Irkçılık-Abraham Lincoln ve Amerikan İç Savaşı


  • Kayıt: 05.08.2020 11:12:00 Güncelleme: 20.12.2020 13:09:22

Irkçılık-Abraham Lincoln ve Amerikan İç Savaşı

 

Amerika Birleşik Devletleri ile Eyalet birliğinden çıkarak, bağımsız olmak isteyen 11 Güney Eyaleti arasındaki yaşanmış tarihi çatışmadır.

 

11 Güney eyaleti 1860 yılında Abraham Lincoln’ün başkan seçilmesiyle Jefferson Davis komutasında ayaklanarak bağımsızlıklarını ilan etmişlerdir.

 


 

1861 yılının 1 Eylül’ünde, Güney Carolina’daki Sumter Kalesi’nden yapılan top atışıyla iç savaş patlak vermiştir.. 1 Ocak 1863’de alınan kararla uygulanan köleliğin kaldırılması teklifi, parlamentoda oylanarak kabul edildikten sonra 31 Ocak 1865’de yasalaşmıştır. Ancak bu zaferden beş gün sonra “Abraham Lincoln” bir suikast sonucu öldürülmüştür.

 

Amerikan İç Savaşı; temelde Amerika’nın kuzey ve güney bölgelerindeki halkların ekonomik çıkar çatışmalarının bir ürünüdür. Amerika’nın kuzeyinde sanayi gelişmişti ve insan gücü yerini makine gücüne bırakmıştı, bu yüzden köleliğe ihtiyaç duyulmuyordu. Güneyde ise durum biraz daha farklıydı. Güneyde sanayi gelişmemişti. Tarımsal ürünlerden elde edilen gelir ön plandaydı.

 

Pamuk onların için o kadar önemliydi ki iç savaş döneminde Güneydeki politikacılar Kral Pamuk ( King Cotton) adını takmışlardı. Üretimde devamlılığı sağlayabilmek amacıyla Afrika’dan köleler getiriyordu. Abraham Lincoln, köleliğin herkesin eşit şekilde yükselme hakkına sahip olduğuna inanılan bir toplumda normal bir şey olmadığını söylemesiyle, “kölecilik karşıtılığı”yla 1860 yılında iktidara gelmesi Güney’i korkutmuştu. Lincoln oylarının büyük bir çoğunluğunu Kuzey’den yani köleliğin kaldırıldığı bölgelerden almış ve hatta Güney’de bazı bölgelerde ismi oy pusulasına bile yazılmamıştı.

 

Bu iç savaşın ilk belirtilerinden biri olarak gösterilmişti. Güneyli 11 eyalet, yeni başkanın köleliği kendilerinde de kaldıracağına inanılarak Jefferson Davis komutasında bağımsızlığını ilan etti ve hatta yeni bir devlet kurduklarını ve adının Amerika Konfederasyon Devletleri olduğunu beyan ettiler.

 

 

Bu Amerikan topraklarında iki ayrı ülke ve başkan anlamına geliyordu. Abraham Lincoln birliği barışçıl yollarla korumaktan yana da olsa, Güney, Kuzey’in köleliği kaldıracağına olan inancından dolayı buna yanaşmamış ve Kuzey’e 12 Nisan 1861 sabah saat 04.30’da Fort Sumter ’a saldırarak savaş açmıştır.

 

Eski Amerikan devleti Kuzey, Amerika Konfederasyon Devletleri Güney cephesi olmuşlardır. 1861-1865 yılları arasında sürecek olan iç savaş ABD’de köleliğe son verecek ancak Lincoln ’ün de canına mal olacaktır.

 

Bundan sonraki dönemde Amerika Birleşik devletlerinin 16. ve tarihçiler tarafından en iyi başkanı olduğu iddia edilen Abraham Lincoln ’ü beş yıl sürecek olan zorlu bir dönem beklemekteydi.

 

Bu dönemde büyük oğlunu kaybedecek ve savaşı yönetmesi gerekecekti. Lincoln “canavarca bir haksızlık” olarak nitelendirdiği kölelik kurumuna karşı olsa da esas amacı birliği korumaktı. Başlangıçta Kuzey’de köleliğin yayılmasını yasaklarken, köleliğin Güney ekonomisinde çok büyük bir payı olduğu ve köleliği kaldırmanın aleyhinde kamuoyu oluşturacak bir eylem olduğunu farkındaydı.

 

Bu çatışma aslında kölelik sistemi ve özgür emek sistemi arasındaki mücadeleydi ve Amerika bu iki sistemi bir arada taşıyamayacaktı.

 

Güney eyaletlerine göre sıra onlara da gelecekti; kölelik onlarda da kalkacaktı.

 

Savaşta Güney’in güvendiği deneyimli komutanlarıydı ve kararlılıklarıydı; ayrıca tanıdıkları bölgede savaşma avantajına sahiptiler. Kuzeyde ise sanayi ve savaş zamanı eklenecek daha bir sürü şey vardı. Lincoln transformasyonel olarak teknolojiyi kullanacak ancak güneyli başkomutanlar, başta Robert Lee olmak üzere transaksiyonelliklerine yenilecek, değişen teknolojiye eski stratejilerle karşılık verdiği için yenik düşeceklerdi.

 

Başlangıçta, silahlarda yapılan değişim yüzünden askerler tek kurşunla öldürülebilecek kadar güçlü olmuş ve karşı taraftaki bir askeri vurmak kimin daha hızlı namluyu dolduracağına bakar hale gelmişti. Savaş alanlarında yeni silahlara karşılık eski tekniklerin kullanılması bir çok askerin ölmesine sebep olacaktı.

 

Başlangıçta bunu her iki taraf da görememişti. Savaş sonucunda her iki taraftan da 620 bin asker ölmüştü ki bu o günkü Amerikan nüfusunun %3’üydü.

 

Lincoln’ün köle karşıtlığı konusunda uyguladığı kararlığı anlamak için belki de onun hayatına biraz bakmamız gerekiyor. 12 Şubat 1809 da bir kereste deposunda dünyaya gelmiş, Kentucky eyaletinde fakir ve eğitimsiz bir ailenin çocuğu olarak doğmuş ve içinde bulunduğu cahillik onu rahatsız etmiştir.

 

Yoksulluktan ABD başkanlığına giden yolculuğu belki de kölelerle empati yapmasını sağlamıştır. Lincoln küçükken babası komşulara çalışması için onu işçi olarak kiralar ve bunun karşılığında Lincoln sadece 25 cent alırmış. Bu 25 centide yasalar gereği babasına vermek zorunda kalırmış. Lincoln belki de bu dönemde sıcakta çalışması ve bunun karşılığında hiçbir şey alamamasıyla bilinçaltında kölelerle kendisini, onu çalıştırıp onun üzerinden para kazanan babasıyla da köle sahiplerini özdeşleştirmiş olabilir. Bu onun neden köle özgürlüğüne bu kadar önem verdiğinin bir göstergesi olabilir. Ayrıca ailesinin eğitimsiz oluşu ve okula sadece bir yıl devam edebilmesi onda bir aşağılık kompleksi oluşturmuş ve bunu da çok okuyarak atlatabilmiştir. Mütevazı davranıp alt yapısındaki eksiklikleri görmüş, kendisiyle dalga geçebilmesiyle de halktan biri olduğunu kanıtlamıştır. Bence köleliğin ne olduğunu farkında oluşu bilinçaltındaki empati mekanizması ve okumasından gelen bir düşünme sisteminin ürünüdür.

 

Savaş zamanı Lincoln ‘ün uyguladığı stratejiler onun transformasyonelliğe açık olduğu, çağın yeniliklerini fark edip onları düşmana karşı üstün geçmede kullanabilme yeteneğini ortaya koymuştur. Lincoln savaş zamanı telgrafa çok önem vermiştir. Beyaz sarayın hemen karşısındaki telgraf ofisinde uzun vakit geçirmiştir. Telgrafın çok hızlı bir iletişim aracı olduğunu anlamış ve bu sayede Güney’den bir adım daha önde durabilmiştir.

 

Telgrafla haberleşme sisteminin bizzat içinde bulunmuş, saat saat bilgi istemiştir. İç savaş döneminde 1000 den fazla telgraf çekmiştir. Güney merkezleri merkezi kontrolün önemini anlayamamıştır ancak Lincoln telgraf sayesinde gücü elinde tutmuştur. Muharebe alanı ile karargah her zaman iletişim içinde olmuştur.

 

Savaş süresince Lincoln ’ün gördüğü ve yine güneye karşı üstünlük kazanmasını sağlayan şey, demir yollarıdır. Yaya olarak 2 ayda gidilebilecek 2000 kilometrelik mesafeyi demir yolu sadece 7 günde alabilmekteydi. Trenler hem asker hem de cephe taşıma amaçlı kullanılmıştı ayrıca karşı tarafın tren yolları tahrip edilmiş ve bu durumda büyük bir üstünlük ele geçirilmişti.

 

Bunlara karşı Güney lojistik destekten yoksundur. Lincoln Güneylileri savaşta yenebilmek için daha doğrusu teslim olmalarını sağlayabilmek için savaşın yanında stratejik hamleler de yapmış, deniz muharebelerinden zaferle çıkarak etkili bir deniz ablukası kurmuş ve Güney’in pamuk ihracatını durdurma noktasına getirmiştir. Güney ’in ekonomisi giderek kötüye gitmiş, doğal olarak da askeri gücü kırılmıştır. Bu çok zeki ve stratejik bir hamledir. Lincoln, savaşı endüstrinin üzerine kurmuş, savaş zamanı üretilen kumaş miktarını iki katına çıkartmıştır. Bu dönemde alınan patent sayısı da iki katına çıkmıştır. Endüstriyel hızı arttıkça güçlenmiştir.

 

Savaş sırasında sanayi, iletişim ve ikmal hatları, insan gücü gibi kavramları elinde tutmuştur ve bu Amerika’nın bundan sonra uygulayacağı savaş stratejilerinin temelini oluşturmuştur.

 

1862 Eylül’ünde Lincoln birliğe katılın emir vermiştir ama Güney reddetmiştir. Lincoln buna karşılık Özgürlük Bildirgesi’ni yayınlamıştır. Lincoln bu yaptığını “ daha önce hiçbir belgeyi imzalarken hissettiğim kadar yaptığımın doğruluğundan emin olmamıştım” sözleriyle vicdani rahatlığını göstermiştir.

 

 

Burada Lincoln köleleri azat ederse Konfederasyonun ekonomisinin temel taşlarının yerinden oynayacağını ve savaşı sürdürebilirliklerinin tehlikeye gireceğini gördü. Bu tıpkı denizcilikte kurduğu hâkimiyetle ekonomilerini bozması gibi bir hamleydi. Ayrıca siyahi halka “efendilerine” karşı savaşma fırsatı doğuruyordu, öte yandan bu siyahi insanlar Amerika Birleşik Devletleri için “canını feda etmeye hazır asker” statüsüne geldiği için bağımsız bir Amerikan vatandaşı sayılıyordu.

 

Lincoln ‘ün seçimlerde büyük destekçisi ve aynı zamanda kölelerin özgürleştirilmesinde öncülerden olan Douglass ’ın da dediği gibi “Siyah bir adama bir kez üzerinde pirinçten ABD harfleri, düğmesinde kartal simgesi, omzunda bir tüfek ve cebinde mermileri taşımalarına izin verin; artık yeryüzünde vatandaşlık hakkı kazandığını inkâr edecek hiçbir güç yoktur”. Siyahiler artık “ben askerim köle değil” diyerek özgürlükleri için savaşma şansı buluyordu.

 

Bu haberlerden sonra Birlik ordusuna 200.000 siyahi asker katılmıştır. Lincoln’ün stratejisi bir kez daha başarılı olmuştur. Lincoln, Robert Lee’nin teslim olması ve Amerikan İç Savaşı’nın sona ermesiyle tartışılmaz bir başarı elde etti ancak başarısının üzerinden daha bir hafta geçmeden Güneyli bir casus olan John Wilkes Booth tarafından öldürüldü.

 

Bu noktada terazinin kefelerinden birinde Lincoln’ün hayatını kaybetmesi, diğer tarafta ise ABD’de bıraktığı köklü değişimler vardır.

 

Bugün hiç kuşkusuz ki Amerika’nın dünya devi olmasında en büyük sebeplerden biri Amerikan İç Savaşı ve doğal olarak Abraham Lincoln ’dür.

 

Gerek dahice telekomünikasyonu kullanması, gerek demir yolunun önemini fark etmesi, gerek karşı tarafı askeri olarak yıpratmanın yanında ekonomik olaraktan yıpratarak güçsüzleştirebileceğini görmesi, zenci halka sağladığı haklar en azından onları kölelikten kurtarıp fırsat eşitliği tanıması (her ne kadar kapitalist sisteme de dâhil olsalar kölelikten iyidir.) onu Amerika Birleşik Devletleri’nin en iyi başkanı, hiç olmazsa büyük izler bırakan bir kahramanı yapıyor.


Atalay Kızılay

 

Kaynak/Amerikan Tarihi