Gümüş: ''Geleneksel ve tamamlayıcı tıp polikliniklerini kuracağız''

Sağlık Bakanlığı Müsteşarı Eyüp Gümüş, "Geleneksel ve tamamlayıcı tıp konusundaki televizyon ekranlarındaki konuşmaların bilimsel bir temele dayanması gerekiyor. Bakanlık olarak geleneksel ve tamamlayıcı tıp noktasında enstitü kuruyoruz" dedi.


  • Kayıt: 13.04.2015 15:51:00 Güncelleme: 13.04.2015 15:52:00

- "Geleneksel ve tamamlayıcı tıp konusundaki televizyon ekranlarındaki konuşmaların bilimsel bir temele dayanması gerekiyor. Bakanlık olarak geleneksel ve tamamlayıcı tıp noktasında enstitü kuruyoruz"

 

- "Buraya bu işlerle uğraşanlar üye olsunlar. Buradan çıkan sonuçlara göre, akreditasyondan geçen kişiler ekranlarda çıkıp konuşsunlar. Konuştuğu her türlü husus bilimsel temele dayansın"

 

 

Sağlık Bakanlığı Müsteşarı Eyüp Gümüş, "Geleneksel ve tamamlayıcı tıp konusundaki televizyon ekranlarındaki konuşmaların bilimsel bir temele dayanması gerekiyor. Bakanlık olarak geleneksel ve tamamlayıcı tıp noktasında enstitü kuruyoruz" dedi.

 

Sağlık Bakanlığı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Sağlık Mensupları Dayanışma Toplum Sağlığı ve Çevreyi Koruma Derneği işbirliğinde Rixos Otel'de "3. Sağlık Yönetimi Kongresi" düzenlendi. Sağlık sektörünün yönetim boyutu, hasta güvenliği, akreditasyon, bilgi yönetimi, bilgi teknolojileri gibi konuların ele alındığı kongre, 16 Nisan'a kadar sürecek. 

 

Gümüş, kongre öncesinde gazetecilerin sorularını yanıtladı.

 

Bir gazetecinin, "Sağlık Bakanlığının akreditasyon verdiği uzman ve doktorların artık televizyona çıkıp bilgi vereceği söyleniyor, böyle bir çalışmanız var mı" sorusuna Gümüş, "Geleneksel ve tamamlayıcı tıp konusundaki televizyon ekranlarındaki konuşmalar bilimsel bir temele dayanması gerekiyor. Bakanlık olarak geleneksel ve tamamlayıcı tıp noktasında enstitü kuruyoruz" yanıtını verdi.

 

Bu enstitünün Türkiye'de geleneksel ve tamamlayıcı tıp konusundaki çalışmaları düzenleyeceğini ve bunları akredite görevini yürüteceğini, bu çalışmaların sonucuna göre halkın bilgilendirileceğini dile getiren Gümüş, birçok kişinin çeşitli hastalıklarla ilgili bitki tedavileri ve modern tıbba karşı birtakım söylemlerde bulunduğunu hatırlattı.

 

Kanıta dayalı tıp üzerinden konuşmak gerektiğini ifade eden Gümüş, "Geçenlerde bir görüşme yaptık, 'prostat kanserine veya pankreas kanserine kokteyl buldum, çok iyi geliyor' dendiğinde bunun formülünü istedik, 'formülü bende bana ait bir buluş' deniyor. Tıp ilminde böyle bir husus söz konusu olmaz. Bunlarla ilgili böyle bir bilgi birikimi olan kişilerin bu geleneksel ve tamamlayıcı tıp enstitüsüne başvurarak eldeki bilgilerini burada değerlendireceğiz. Bu sonuçlara göre hastalıklarla ilgili tamamlayıcı tıp algoritmasını oluşturacağız" diye konuştu.

 

Vatandaşların büyük bir kısmının doğal yollarla tedavi olmak istediğini anlatan Gümüş, bunu doğru temele dayandırarak, kanıta dayalı tıp haline getirerek halka sunmayı arzu ettiklerini söyledi.

 

- "Kamu hastanelerimizde geleneksel ve tamamlayıcı tıp polikliniklerini kuracağız"

 

"Artık Türkiye'de sağlıkla ilgili her alanın bir kaliteden ve akreditasyondan geçmesi gerekiyor" diyen Gümüş, aksi halde bilgi kirliliğinin ortaya çıktığını belirtti.

 

Gümüş, şöyle devam etti:

 

"En son 'Hamilelikte şeker bakılsın mı bakılmasın mı' konusu oldu. Bilim adamlarımız 'bakılsın' diyor. Çünkü bunun bakılmadığında annede oluşturacağı harabiyet özellikle diyabetik annenin tespitinde oluşturacağı sorunlar, anne ve bebeğin ölümüne kadar giden sorunlara yol açabiliyor. Öbür taraftan 'bakılmasın' dediğimizde de onun bilimsel kanıtını ortaya koymamız lazım. Bu geleneksel ve tamamlayıcı veya modern tıbba karşı çeşitli argümanların değerlendirileceği, bilimsel çalışmaların yapılacağı bir alan oluşturacağız. Hatta 2016'da, gerekirse şu an çalışıyoruz, kamu hastanelerimizde geleneksel ve tamamlayıcı tıp polikliniklerini kuracağız, vatandaşlar isterlerse buralara başvuracaklar. Tamamen akredite olmuş, bilimsel çalışmalarla donanmış, neticelenmiş olan hususları da hastanelerimizin bölümlerinde vatandaşlarımıza açacağız. Çünkü ihtiyaç var."

 

Amaçlarının, doğal tedavileri bilimsel tabanda değerlendirmek olduğunu vurgulayan Gümüş, "Buraya bu işlerle uğraşanlar üye olsunlar. Buradan çıkan sonuçlara göre, akreditasyondan geçen kişiler ekranlarda çıkıp konuşsunlar. Konuştuğu her türlü husus bilimsel temele dayansın" dedi.

 

Hekim olanların ya da olmayanların açıklayıcı bilgilerinin kanıta, bilimsel tabana dayalı olmasını istediklerini dile getiren Gümüş, enstitülerle bunların takipçisi olacaklarını söyledi.

 

 

- "Önemli olan doğru bilgilerin verilmesi"

 

Enstitünün bir başkanının olacağını, başkanın oluşturacağı 20 kişilik ulusal ve uluslararası bilim kurulunun bulunacağını anlatan Gümüş, buraya bu işlerle uğraşan, bilimsel çalışmaları olanların başvurabileceğini kaydetti. Gümüş, bu konularla ilgili çalışmaları olanların, eğitim alan kişilerin akredite olacağı bilgisini verdi.

 

Kişilerin yaşadığı ülkelerde aldığı duyumlarla Türkiye'de ofis kurup illegal şartlarda hizmet veremeyeceğini dile getiren Gümüş, "Biz daha sonra onların ofislerini de akredite edeceğiz. Bu ofisler, geleneksel ve tamamlayıcı tıp enstitüsüne bağlı ofislerdir diyeceğiz. Gerek hastanede gerek özel sektörde bunların da ruhsatlarını vereceğiz" değerlendirmesinde bulundu.

 

Sağlık Bakanlığının iki ay önce "Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Yönetmeliğini" yayınladığını hatırlatan Gümüş, bu işin üzerine gittiklerini, önemli olanın doğru bilgilerin verilmesi olduğunu söyledi.

 

Gümüş, Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Enstitüsünün temmuz ayında hayata geçeceğini belirtti.

 

"Bir doktorla röportaj yapılmak istendiğinde konuyu Sağlık Bakanlığına mı danışmak gerekecek" sorusunu Gümüş, "Hayır, öyle değil. Biz sadece konuştuğu konu bilimsel tabana oturmuyorsa, doktorlar için konuşuyoruz. Diyelim bitki tedavilerle ilgili ise onun da bilimsel tabanını isteyeceğiz" diye yanıtladı.

 

Gümüş, ürünün sağlıkla ilgili bir alana girmesi halinde Sağlık Bakanlığının devreye gireceğine, Bakanlığın ruhsatının bulunması gerektiğine dikkati çeken Gümüş, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığıyla birlikte çalışacaklarını söyledi.

 

- "Her önüne gelen konuştuğu zaman halkın kafası karışıyor"

 

Enstitülerin de bu birlikteliği sağlayacağına işaret eden Gümüş, "İşin temelinden başlayarak, aktarlardan, bununla yetkilendirilmemiş kişilerin sağlık alanında, tedavi alanında konuşmalarını istemiyoruz, yani yetkisi olmayan. O bakımdan enstitüye başvuracaklar, 'ben bu konuda yetkili olmak istiyorum, benim tecrübelerim budur' diyecekler. Enstitüyle beraber çalışanlara bu yetkiler verilecek, bu gücü birlikte değerlendireceğiz" dedi.

 

"Akredite olmayanlar televizyona çıkamayacak mı" sorusunu Gümüş, "Örneğin, zayıflamayla ilgili bitki tedavilerinden bahsediyorsun, böyle bir işle uğraşıyorsunuz, bu enstitü sizi değerlendirecek. Akredite olmadıysanız çıkıp orada halkı bilgilendirme noktasında bunu sorun olarak görüyoruz. Çünkü ne konuştuğunuz, halka ne anlattığınız önemli. Sizin bilgilerinizin akredite olması, enstitü tarafından değerlendirilmesi gerekiyor, daha sonra çıkıp bunları anlatmanız lazım. Aksi takdirde her önüne gelen konuştuğu zaman halkın kafası karışıyor" şeklinde yanıtladı.

 

Gümüş, akredite olmayanların konuşması halinde ise yaptırımların olacağını, konu üzerinde çalıştıklarını ifade etti.

 

"Diyet listeleri paylaşanlar için de Sağlık Bakanlığı devreye girecek mi" sorusuna Gümüş, "Herhangi bir yetkilendirmesi olmaksızın bilgi veriyorlarsa takipçisi olacağız. Çünkü vatandaşların bizden talepleri var. Düzen verilmesi noktasında artık bizim devreye girmemiz lazım. Bütün bunları bilimsel çalışmalar nezdinde doğru şekilde planlayarak, halkın önüne bilgi verecek olan kişilerin yetkili olmalarını, yaptığı çalışmaların da akredite olmalarını istiyoruz" yanıtını verdi.

 

Gümüş, şunları kaydetti:

 

"'Benim elimde şu bitkiler var, ben daha iyi tedavi ediyorum' diyor. Elinde herhangi bir bilimsel çalışma yok, bizim bunu değerlendirmemiz, bu alanda çalışma yapmamız lazım. Tabi ki bu alan da genişleyecek, muhtemelen yine Yükseköğretim Kuruluyla görüşeceğiz. Üniversitelerde de tıp fakültelerinde de giderek artan oranda bir talep de var. Belki bunun önü açılır, daha profesyoneller bu sahaya girerler, aktarların elinden gider. Alanında ihtisaslaşmış, konuda bilimsel faaliyetler yapmış kişiler bu konuda konuşabilecekler."

 

 

(AA)