıştır. Kiralara tavan fiyatı uygulamasını hayata geçirdik. Yerel düzeyde, DENK üyeleri tarafından sunulan önergelerle, cami inşaatı engelleri kaldırıldı, İslam okullarının açılması sağlandı ve Müslümanlar için önemli mezarlık projeleri gerçekleştirildi.
Bu çalışmaların toplum üzerindeki etkisini oldukça olumlu buluyoruz ve devam eden çabalarımızla daha fazla adalet ve eşitlik için mücadelemizi sürdüreceğiz.