Siyasi Arenada Türkiye Kökenliler” serisinde PLATFORM mikrofonu Türkiye kökenli siyasetçilere uzatıyor.
Hollanda'da Türkiye kökenli siyasetçilerin sayısı her geçen gün artıyor. Bu siyasetçiler, Hollanda siyasetinde azınlıkların temsilini artırmaya ve ayrımcılığa karşı mücadele etmeye çalışıyorlar.
Bu röportajda, Hollanda'da yaşayan ve Partij voor de Dieren'den belediye meclis üyesi olan bir Türkiye kökenli siyasetçi ile görüştük. Röportajımızda, siyasete girme kararını, Hollanda siyasetinde azınlıkların temsili konusundaki düşüncelerini ve Türkiye kökenli siyasetçilerin karşılaştıkları zorluklardan bahsetti.
Röportajımızı okumaya devam ederek, Hollanda'da siyasette azınlıkların rolü hakkında daha fazla bilgi edinebilirsiniz.
Öncelikle sizi biraz tanımak isteriz.
Eğitiminiz ve şu an aktif olduğunuz partideki pozisyonunuz hakkında bize biraz bilgi verebilir misiniz?
İsmim Kıvılcım PINAR. 1979 İstanbul doğumluyum ve 25 yaşına kadar İstanbul’da yaşadım. Türkiye’de Marmara Üniversitesinin Bilgisayar Mühendisliği bölümünü bitirdim. Sonra Hollanda’ya eğitimamacıyla geldim ve Eindhoven Teknik Üniversitesinde Bedrijfsinformatica yüksek lisansı yaptım. Ayrıca Tilburg TIAS’da IT-Auditing üzerine bir executive master yaptım. 2018 yılından beri yaşadığım Alkmaar şehrinde Partij voor de Dieren adına belediye meclisinde önce komisyon ve 2021’den beri de meclis üyeliği yapıyorum. Aynı zamanda meclis grup başkanıyım. 22 kasımdaki genel seçimlerde de Partij voor de Dieren listesinden 15 numaralı milletvekili adayıyım.
Bizim gibi kökleri dışarıda olan “yeni Hollandalılar” ve onların bakış açıları göz ardı ediliyor.
Siyasete girmeye ne zaman ve nasıl karar verdiniz? Sizi siyasete girmeye iten en önemli etken ne oldu?
Kıvılcım PINAR: Kendimi bildim bileli toplumsal duyarlılığı olan bir insanım ve bu yüzden siyaseti hem Türkiye’de hem de burada yakından takip ediyordum. 2015 yılından sonra (ilk çocuğumun doğumuyla beraber), yaşadığım yerde yani Hollanda’da elimi taşın altına sokmam gerektiğini idrak ettim. Hollanda siyaseti büyük oranda “yerli (yani beyaz), erkek ve yaşı nispeten ilerlemiş” politikacılar tarafından biçimlendiriliyor. Bizim gibi kökleri dışarıda olan “yeni Hollandalılar” ve onların bakış açıları göz ardı ediliyor. Bu çarpıklığı düzeltmek gerek. Bunun da yolu Türkiye kökenlilerin siyasette daha etkin olmasından geçiyor. Bu gibi nedenler siyasete girmemde en önemli etkenler oldu.
Partimizin VVD’den daha fazla üyesi var
Partinizi tercih etmenizde hangi konu belirleyici oldu?
Kıvılcım PINAR: Kısaca söylemek gerekirse dünyaya, yaşama, çevreye ve ekonomiye bakış açıları oldu. Bu gibi konularda Partij voor de Dieren uzun vadeli bir vizyona sahip. Partinin gelişmesi ve giderek büyüyen bir kitle tarafından benimsenip desteklenmesinde en önemli etkenin – Hollanda’daki diğer partilerin aksine – (batılı) insanların kısa dönemli çıkarlarını korumaktan ziyade dünyamız üzerinde yaşayan tüm canlıların geleceği için sağlıklı ve uzun vadeli bir vizyonu temel politika aracı olarak kullanması ve bunun için de prensip sahibi bir siyaset yürütmesi olduğu söylenebilir. Öyle ki bugün bizim partimizin VVD’den daha fazla üyesi var.
Siyasete girdikten sonra yaşadığınız en büyük zorluklar nelerdi?
Kıvılcım PINAR: Ben burada doğup büyümediğim ve ancak 25 yaşında buraya tek başıma geldiğim için öncelikli olarak dil sıkıntısı daha sonra da tanınmama sıkıntısı yaşadım. Siyasette sonuç alabilmek için yazılı ve sözlü dili çok iyi kullanmak gerekiyor. Bunun için kendimi eğittim ve geliştirmeye çalıştım. Bulunduğum yere bakarsam, haddimi de aşmadan, başarılı olduğumu söyleyebilirim. Buna karşın çevrem henüz çok geniş değil ve nispeten az tanınıyorum. Ama belki derginize verdiğim bu gibi söyleşiler sayesinde daha tanınır hale gelebilirim.
Türkiye kökenli siyasetçiler genellikle yalnızca “uyum/entegrasyon, göçmen ya da azınlık politikaları” gibi konularla ilgilenirmiş/ilgilenmeliymiş gibi bir algı var.
Sizce Türkiye kökenli bir siyasetçinin kendine bu konular dışında bir siyasi çalışma alanı seçmesi mümkün mü? Yoksa “Türk siyasetçi, Türklerle/azınlıklarla ilgili konulara yönelir” algısı mı hâkim?
Kıvılcım PINAR: Böyle bir algı var diyebiliriz. Kendi partime bakacak olursam böyle olmadığını söyleyebilirim ama diğer partilerde ve özellikle daha önceki kuşak Türkiye kökenli siyasetçilere bu gibi konular adeta yapışmış. Bence başka alanları seçmek mümkün ve hatta Türkiye kökenli meslektaşlarıma da şiddetle tavsiye ederim. Bu şekilde kendilerini ispatlamaları da daha kolay olacaktır diye düşünüyorum. Kendi adıma konuşacak olursam, benim çalışma alanım daha ziyade ekonomi, maliye, dış politika, sosyal yardım kanunu (participatiewet), sürdürebilir enerji ve teknoloji. Bugün kendi partim içinde bu gibi konularda bana danışıldığı da oluyor. Bunun yanında elbette ben de bir göçmenim ve gerek azınlık politikaları gerekse ayrımcılık gibi konularda – maalesef – tecrübe sahibiyim. Bu yüzden gerektiği zaman bu konularda da partimin sözcülüğünü yapıyorum.
Mecliste ve medyadaki tartışmalarda ayrımcı ve dışlayıcı bir dil kullanıldığında itirazımızı yüksek bir sesle dile getiriyoruz.
Hollanda’daki uyum/entegrasyon tartışmalarında, Müslümanlar hakkındaki söylemlerde partinizin ve sizin pozisyonunuz nasıl?
Kıvılcım PINAR: Partij voor de Dieren siyasi bir parti olmanın yanında bir özgürlük hareketidir. Hem mecliste siyasi olarak hem de meclis dışındaki eylemlerimizle bu konuda çalışıyoruz. Bu bağlamda din, dil, etnik köken, yaş, vs. ayrımı yapılmaksızın tüm vatandaşların kanun önünde eşit olduğuna yürekten inanıyoruz. Mecliste ve medyadaki tartışmalarda ayrımcı ve dışlayıcı bir dil kullanıldığında itirazımızı yüksek bir sesle dile getiriyoruz. Bu bağlamda hem Müslümanların hem de ayrımcılığa uğrayan tüm grupların yanındayız.
Partimizin örneğin iş piyasasında yaşanan ayrımcılığa karşı önerisi çok açık
Hollanda’da İslam düşmanlığı, yabancı karşıtlığı ve ırkçılıkla ilgili sizin çözüm öneriniz nedir?
Kıvılcım PINAR: 2023 yılındayız ve bu gibi konular maalesef hala Hollanda gündemini en ön sıralarda işgal etmeye devam ediyor. Hollanda’nın gerek ülke olarak gerekse devlet olarak bu konuda kat edeceği çok yol var. Azınlıkların ve toplumdaki değişik grupların temel hak ve özgürlüklerinin korunması için bunlara sadece anayasa ve diğer ilgili yasalarda yer verilmesi yetersiz. Bu kanun ve hükümlerin aynı zamanda kararlı bir şekilde, ödün vermeden uygulanması da gerekiyor. Partimizin örneğin iş piyasasında yaşanan ayrımcılığa karşı önerisi çok açık: Staj, iş görüşmesi ve çalışma ortamında ayrımcılık yapılırsa önce uyarı sonra da cezai uygulamalara geçilmesi taraftarıyız. Bir diğer güncel konu da etnik profillerin vergi dairesi, polis ve benzeri kamu kurumlarında Müslümanları ve yabancı kökenlileri ayrımcılığa uğratacak şekilde kullanılması. Partimizin önerisi bu gibi ayrımcılığa yol açan teknolojilerin en kısa sürede devre dışı bırakılmasıdır ve kullanılmamasıdır.
Hollanda’daki Türkiye kökenli STK’larla ilişkiniz ne seviyede?
Kıvılcım PINAR: Genel olarak iyi. Bazı derneklerle görüş alışverişi yapıyorum. Bazen de ziyaret ediyorum. Fakat aktif olarak siyasetle uğraştığımdan tüm STK’lara eşit mesafede durmaya çalışıyorum. Önemli olan onların sorunlarıyla ilgilenmek ve mümkün olduğunca kalıcı çözümler sunmak.
Türkiye asıllı gencin gayet düzgün Türkçe konuşabildiğini görüyorum.
Peki Hollanda’daki Türkiye kökenlilerin Türkçe ile ilişkisine dair görüşünüz nedir? Türkçe öğrenimi hakkında ne düşünüyorsunuz?
Kıvılcım PINAR: Hollanda’ya ilk geldiğim dönemde 2. ve 3. jenerasyon Türkiye kökenlilerin Türkçesinin çok da iyi olmadığını duymuş ve bazen de kendim tecrübe etmiştim. Ancak bugünlerde birçok Türkiye asıllı gencin gayet düzgün Türkçe konuşabildiğini görüyorum. Anne-babaların da bu konuda yardım alması ve kendi anadillerini çocuklarına nasıl en etkili şekilde aktarabileceklerini öğrenmeleri yararlı olacaktır. Bunun yanında unutmayalım ki Hollanda’da yaşıyoruz. Bu ülkenin diline de en iyi seviyede hâkim olmamız gerekli, ihmale gelmez.
Kendinizi Türkiye kökenlilerin temsilcisi olarak görüyor musunuz?
Kıvılcım PINAR: Hem evet hem hayır. Siyasette Hollanda halkını temsil ediyorum. Bu bakımdan temsil ettiğim insanların hangi kökenden olduğu önemli değil. Diğer taraftan elbette Türkiye kökenli olduğumdan benimle aynı kültürel geçmişe, gelenek ve göreneklere alışık birisinin talep ve sorunlarını anlamak ‘beyaz Hollandalılara’ göre daha kolay.
Hollanda-Türkiye arasında yaşanan krizlerden bir siyasetçi olarak nasıl etkileniyorsunuz?
Kıvılcım PINAR: Mümkün olduğunca etkilenmemeye çalışıyorum. Filler tepişirken ezilmemek gerekiyor. Tabi bunu söylemem şu an yürüttüğüm yerel siyaset görevinden dolayı kolay. Eğer Hollanda Meclisi’ne seçilirsem elbette işler biraz değişecek. Eğer 2017 mart ayında yaşadığımıza benzer bir kriz ortaya çıkarsa asla etkilenmem demem daha zor olacaktır. Önemli olan içinde bulunduğunuz siyasi hareketin prensipleri doğrultusunda yaşananlara bakabilmek.
Türkiye kökenli bir siyasetçi olarak, siyaset içerisinde kendinize yer bulabilmek için vazgeçtiğiniz/ödün verdiğiniz şeyler oldu mu?
Kıvılcım PINAR: Açık söylemek gerekirse olmadı. İnandığım şeylerin ve siyasi prensiplerimin arkasında duruyorum. Her zaman da durdum. Diğer taraftan aile yaşamı, boş vakit vs. gibi konularda bazı fedakarlıklar gerekiyor ister istemez. Yani siyasi düşünce olarak hayır ama iş-yaşam dengesi olarak evet.
Siyasette aktif olmanın sizin için en büyük kazanımı ne oldu?
Kıvılcım PINAR: Yeni şeyler öğrenmeye ve kendimi geliştirmeye istekli bir insanım. Sanırım en büyük kazanımım da bu oldu. Siyasete girdiğim sürede çok şey öğrendiğimi ve kendimi geliştirme fırsatlarını kullandığımı düşünüyorum.
İsrail ile Hamas arasındaki çatışmalarda çok sayıda masum kadın ve çocuğun öldüğünü görüyoruz.
Bu konuda partiniz ve siz ne düşünüyorsunuz?
Kıvılcım PINAR: Filistin’de yaşananlar hepimizi hem üzüyor hem hüsrana uğratıyor hem de çok kızdırıyor. Filistin’de yaşanan kıyım, “insan hakları”, “özgürlük” gibi kavramlarla mangalda kül bırakmayan birçok politikacının, gazetecinin ve kurumun – Hollandalı veya değil – maskesini düşürdü. Partij voor de Dieren Filistin halkının uğradığı haksızlığı tanıyan ve onların yanında olan bir partidir. Programımızda Filistin devletini tanımak, İsrail’in uyguladığı ‘apartheid’ da dediğimiz ırkçı ve ayrımcı politikaların sonlandırılması, Filistin topraklarının ilhakının durdurulması ve İsrail ile yapılmış askeri anlaşmaların da iptali gibi öneriler var. Geçtiğimiz yıllarda Hollanda meclisinde de Filistinliler için sürekli olarak uluslararası hukuk ve adalet çerçevesinde siyaset yürüttük.