Siyasi Arenada Türkiye Kökenliler” serisinde PLATFORM mikrofonu Türkiye kökenli siyasetçilere uzatıyor. Konuğumuz Can Bayrakçı.
Hollanda'nın çeşitli dinamiklerini ve toplumsal sorunlarını anlamak, genç bir siyasetçinin gözünden bakmak istiyorsanız, DENK Partisi'nden milletvekili adayı Can Bayrakçı ile yapılan bu röportajı kaçırmayın. Türk kökenli genç politikacı, kendi deneyimlerinden yola çıkarak eğitim, kültür, dil ve toplumsal konularda çözüm önerilerini paylaşıyor. Aynı zamanda, Hollanda'da yaşayan her kesimi temsil etmeyi amaçlayan Bayrakçı'nın, siyasetteki kişisel fedakarlıkları ve ülkenin karşı karşıya olduğu küresel krizlere bakış açısı da söyleşimizde bulunuyor. İşte, Hollanda'nın geleceğini şekillendirmeye adanmış bir genç liderin düşünceleri...
Öncelikle sizi biraz tanımak isteriz. Eğitiminiz ve şu an aktif olduğunuz partideki pozisyonunuz hakkında bize biraz bilgi verebilir misiniz?
Ben Can Bayrakçı. 2002 yılında Goirle'de doğdum. Göçmen bir ailenin 3. jenerasyon üyesiyim. Büyükbabam 1973 yılında Hollanda'ya çalışmak için gelmiş. Annem ve babam burada doğup büyüdüler. Tilburg'un yabancıların yoğun olduğu Korvel semtinde büyüdüm. Eğitim hayatıma şu anda Fontys Hogeschool Tilburg'ta ''Lerarenopleiding maatschappijleer'' yani sosyal bilimler öğretmenliği üzerine devam ediyorum. 2022'de DENK Partisine üye oldum ve şu anda 11. sıradan milletvekili adayıyım, aynı zamanda Tilburg için kampanya koordinatörlüğünü yapıyorum.
DENK Partisinin programının bana yakın olduğunu gördüm
Siyasete girmeye ne zaman ve nasıl karar verdiniz? Sizi siyasete girmeye iten en önemli etken ne oldu?
Siyasete yönelmemin en önemli faktörü gençlerdir. Son zamanlarda bir grup genç arkadaşımla birlikte Tilburg'da gençler için bazı projeler düzenledik (organizasyonlar/gençlik kolları ile birlikte). Amacımız gençlerimizin kendi alanlarında en iyi olabilmeleri için eğitici seminerler düzenlemekti. Programlarımızı daha geniş kitlelere ulaştırmak için ''Maatschappelijke bijeenkomsten'' adında bir komisyon kurduk. Bu komisyon aracılığıyla gençlerin ihtiyaç duyduğu konuları belirledik ve bu konular üzerine çalışmalar yaptık. Gençlerle yaptığımız konuşmalarda gördük ki Tilburg'ta gençler siyasette kendilerine yer bulamıyorlar. Çağımızda, siyasette bir pozisyon almanın büyük bir önem taşıdığı herkes tarafından kabul edilmektedir. Ve artık genç neslin sesinin daha çok duyulduğu bir siyasi ortamın oluşturulması gerektiğini düşündüm. Bu nedenle Hollanda siyasetinde olan partilerin programlarını inceledim ve en doğru parti olarak DENK Partisinin programının bana yakın olduğunu gördüm, bu da beni siyasete girmeye karar verdim.
Özellikle üniversite okuyan gençler hayata 1-0 geride başlıyor
Partinizi tercih etmenizde hangi konu belirleyici oldu?
DENK Partisi programı ve izledikleri politikalar beni şu andaki noktama getirdi. Özellikle DENK partisinin genç nesile önem verdiğini ve onların sorunları üzerine çalışmalar yaptığını gördüm. Ama en önemlisi, DENK partisinde kendimi gördüm. 21 yaşında olmama rağmen eğitim ve iş hayatında yaşadığım haksızlıklar beni siyasete yönlendiren nedenlerden bir tanesi. Özellikle okuduğum MBO'da yaşanan ayrımcılığa ve aşağılayıcı davranışlara tepki gösterebilmek için siyaseti seçtim. İş hayatında ve eğitim hayatında yaşanan haksızlıklara olan isyanım beni siyasete yönlendirdi. Özellikle üniversite okuyan gençler hayata 1-0 geride başlıyor. Hükümetin ekonomi ve eğitim politikaları gençleri en çok zorluyor. Eğitim hayatından sonra iş bulma ve ev bulma konusunda büyük zorluklar yaşanıyor. Ev almak istediklerinde karşılarına çıkan borçlar ve iş ve staj başvurularında yabancı isimle karşılaşılan haksızlıklar maalesef gençleri olumsuz etkiliyor. DENK Partisi bu tür sorunlara çözüm önerileri ile siyasette yer alıyor.
Siyasete girdikten sonra yaşadığınız en büyük zorluklar nelerdi?
21 yaşındayım ve siyasete yeni girdim, bu nedenle karşıma elbette zorluklar çıkacağını biliyorum. Ufak tefek zorluklar yaşasam bile azmimle ve gençliğimle bu zorlukları aşabileceğimi düşünüyorum.
Türkiye kökenli siyasetçiler genellikle yalnızca “uyum/entegrasyon, göçmen ya da azınlık politikaları” gibi konularla ilgilenirmiş/ilgilenmeliymiş gibi bir algı var. Sizce Türkiye kökenli bir siyasetçinin kendine bu konular dışında bir siyasi çalışma alanı seçmesi mümkün mü? Yoksa “Türk siyasetçi, Türklerle/azınlıklarla ilgili konulara yönelir” algısı mı hâkim?
Hayır, mesela DENK Partisi sadece yabancılar için değil. DENK, Hollanda'da kurulan bir siyasi parti ve aslında çok kültürlü toplumun bir parçası olarak kendilerini gören insanların çıkarlarını temsil etmeyi amaçlayan bir partidir. DENK partisi tüm Hollandalıların haklarını ve çıkarlarını savunmayı hedefler. Tüm Hollanda'da eşitlik ve adaletin sağlanması amacını taşır. Bunun yanında göçmenlerin yaşadığı sorunlar, ırkçılık ve ayrımcılık konularını da ele almaktadır.
Hollanda'daki Müslüman toplumunun toplumun bir parçası olduğuna ve bu toplumun çeşitliliğini zenginleştirdiğine inanıyoruz
Hollanda’daki uyum/entegrasyon tartışmalarında, Müslümanlar hakkındaki söylemlerde partinizin ve sizin pozisyonunuz nasıl?
Uyum ve entegrasyon konusu Hollanda'da genellikle karmaşık ve hassas bir konudur ve toplumun farklı kesimlerinin bu konu hakkında farklı görüşlere sahip olduğunu anlamak önemlidir. DENK Partisi olarak üç kuşaktır Hollanda toplumuna yakıştığımıza inanıyoruz. Ancak şunu da belirtmek gerekir ki uyum ve entegrasyon, bireylerin Hollanda toplumuna aktif olarak katkıda bulunurken kendi kimliklerini ve kültürel değerlerini korumalarını gerektirir. Bireyin kimliğini tamamen terk etmesi anlamına gelen asimilasyona karşıyız. DENK Partisi olarak uyum ve entegrasyonun karşılıklı saygı, eşitlik ve hoşgörüye dayanması gerektiğine inanıyoruz. Hollanda'daki Müslüman toplumunun toplumun bir parçası olduğuna ve bu toplumun çeşitliliğini zenginleştirdiğine inanıyoruz. Herkes farklı kimlikleri koruma hakkına saygı duymalı ve bu çeşitliliğin bir güç olduğunu anlamalıyız. Bu toplumumuzun daha kapsayıcı olduğu ve birlikte daha iyi yaşayabileceği bir geleceğe doğru adım atmamızı sağlayacaktır.
Hollanda’da İslam düşmanlığı, yabancı karşıtlığı ve ırkçılıkla ilgili sizin çözüm öneriniz nedir?
Hollanda'da İslam düşmanlığı, yabancı karşıtlığı ve ırkçılık gibi sorunlar toplumumuzun önemli bir parçasını etkiliyor ve biz DENK partisi olarak bu sorunların çözümü için kararlıyız. DENK parti programındaki çözüm önerilerine katılıyorum ve kısacası bu önerilere dayanmaktadır:
1. Eğitimde çeşitliliğin teşvik edilmesi ve eğitim kurumlarında ırkçılıkla mücadele edilmesi.
2. Toplumda ırkçılığa ve yabancı karşıtlığına karşı bilinçlendirme kampanyaları düzenlenmesi.
3. Adalet sisteminin ırkçılığa karşı duyarlı ve tarafsız olması için reformlar yapılması.
4. Çeşitli etnik, dini ve kültürel grupların temsilinin artırılması ve katılımın teşvik edilmesi.
Ayrıca, toplumu etkileyen İslam düşmanlığının ve çeşitli gruplara yapılan hakaretlerin sıkı bir şekilde yargılanması gerektiği ve Kuran'ın yırtılması ve yakılmasının yasak olması gibi önerilerle bu sorunların üstesinden gelmeyi hedefliyoruz.
Hollanda’daki Türkiye kökenli STK’larla ilişkiniz ne seviyede?
Kendim Tilburg Türk Gençler Derneği'nde yetiştim ve oranın gençlik kollarında aktif bir üye olarak görev aldım. Bu deneyim, diğer STK'lar ve derneklerle daha yakın bir ilişki kurmama yardımcı oldu. Ayrıca, Hollanda Türk Federasyonu'nda bazı seminer projelerine katıldım ve bu sayede birçok STK ve dernek başkanıyla tanışma fırsatım oldu. Ayrıca, Milli Görüş şubelerini düzenli olarak ziyaret ediyor ve özellikle gençlik kollarıyla sohbetlerde bulunuyorum. Bu ziyaretler, farklı STK'lar arasında işbirliği ve diyalogun geliştirilmesine yardımcı oluyor. Türkiye kökenli STK'larla ilişkilerimizi güçlendirmeye ve birlikte çalışmaya her zaman açığız. Amacımız toplumumuza daha iyi hizmet verebilmek ve birlikte daha iyi sonuçlar elde etmek.
Türkçe, kültürel bağları sıkı tutmanın ve Türk kültürünü
yaşatmanın önemli bir bileşenidir
Peki Hollanda’daki Türk kökenlilerin Türkçe ile ilişkisine dair görüşünüz nedir? Türkçe öğrenimi hakkında ne düşünüyorsunuz?
Türk kökenli bireylerin Türkçe ile ilişkisini son derece önemli buluyorum. Türkçe, kökenimizi ve kültürel mirasımızı korumanın ve iletişim kurmanın önemli bir aracıdır. Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün de dediği gibi, 'Türk milletinin dili Türkçedir. Türk dili dünyada en güzel, en zengin ve en kolay olabilecek bir dildir.' Bu sözlere katılıyorum. Kendi deneyimlerimden yola çıkarak, Türk Gençler Derneği'nde aktif bir şekilde Türkçe dersleri düzenledik. Tabii ki, Hollanda'nın diline ve düzenlemelerine uygun bir şekilde yapıyoruz. Ancak unutulmamalıdır ki Türkçe, kültürel bağları sıkı tutmanın ve Türk kültürünü yaşatmanın önemli bir bileşenidir. Türkçe öğrenimi, aynı zamanda Hollanda toplumuna daha iyi entegre olmamıza da yardımcı olabilir. Bu nedenle Türkçe'nin öğrenilmesi ve korunması, hem kültürel kimliğimizi sürdürmek hem de toplumumuza daha fazla katkıda bulunmak açısından büyük bir öneme sahiptir.
Kendinizi Türk kökenlilerin temsilcisi olarak görüyor musunuz?
Ben Hollanda'da yaşayan tüm vatandaşların temsilcisi olmayı amaçlıyorum. Kendim Türk kökenimi taşıdığım için ve bu kökenle ilgili sorunları yakından biliyorum, evet. Ancak önemli olan, temsil etmeye çalıştığım topluluğun sadece Türk kökenlileri değil, tüm Hollanda vatandaşlarını kapsamasıdır. Her bir vatandaşın sesini duyurmak ve çeşitli toplulukların ihtiyaçlarını anlamak, benim için önemli bir hedeftir. Hollanda'da yaşayan herkesin ihtiyaçlarına ve endişelerine duyarlı olmayı amaçlıyorum.
Hollanda-Türkiye arasında yaşanan krizlerden bir siyasetçi olarak nasıl etkileniyorsunuz?
Evet, etkiliyor çünkü bu tür krizler toplumun farklı kesimlerini de etkileyebilir ve sorunların çözülmesini zorlaştırabilir. Ancak ben bu tür krizlerin aşılabilmesi için diyalog, işbirliği ve uzlaşıya vurgu yapmayı en doğru yol olarak buluyorum. İki ülke arasındaki ilişkilerin geliştirilmesi ve sorunların barışçıl yollarla çözülmesi için çaba gösterilmelidir. Bu şekilde hem Hollanda'da yaşayan Türkiye kökenlileri hem de genel toplumu desteklenmesi önemlidir.
Türk siyasetçi olarak, siyaset içerisinde kendinize yer bulabilmek için vazgeçtiğiniz/ödün verdiğiniz şeyler oldu mu?
Evet, siyasette yer edinirken bazı kişisel fedakarlıklar yapmak zorunda kaldım. Siyaset, farklı fikirlerin bir araya geldiği bir alan olduğundan, kendi inançlarımı bazen siyasi hedeflerle uzlaştırmam gerekebiliyor. Ancak toplumun daha iyi bir yer olmasına katkıda bulunmak için bu fedakarlıkları yapmaktan mutluluk duyuyorum.
Siyasette aktif olmanın sizin için en büyük kazanımı ne oldu?
Birçok kişiyle tanışma fırsatım oldu ve eğlenceli bir kampanya yürütme şansı buldum. Ancak en önemlisi, insanların sorunlarını dinlerken, biz gibi adayların varlığından dolayı mutluluk duyduklarını ve sorunların çözülebileceğine inandıklarını görmek beni gururlandırıyor.
Masum sivillerin can güvenliğini koruma ve insani yardımın ulaştırılmasını destekliyoruz
İsrail ile Hamas arasındaki çatışmalarda çok sayıda masum kadın ve çocuğun öldüğünü görüyoruz. Bu konuda partiniz ve siz ne düşünüyorsunuz?
Masum insanların zarar görmesinden son derece üzgünüm. Bu son derece hassas bir konu ve DENK partisi lideri Stephan van Baarle gibi, partimiz de bu konularda açıklamalarda bulunuyor. Biz barışçıl çözümleri destekliyor ve bölgedeki şiddetin sona ermesi için uluslararası toplumun daha fazla çaba göstermesi gerektiğine inanıyoruz. Masum sivillerin can güvenliğini koruma ve insani yardımın ulaştırılmasını destekliyoruz. Bu tür çatışmalardan en çok etkilenenler genellikle masum kadınlar ve çocuklar oluyor, bu yüzden barışçıl çözümlerin bulunması önemlidir.