40 Yıl Önce Başlayan Göçümüzün Hikayesi!..


  • Kayıt: 09.08.2020 10:50:00 Güncelleme: 09.08.2020 10:50:00

40 Yıl Önce Başlayan Göçümüzün Hikayesi!..


Evet, bugün gibi hatırlarım, o günkü 8 Ağustos 1980 tarihinin sabahı erken saatte memleketi terk etme zamanı gelmişti. 

 

Göre ‘de doğduğum ve büyüdüğüm evin avlusunda kalabalık toplanmış herkes ağlıyordu. Bir tarafta Sarı Dedem Mustafa Sucu’da sessizce ağlıyordu. Tabii ki dedemi son görüşü olacaktı. Bilinmez bir geleceğe yolculuk başlıyordu Hollanda’ya.

 

80’li yıllar öncesi gereksiz bir terör ortamında, yaşantımızı biz birbirimize yaşanmaz kılmıştık. Evet, doğrusunu söylemek gerekirse, hangi siyasi görüşten olursa olsun yaşanan olaylar kontrolden çıkarak kimsenin can güvenliği kalmamıştı. İnsanlar birbirlerine düşman olmuş ve iki kardeş aynı masada yemek yemiyorlardı artık.


Can güvenliğinin olmadığı bir ortam, bütün güzelliklere ve yeni umutlara açılan yolun kapanması demektir.

 

Yıllar sonra, o karşı görüşten olan dostların, komşuların ve öğretmenlerin bizlere anlatacakları birkaç sözlerinin olduğunu hissediyorum. Belki cesaret edemiyorlar veya çevrelerindeki kötü ve art niyetli insanlar tarafından yanlış anlaşılmasından korkuyorlar.


Biz de eskiden değişen ve yönü değiştireni hiç kabul eylemezdik. Ama işin aslı farklı “ Medeni ve milletini seven ulusçu veya milliyetçi insan doğruların ve gerçeklerin yanında olmalıdır “ Belli ki bana yazmak kolay geliyor Hollanda’dan.

 

Ama hangi dilde olursa olsun bir “I am sorry, özür dilerim, kusura bakmayın, neem me niet kwalijk, Pardonnemoi, vergib mir diyebilmek ne büyük olgunluk ve erdemdir. Biz bunu tabii ki gönlü güzel insanlardan bekleriz. Kalpleri kara kara olan ve bir türlü, Ne Omo ne de, Persil ile beyazlaşmayan kirli kalplere bir diyeceğim ve sözümde yok zaten.

 

Daha sonraki düşman bildiklerimizle dost ve akraba olduk. Bundan çıkan sonuç ise, belirli güçlerin sömürge düzenini devam ettirmek için yazdıkları senaryo ve tiyatro oyunundan başkası değildi oynanan acımasız oyun.

 

Bugün bile, yeniden bu senaryo değişmiş olsa bile, başka yönetmenler , aktörler ve figüranlarda olsa, oynanan oyunun hedefi belli. Ben buna “Sütün kaymağını yeme kavgası diyorum “. Birileri bizim sütün kaymağını her zaman Göre de ‘de yerdi. Bugün de kaymağı yemeğe devam eden güçlerin olduğu kesin.

 

Hollanda Hava Yolları KLM’in yolcu uçağı ile bilinmez yolculuk 40 yılımızı vatan yapacağımız Almelo’ya yolculuk başlamıştı.


Yine Hollanda bu yaz akşamı olduğu gibi az bulutlu ve güneşli idi. Hollanda Schiphol Havalimanına uçağımız inerken, ilk dikkatimi çeken sonsuz yeşillik ve tarlalardan yayılan Holstein İnekler ve sanki cetvelle çizilmiş tarlaları gözledim.


Hava Limanında polisler beklememizi rica ettiler ve Rahmetli babam Ahmet Sucu bizleri karşıladı ve hemşerimiz Ahmet Torakçı’nın arabasıyla Almelo'da yolculuğumuz yeni vatanda başladı.


İlk yıllar araştırma ve Hollanda’ya alışma dönemi ile geçti. O ülkenin kültürünü ve dilini bilmiyorsun. Belirli bir yaştan sonra, Kaymaklı’dan gelen ve Göre’den geçen bir selin önünde bir ağacın kökünden koparılıp uzunca bir sürüklenişten sonra Kızılırmak'ta bir kenara tutunup orada yeniden yeniden verimli topraklarda yeniden kök salıp yeni bir yaşama benzer bizim yaşantımız ve Hollanda’ya göçümüz.

 

Babamın teşviki, çevre ilişkisi ve Türkiye’den getirdiğimiz eğitim, bilgi ve teşvikle yeniden kendimizi bir arayış içinde bulduk.


Belirli bir istek, teşvik ve Hollandalı iyi niyetli insanların desteği ile, bizim Hollanda’da kalıcı olduğumuzu gören akıllı Hollandalıların sosyal ve hümanist desteği ile dil öğrenerek Akademik bir eğitim yapma imkanı doğdu.

 

Zaman ve şartlarda uygun olunca, kendimizin yüksek azmi ile 4 yıl içinde biten Sosyal Hizmetler Akademisi. Daha sonra, çeşitli dallarda hizmet ve bugün bile sağlık sektöründe devam eden rehberlik hizmeti.

 

Geçen yıllarda, sosyal yaşamda toplumsal hizmet, Hollanda politikasında var olan imkanları iyi değerlendirme ve zaman içerisinde arz ve talep mekanizmasına iyi şekilde katılarak 40 yıl öncesine göre uzun, zahmetli, güzel olana ben de varım diyerek uzun bir yolu sağlık ve kimseye müdaram olmadan, kafamızı yerde eğmeden, kimseye muhtaç olmadan ve kendi yağı ile kavrulan ve geçen bir 40 yılımız.

 

Bu arada evlilik, iki oğlumuzun eğitimi ve mutlu olacakları bir meslek sahibi olmalarının verdiği huzur ve güven. Tabii ki zamanı geldiğinde dede olmanın mutluluğu bir dizi film gibi yaşam.

 

İyi ki vardınız.

Geçmişte onlarca, dost, komşu ve arkadaşla bir arada olduk, gereken hümanist bir ilişki içerisine var olan yaşamı olduğundan da zor kılmama bitmez ve tükenmez bir inancım, her türlü dikenli tel örgüleri medenice aşarak yola devam ediyor olabilmek ne güzel.


Yüce Rabbim her güzeli, güzel insanlara ve güzel gönüllere güzellikler ihsan eylediğine inanmaktayım. Güzel kalplere ve güzel gönüllere tabii ki güzellikler yakışır.

 

Bende, sen de biz de olan güzellikleri daha da güzelini canı gönülden isteyebiliyorsak, o zaman insan erdeme ermiş demektir. Bize kalan ise sadece gönül dostları, yaşamı güzele mutlu kılan bir anlık mutluluklar olacaktır.


Geçmişte aramızda olan ve bugün olamayan güzel insanları burada saygı ve sevgiyle de anıyorum. Yaşantımda iyi ki varsınız diyorum. 

 

Aramızda olmayana rahmet ve hürmetlerimi iletiyorum.


Yaşam olduğunda zor bazen, ama yeni umutlarla yaşam olağanlıyla devam ediyor. Gelecek belli daha farklı olacak ama, umut yeni umutlarla yaşam devam edecek. 

 

Hoş ve güzel kalın.

 

Nejat SUCU