Risale-i Nur’ların çekimlerine başladık


  • Kayıt: 13.01.2015 22:40:00 Güncelleme: 13.01.2015 22:40:00

Rıza Deniz kimdir?

 

Konya doğumlu, 34 yıldır Hollanda’da yaşamakta. İslami alanda yapılan pek çok faaliyetin içerisinde bulunmuş olan Rıza Deniz, İslam okulunda çalışmakta ve hastanelerde gönüllü olarak manevî rehberlik yapmaktadır. Eğitim ağırlıklı konferans, seminer veren Rıza Deniz evli ve 2 çocuk babasıdır.

 

Yıllardır İslami hareketin içerisinde yoğun bir enerji harcayarak çalışmalar yürütmektesiniz. Neler yapıyorsunuz şu sıralar?

 

Hollanda’da aktif olarak faaliyet yürüten İslami cemaatlerle ortaklaşa bir çok çalışmamız oldu. Hollandalılara yönelik irşad ve tebliğ çalışmalarımız olanca hızıyla sürüyor.

 

Gerek Müslüman olanlara gerekse dinimizi tanımak isteyen diğer insanlara yönelik hem yazılı hem de görüntülü medya ile sesimizi duyurmaya çalışıyoruz.

 

Beş aydır Open Podium adı altında yaptığımız TV yayınlarıyla muhatap ve hedef kitlemizi daha da genişletmiş bulunmaktayız.

 

Risale-i Nur’ların çekimlerine başladık. Hastalık Risalesi’ni hem Türkçe hem de Hollandaca olarak anlatım hâlinde seyircilere sunmaya çalışıyoruz. Sosyolog, psikolog ve dinî alanda uzman olan konuklarımızla hastalığın görünen ve görünmeyen, bilinen ve bilinmeyen yüzünü konuşuyor ve faydalarını mülahaza ediyoruz.

 

Okullara yönelik tiyatro çalışmalarımız var. Bu alanda uzman olan bir kardeşimizin verdiği destek ve eğitimle, okullarda eğitim gören çocuklarımızı bu alanda değerlendirmek ve onların anlayacağı dille mesaj vermek için başlattığımız bu faaliyet alanını genişleterek devam ediyor.

 

ISBO’nun 25’inci kuruluş yıldönümüne özel olarak hazırladığımız "Çekirdekten Ağaca, Ağaçtan Meyveye" adlı oyunumuz büyük beğeni topladı.

 

İkinci tiyatro oyunumuzu da "4’üncü söz-24 Altın" adı altında 16 kişilik ekiple tamamladık. Şu sıralara 8’inci sözü çekmeye hazırlanıyoruz.

 

İnsanın yaratılışını konu edinen oyunlarımız, insanın nereden geldiğini, nereye gittiğini, ne için yaratıldığını ve gayesinin ne olduğunu anlatmaya çalışıyor.

 

Yazılı olarak Hollandacaya çevrili kaç tane İslami eser hazırladınız?

 

Gençlik Rehberi, Hastalar Risalesi, Küçük Sözler, Tabiat Risalesi, Kur’an Mucizesi, Hüve Nüktesi gibi eserler Hollandaca olarak insanlarımızın hizmetine sunuldu.

 

Nasıl bir dönüşüm aldınız?

 

Çok olumlu dönüşümler aldık, almaya devam ediyoruz. Bu eserler, Open Podium adlı TV programı kanalıyla Hollandalılar tarafından kendi gözlemleriyle birlikte kamuoyu ile paylaşılıyor.

 

21 yıldır Müslüman olan bayan bir kardeşimiz var mesela. Kur’an’ı defalarca okumuş. Sadece araştırmak için 5 kez hatim ettiğini söylüyor. Ancak bu kardeşimiz, İslam’ın kati emri olan namaz ve başörtüsü hususunu çözememiş. Bizde kocası vasıtasıyla Küçük Sözler adlı risaleyi kendisine tercümedeki yanlışlıkları kontrol etmesi için yolladık. Risaleyi okuyunca sabaha kadar uyuyamıyor ve sabah namazı vakti eşini kaldırarak hem örtüneceğini hem de namaz kılacağını söylüyor. Geçen gün programda da bu durumdan duyduğu pişmanlığı ifade ederek, "Ben inanmama rağmen namazı nasıl kılmamışım, 21 yılıma yanarım" diye söyleniyordu. Bu gibi dönüşümleri, tepkileri sık sık alıyoruz.

 

Yine hem psikolog hem sosyolog olan bir bayan kardeşimiz var. Open Podium’daki bazı çekimleri kendisiyle gerçekleştiriyoruz. O da bizim bu gayretlerimizin ne manaya geldiğini yeni yeni anladığını ifade ediyor. O kardeşimizin Kur’an-ı öyle bir anlatışı var ki, ben onun o tarifinden bir Müslüman olarak mahcup oldum.

 

Yine tiyatro dersi veren kardeşimiz de risaleler ile tanışanlardan. O da, risalelerin ilkokullardan başlayarak yüksek okullara kadar ders olarak verilmesi gerektiğini düşünüyor.

 

Risaleleri verdiğim bir kardeşimiz bir şeyi itiraf etti: "Rıza, seninle yılları bulan bir tanışıklığımız var ve seni seviyorum, verdiğin kitapları da ‘okudum’ demek için okuyordum. Ama şimdi, onlardaki hakikatleri keşfettim ve seni daha çok seviyor daha iyi anlıyorum" dedi. Bir gün risaleyi okurken, okuduğum kitapların yazarını tanımıyorum diye aklından geçirmiş ve ‘kim bu Bediiüzzaman?’ diye merak etmiş. Tam o sırada açık olan televizyondan "Sayın seyirciler, Bediiüzzaman’ın hayatını anlatan bir belgesel seyredeceksiniz" diye bir anons duymuş. Bunun uyarı niteliğinde bir mesaj olduğunu düşünüyor ve risalelerin bütün dillere tercüme edilerek insanlığın hizmetine sunulmasını istiyor.

 

Bununla alakalı Bediiüzzaman’ın yaşadığı bir hatırayı da anlatmama müsaade eder misiniz?

 

Tabii buyurun…

 

Üstad hapishanede ve 120 arkadaşıyla idamla yargılanmakta. Sabah namazı sonrasında infaz edilecekler. Koğuştaki herkesin derdi başka. Onlar, kendileri gittikten sonra bu yazılan risalelerin akıbeti ne olacak… Tek dertleri bu. Bediiüzzaman sabah namazını kılıyor ve diğer koğuştaki arkadaşlarını ziyaret ediyor. Ve şu tarihî sözleri söylüyor: "Arkadaşlarım! Sakın müteessir olmayın. Hiç birimiz idam edilmeyeceğiz ve risaleler de bütün dillere tercüme edilerek, okullarda, hastanelerde, hapishanelerde okutularak yaşatılacaktır."

 

Ben ve arkadaşlarım burada bu hizmeti yaparken, dünyanın diğer ucunda, Filipinlerde, Amerika’da, Kanada ve diğer ülkelerde de aynı hizmet sürmekte.

 

Open Podium’da nasıl bir program yapıyorsunuz?

 

Bize ayrılan gün ve saatler içerisinde yaptığımız programlarda misafirleri ağırlıyor, onlarla dini, sosyal, kültürel alanda sohbetler yapıyoruz. Risaleleri okuyor, onları gündeme göre değerlendiriyor, gelen soruları cevaplandırıyoruz.

 

Rotterdam’da haftanın 4 günü Open Podium’da beş aydır devam eden yayınımız var. Çarşamba 11.30, Perşembe 14.00, Cumartesi 11.30 ve Pazar günü saat 14.00 olmak üzere kablolu yayından programlarımız yayınlanmaktadır. İnternetten de hem eski programlar hem de canlı yayın takip edilebilir. İnsanlarımız bizi, Rotterdam Open Podium, Horizon adlı programdan izleyebilirler.

 

Şu an deneme yayını süren Moral TV adında bir oluşumumuz daha var. İnternet üzerinden canlı yayın yapmayı düşünüyoruz.

 

Hollanda’da yaşayan insanlarımızın dinî alanda bilgilenmesini amaçlayan programlarımızla ses getireceğimize inanıyorum. İslami cemaat önderleriyle bu manada görüşmelerimiz sürüyor. Onları da bu yayın ve yaptığımız etkinlikler çerçevesinde dinleme, tanıma imkânımı olacak. Ve onlarla birlikte insanlarımız için bir şeyler yapmanın gayreti içerisinde olacağız.

 

Yıllar önce de özellikle dört büyük cemaatle ortaklaşa bir dizi program düzenlemiştik. O birliktelik ve buluşma hâlâ herkesin aklında. Umarım bundan sonraki çalışmalarımızda beraberce, ortak hareket etme zemin ve fırsatı yakalarız.

 

Bundan sonraki projelerinizden bahseder misiniz?

 

Hollanda’da aktif olarak hizmet yürüten üç büyük cemaatle ortaklaşa bir dizi etkinlik yapmayı düşünüyoruz. "Aile Okulu" ve "Evlilik Okulu" ana başlığı altında yapılacak bu programlarla hem aileyi bilinçlendirmeyi hem de yuva kuracak olan gençleri evliliğe hazırlamayı hedefliyoruz.

 

Bu konuda uzam olan Sebahattin Uçar Hocamızla birlikte "Evlilik Okulu" adlı uzun soluklu olan projemizi başlattık. İsimlerini zikrettiğim üç büyük cemaatten de bu konuda uzman olan eğitimcilerle, imamlarla, sosyolog, pedagog ve psikologlarla aileleri bilinçlendirme ve sorunlarını çözme gayreti içerisinde olacağız.

 

Bir de pratik olarak ebeveynlere ve çocuklara okuma alışkanlığı kazandırmak için çalışmalarımız var. Rol model insanlarla ailelerin buluşmasına zemin hazırlıyoruz ve onlar kendi hayatlarından

 

örnekler vererek bu noktada atılması gereken adımları anlatıyorlar. Bundan da olumlu sonuç aldığımızı ifade etmek isterim.

 

Bu gibi çalışmaların meyvesi alınıyor ve alınmaya da devam ediyor. Toplumumuzdan bu noktada maddî ve manevî destek bekliyoruz.

 

İslam dini bizi ezelden kardeş ilan etmiş. "Ben" lafzını bırakıp "Biz" diyebilecek duruma gelmeliyiz.

 

Herkes kendi uzman olduğu alanında çalışsın, hizmet götürsün ancak "birlikte biz ne yapabiliriz?" sorusuna da sürekli cevap arasın. Bizim o kadar çok ortak noktamız var ki, birlikte hareket etmemizi gerektirecek o kadar sebep var ki, ayrılmamıza sebep olan gerekçelerden çok daha önemli, çok daha güçlü, çok daha elzem.

 

Cemaatler olarak kurumsallaşsaydık, bugün bizi ayıran sebeplere takılıp kalmazdık. Hangi cemaat hangi alanda uzman ise o işi ona tahsis etsek, yükümüz azalır, masraflar azalır, birlikte hareket edilir ve bereket yağar. Mesela eğitim çalışmalarını, bu alanda uzman olan cemaate versek, Hac, zekat, kurban işleri başka bir cemaate, Kur’an eğitimi başka bir cemaate verilse daha iyi bir sonuç alınır mı diye de düşünmüyor değilim. Elbette komisyonlar kurularak ortaklaşa yürütülmeli bütün bu çalışmalar. Kim adımı önce atacak? "Biz bu işte varız" ve "ilk adımı biz atıyoruz" diyebilmek önemlidir.

 

‘Ortak Akıl’ diye bir çalışma grubu oluşturduk. Yayınlarımız süresince bu tür düşünceleri kamuoyuyla paylaşacağız. İnsanımız için en uygun yolu bulmaya çalışacağız. Müslümanın bundan sonraki hayatında, hedefi, planı, programı olmalıdır. 50 yıl olmuş Hollanda’ya geleli. Şimdiye kadar ortaya kısa, orta ve uzun vadeli hedefler konulmamış. Biz hedef belirlerken, oraya ulaşmak için hangi vasıtaları kullanacağız, sonuç ne olacak gibi sorulara cevap bularak hareket etmeliyiz.

 

 

 

Röportaj : Zeynel Abidin Kılıç