Karantina sürecini fırsata çevirmek


  • Kayıt: 27.03.2020 00:38:00 Güncelleme: 20.12.2020 13:08:50

Karantina sürecini fırsata çevirmek


Krizi fırsata çevirmek. Belki de bu söz birçok yerde birçok kere karşınıza çıkmıştır. Peki hiç düşündünüz mü “Bunu ben de yapabilir miyim?” diye.


İnsanlık olarak tüm dünya üzerinde yaşanan bir krizin tam ortasındayız. Bir çok ülkenin başkanları gibi, Hollanda başbakanı da korona virüsün yayılmasının yavaşlatılabilmesi için akıllı karantina kararı almıştır. Bu da demek oluyor ki herkes evinde kalsın ve zaruri ihtiyaçlar dışında dışarı çıkmasın. Bu önlem, virüsün daha fazla yayılmasına engel olabilmek için gerekli ve verimli bir metottur, ancak psikolojik açıdan bazı olumsuz sonuçları da vardır. Kendilerine karantina ortamı oluşturan insanlar genellikle kendilerini alışkın olmadıkları derecede yalnız hissedebilirler ve sonuç olarak sıkıntı, stres, korku, güvensizlik ve öfkeye sebep olabilir. Uzun vadede bu tür duygu değişimleri kaygı bozukluğu, panik atak, konsantre bozukluğu, uykusuzluk veya depresyona sebep olabilir. Ve işin en üzücü tarafı da bu oluşan psikolojik şikayetler, karantina döneminden sonra bir ila üç yıl devam edebilir. Bu sonuçları doğuruyor olması, bu kararın yanlış olduğu anlamına gelmez. Önemli olan, hayatımıza katacağımız küçük alışkanlıklarla, bu süreci en sağlıklı şekilde atlatmaktır.


Mesela zihinsel sağlığımız için sosyalleşme çok önemlidir. Karantinadan dolayı insanlarla oluşan fiziksel mesafe, kendinizi daha da izole hissetmenizi neden olabilir. İyi bir sosyal ağa sahip olmanın stresin olumsuz sonuçlarını azalttığı biliniyor. Bu nedenle sevdiklerinizle iletişim halinde olmak önemlidir. Yalnızca mesajlar göndermekle kalmayıp, görüntülü aramalar ile ister birebir ister grup olarak bir nebze de olsa bir arada bulunabilirsiniz. Sosyal ilişkilerimize ek olarak her gün harekete ve ışığa da ihtiyacımız vardır. Mümkün mertebe günlük hayatımızı kendi belirlediğimiz bir rutine koymalıyız. Yemek vaktimizi, fiziksel aktivitelerimizi ve işlerimizi düzenli bir şekilde devam ettirmemiz, ruh sağlımızı olumsuz neticelerden koruyabilmektedir.


Bu pratik tavsiyeler dışında, sizinle daha derin bakış açısı olarak ‘Krizi fırsata çevirmeyi’ paylaşmak istiyorum. Krizler, alışkanlıkları değiştirmek ve yenilerini yaratmak için büyük bir fırsattır. Normalde gitmemiz gereken okullarımız, para kazanmak için gittiğimiz iş yerimiz veya yerine getirmemiz gereken diğer sorumluluklarımızın birçoğundan uzak kalıyoruz. Fakat aynı zamanda bu durum bize normal şartlarda her zaman eksik kalan ve hayattaki en değerli kaynağımız olarak adlandırılan bir şey kazandırıyor: ‘Zaman’


Bu konuya çok basit bir örnek ile değinmek istiyorum: Hollanda’da CBS istatistiklerine göre ortalama bir çalışanın evinin kapısından işinin kapısına kadar harcadığı yol vakti gidiş-geliş 1 saat 40 dakikadır. Yani bu durumda şu an yayılan virüs yüzünden Hollanda’da işe gidemeyen ortalama bir çalışanın her gün bir buçuk saatten fazla ekstra zamanı oluyor. Hala işe gitmesi gereken çalışanlar yolda zaman geçirse bile, dışarıda yapılabilecek diğer işlerini mecburiyetten azaltıyor. Bu şekilde onlar da her günden ekstra zaman kazanıyor.


Peki bu zamanı nasıl harcıyoruz? Görünen o ki birçok insan yeni bir alışkanlık olarak telefondan veya televizyondan Korona virüs hakkında haberleri takip etmeye başlamış. Bu yeni alışkanlık ile ekstra kazanılan zamanı, kendimize kaygı bozuklukları oluşturacak şeylere harcıyoruz ve gereksiz yere endişeleniyoruz. “Bu masum bir öksürük mü yoksa virüsün belirtisi miydi? Neden birkaç gündür bu kadar yorgun hissediyorum? Virüsü taşıyorum ama fark etmiyor muyum?”


Güvenilir kaynaklardan olduğu sürece haberleri takip etmek kötü bir şey değildir. Ancak teknolojinin bize sağladığı faydaların yanı sıra bir de oluşturduğu bilgi kirliliği vardır. Onun için kendinizi bir veya iki sağlam bilgi kaynağıyla sınırlayın. Onları günde sadece birkaç kez kontrol edin. Bu şekilde açık ve eksiksiz bilgiye sahip olursunuz.


Fakat haberleri en güvenilir kaynaklardan alıyor olsak bile, hayatta bizim elimizde olmayan ve kontrol edemediğimiz durumlar vardır. Şu an ki durumda dışarı çıkmama ve ellerimizi sabunla iyice yıkamak dışında yapabileceğimiz bir şey yok. Fakat etkileyebileceğimiz bir hayatimiz ve bunun için bolca kullanabileceğimiz ekstradan zamanımız var. Zaman zaman özel hayatımız ve işlerimiz çakışır. Dışarı dünyadan gelen işlerden dolayı ulaşmak istediğimiz hedeflerimizden, hobilerimizden veya sevdiklerimizden sık sık uzak kalıyoruz. Bunun için, az da olsa her zaman yapmak istediğiniz (fakat yoğunluktan dolayı yapamadığınız) şeylere vakit ayırabilirsiniz. Kitap okuyabilirsiniz, dine yaklaşabilirsiniz, çocuklar ile daha fazla vakit geçirebilirsiniz, yeni bir şey öğrenebilirsiniz veya sadece mutlu olmak için bir şeyler yapabilirsiniz.


Fırsatımız varken, zamanımızı verimli kullanalım. Aksi taktirde, günün sonunda daha önce de yaptığımız gibi zamanımızın yetmediğinden şikayet ederiz. Şimdi şikayet etme zamanı değil, şimdi kendimizi toparlama ve hayatımızı kontrolünü ele zamanı. Şimdi yaşadığımız krizi fırsata dönüştürme zamanı.

 

Psk. Emre Özkuzugüdenli

 

www.praktijklifem.nl

info@praktijklifem.nl

06 - 244 555 25