Hollanda’da aşırı sağcı Geert Wilders liderliğindeki Özgürlük Partisi (PVV), göç politikalarında yaşanan görüş ayrılıkları nedeniyle koalisyondan çekildi. Bu gelişme, Başbakan Dick Schoof liderliğindeki hükümetin yalnızca 11 ay sürebilmesine ve ülkede erken seçimlerin 29 Ekim 2025 gündeme gelmesine yol açtı. Ancak siyasi krizin ötesinde, Müslüman toplumu temsil eden kurumlar ve siyasi partiler, ülkede artan İslamofobiye ve demokrasinin yönüne dair önemli uyarılarda bulunuyor.
Kabine Neden Düştü?
“Mülteci planlarımız imzalanmadı. PVV koalisyondan ayrılıyor.”
Camiler Platformu K9’dan Açıklama: “İslamofobi Derinleşiyor”
Bölgesel cami çatı kuruluşlarının oluşturduğu K9 Platformu, kabinenin düşmesini şaşırtıcı olmayan ancak kaygı verici bir gelişme olarak nitelendirdi. Platformun değerlendirmelerine göre:
“Siyaset, damgalama ve ayrımcılıktan uzak durmalı. Hollanda’nın geleceği, çoğulcu demokrasiye bağlıdır.”
DENK Partisi’nden Tepki: “Şimdi Mücadele Zamanı”
Göçmen kökenli seçmenleri temsil eden DENK Partisi, hükümetin dağılmasını olumlu bir gelişme olarak değerlendirdi:
“Wilders kabinesi, Müslümanlara ve toplumsal barışa karşı bir tehditti. Şimdi mücadele zamanı.”
Hollanda’nın Siyasi Geleceği: 3 Senaryo
Tarihten Ders: Kutuplaşma ve “Günah Keçisi” Siyaseti
K9 Platformu, Hollanda tarihindeki II. Dünya Savaşı’ndaki Nazi işbirlikçiliği ve sömürge dönemi uygulamalarına atıfta bulunarak, “ötekileştirici siyasetin” toplumsal barışı tehdit ettiğini belirtti.
“1940’larda olduğu gibi, toplumun belli kesimlerini suçlu göstermek, demokrasiyi zedeler.”
Seçimler ve Toplumsal Direnç
Hollanda’daki siyasi kriz, yalnızca bir kabine değişimi değil; aynı zamanda demokrasi, insan hakları ve toplumsal eşitlik açısından önemli bir sınav niteliği taşıyor. K9 ve DENK gibi kurum ve partilerin çağrıları ortak bir noktada buluşuyor:
“Hollanda’nın geleceği, çeşitliliği kucaklayan bir demokrasiden geçiyor. Bunun için hem sandıkta hem kamusal alanda mücadeleye devam edilmelidir.”