Gurbet İnsanı, Değiştirir, Geliştirir ve Olgunlaştırır…


  • Kayıt: 02.08.2020 16:31:00 Güncelleme: 02.08.2020 16:31:00

Gurbet İnsanı, Değiştirir, Geliştirir ve Olgunlaştırır…

 

Çocukluk yıllarımda Göre Kasabası’ndan gurbeti, İzmir’i Ankara'yı ve İstabul’u mekan tutan ve ekmeĝini kazanan görevlilerde bir fark izlerdim. Giyim, ve kuşamları, davranışları, insana bakış açıları ve bana konuşmaları çok farklı gelirdi. Çocukları ve eşlerinde de belirli bir gelişim, eĝitim ve meslek sahip olduklarını görürdük.

 

Bizim akraba Vehbi Sucu amca vardı, İzmir’de ekmeĝini ticaretle kazanırdı.Onun o şık giyimi, giyimdeki uygunluĝu, İskarpini, hele beyaz olanları ve Fötr şapkasındaki şıklıĝını yıllar sonra böyle güzel giyimli bir beyefendiyi ne Amsterdam'da ne de Paris’te gördüm.

 

Hollanda’da Gurbet..!

 

Hollanda’da gurbet ise ilk yıllarda, sadece kendi inançları, kültürleri, gelenekleri mutfaĝı ile ayrı mahallelerde yaşayan bir Türk göçmen toplumundan ibaretti.Kendi kültürlerini korumaları için belediyeler, Bölge meclisleri ve bakanlıklar tarafından destekleniyor, Türk kültür derneklerinin faaliyet masrafları 90‘lı yıllara kadar belediyeler tarafından karşılandı. Türk göçmenleri kalıcı deĝillerdi, birkaç yıl sonra geldikleri topraklarına geri döneceklerdi. Hollanda toplumundan etkileşme olmadıĝı gibi, geleneksel deĝer ve inançlara sıkı sıkıya baĝlı bir Türk toplumu vardı.

 

Çocuĝunun Hollandalı olmaktan korkan, çocuĝunu sıkı sıkıya tembih eden bir anne, baba ve dedelerden oluşan kapalı bir toplum. Bir araba tamirciliĝi öĝrende, memlekette araba tamirhanesi açarız denirdi. 

 

Toplumsal eĝitim, gelişim uzun yıllar sonra Hollandalılardan geriden başlayacak ve genelde tüm göçmenlerin yaşadıkları kültürel deĝerlerin olumlu gelişimi ikinci ve üçüncü jenerasyonlarda devam edecekti.

 

Deĝişim ve katılım...

 

Tabii ki akültürasyon kaçınılmazdı. Akültürasyon; bir kültürün ya da bir kültür öğesinin başka bir kültüre girmesi sonucu her ikisinin de değişmeye uğraması süreci. Bu süreçte binlerce Türk genci kendine uygun bir eĝitim yaparak, yeni kimlikleri ile Hollanda toplumunda yerlerini aldılar. Bir kısmı kendini Hollandalı Türk hissetse de, yeni kimliĝi ve gelişimi ile mutlu iyi vatandaş oldular. Bundada toplum olarak bir sorun olmayacağını düşünüyorum.

 

Yeni gelişim, Korona günleri, kapanan şehirler ve ülkeler, evde kal ve evde çalış ve geleceğimizi yeniden kurma bizleri yeniden yapılanmaya itecek. Bu yeni gelişmeler uygun bir biçimde karamsarlığa fırsat vermeden “Görecek güzel günlerimiz var “diyerek yola devam etmek gerek.

 

Başka seçeneğimiz de yok aslında….

 

Türk göçmenleriyle, bu geçiş sürecinde onlarca garip, gülünç ve ders alınabilecek olay ve hikayelerimiz de vardır. Bir gün bunları toplarsak, hep birlikte yeniden okuma olanaĝımız olur diyorum. 


Düşünce ve yeni fikirlerinizi saygıyla nejatsucu@tele2.nl posta adresime bekliyorum.

 

Bolca selamlarımla hoşça kalın.

 

Nejat SUCU