HÜKÜMET İSTİFASI SEÇİM YATIRIMI MI?


  • Kayıt: 18.01.2021 11:04:52 Güncelleme: 18.01.2021 11:04:52

HÜKÜMET İSTİFASI SEÇİM YATIRIMI MI?

Ali Develioğlu

Yandaş AD gazetesi ön sayfaya bisikletli Rutte resmi koymuş! Saraya hükümetin istifasını götürürken. Karda kışta başbakan ne çileler çekiyor demeye getirmiş: ` `Zorlandı. Hassastır, o yüzden istifa etti ama şu korona salgınında oldu mu şimdi bu!` Mağdur gösteriyor.

Bizdeyse Batı hayranı bir cahil aydın tipi türedi, hemen " İstifa ediyor, hem de bisikletiyle... Bravo, kim yapar bunu Türkiye`de..." diye başlayan! Atatürk`ün Kurtuluş Savaşı`na cephe alıp, Amerikan yardımı isteyen mandacıları geçtiler!

Duyduğumuza göre gazetelerde kimileri "Rutte`yi topal eşeğin üzerinde yamalı elbiselerle gösteren bir fotoğraf koyalım, daha etkili olur" demişler önce! "Fotoğrafa kar, fırtına, yıldırım falan montaj etsek" diyenler de olmuş ama okuyucu ağlar diye çekinmişler.

Ayrımcılık ve haksız vergiyle 8 yıldır mağdur ettiği 10 bini aşkın göçmen aileyi hükümet şimdi fark etti! Seçimlere 2 ay kala sorumluluğunun `farkına` varıp istifa etti! Şimdi seçimlere `sorumluluk sahibi mağdur hükümet` olarak girecek! Bir taşla iki kuş.

RUTTE 10 YILDIR SOSYAL DEVLETİN İÇİNİ BOŞALTTI

Vergi dairesi 8 yıl önce yabancı soyadlı ve çifte uyrukluları seçiyor. Çocuklarını bakım evlerine bırakan bu göçmen anneleri yalan yere ve haksızca suçlayarak ödeneklerini kesiyor. Önceden ödenmiş ödenekleri toptan geri istiyor. Annelerin adına SAHTE belgeler bile düzenliyor!

100 bin euroyu aşkın cezalı geri ödeme zorunda kalan var! Kiminin malına el konuluyor. İtirazları görmezden geliniyor. Göçmen anneler 10 binlerce euro borçlanıyor, yolsuz damgası yiyor. Ta ki bir anne intihar ettikten sonra yoğun şikayetlerle araştırma başlatılıyor. Uzun süren araştırmalarla vergi dairesinin sahtekarlığı ortaya çıkıyor. Meclis Araştırma Komisyonu kuruluyor, bakanlar ve üst görevliler sorgulanıyor, hükümetin yıllarca bile bile sesini çıkarmadığı anlaşılıyor. Mağdurlar şimdi hak arıyor (Tel: 0800 2 358 358). Türkler çoğunlukta.

`Görülmemiş haksızlık` adlı komisyon raporu iki ay önce çıkıyor. Çok ağır. Hükümet ve devlet kurumları `devlet eliyle kurumsal ırkçılık ` yapmakla suçlanmaya başlanıyor. SP milletvekili Leijten ve Yeşil Sol lideri Klaver devletin çok sayıda kurumunda ırkçılık yapıldığını açıklıyorlar. PvdD grup başkanına göre Kurumsal Irkçılık yüzünden kimse savunma dahi yapamıyor. DENK adına konuşan Tunahan Kuzu öfkeli: " Hükümetin düşmesi yeterli değildir. On binlerce göçmen kökenli vatandaşlarımız ırkçılığa maruz kaldı. Önümüzdeki hafta sorumlu hükümet yetkililerin ceza yasası çerçevesinde yargılanması için gerekli bütün adımları atacağız."

Olayın `ırkçılık ` boyutu çok önemli. Wilders`in ırkçı partisi anketlere göre 17 Mart`ta sandalye sayısını oldukça arttıracak. Bir de buna Forum ve Demokrasi partisi eklendi. İkinci önemli boyut ise, Yesil Sol ve SP`nin eleştirdiği gibi: Rutte 10 yıldır sosyal devletin içini boşalttı!

Sağ neoliberal Rutte hükümetleri 10 yıldır fakirden alıp zengine verdiler! İlk kurdukları hükümet Hollanda`yı uluslararası şirketler için `vergi cenneti` haline getirdi. Bu şirketler vergi indiriminden milyarlar kazandı. Salgını iflaslar, işsizlik ve dijital sektörün vurgun vurması izledi.

Rutte hükümetleri en büyük darbeyi sağlık sektörüne vurdu. Dev şirketlere sağladıkları imkanlardan doğan bütçe açığını sağlık sektörünün sırtından kapattılar. 70 milyarı aşkın parayı kestiler, 77 bin sağlık personeli attılar, onlarca hastahane ve bakım evini kapattılar, yoğun bakım yatak sayısını yarıya indirdiler. Perişan ettiler.

Bu yüzden gelinen şimdiki acı durumda, yoğun bakım dolarsa kimi önce ölüme gönderebiliriz diye tartışıyorlar! Böyle bir tartışma, sadece uygar geçinen bu ülkenin tarihinde değil, doktor Hipokrat`tan beri Tıb tarihinde 2400 yıldır nadir görülen bir `vicdan` aşınmasıdır! İnsanları koronadan ziyade, ` ağır hastalandıklarında terkedilmekten` korkar hale düşürdüler! Salgını önlemeyi sadece heryeri kapatmaya indirgediler ve seçim yatırımı olarak gördüler.

Yoğun bakımda son yatak kalmışsa, personele ve daha genç olana ayırıp, diğerini ölüme terk edeceklermiş! Bu ülke böylesine bir düşünce ve vicdan yoksulluğuna nasıl düşebildi!

Şöyledir: mesela bir kuşu 5 yıl kafeste tutun, altıncı yıl kapısını açsanız da artık o kuşun aklına uçup gitmek gelmez! Bir başka misal: ağa köyün suyunu kendi arazisine çevirmiş, köylüye tek dere bırakmış. Köyle başlamış tartışmaya: "Acaba Ahmet`e mi bu yıl su vermesek, Mehmet`e mi, yoksa hepimize yetmeyecek." ! Velhasıl köylünün aklına bir türlü `Yahu şu ağanın suyunu paylaşalım` demek gelmez olmuş! Bu misal; şimdi de kimsenin aklına "Yahu şu Rutte hükümeti 10 yıldır aldığı 70 milyarla 77 bin sağlık personelini geri versin" demek gelmiyor da, `kimi ölüme göndersek ki?` diye tartışıyor! Yoğun bakıma göçmenlerin alınması zorlaşıyor!

RUTTE BU VERGİ SKANDALINDAN UTANIYORMUŞ! 

Evet, istifa ederken söyledi, utanıyormuş. Kendi suçu olmasa da sorumluluk duygusu yüzünden istifa kararı almış. Sorumluğu fark etmek için neden tam 8 yıl ve görevinin sonuna kadar beklediğini ise açıklamamış! Ama istifa etse de salgına karşı halkı öksüz bırakmayacakmış. Anketlere göre istifa partisine yaramış, oyları 2 sandalye artmış!

Vergi kurbanları, sorumlu bakanlar yeniden aday olmamalı diyor ama Rutte duymamış! Kendisinin vicdan azabı sadece seçime kadar süreceğinden, adaylığını yine koyabilirmiş.

AD gazetesinde fotoğrafını görünce biz de üzüldük zaten. 17 milyon onun sayesinde mutlu mutlu yaşarken o mütevazi insan, koltuğunda istifa dosyası, taksi parasını çıkıştıramadığından, zavallım kırık dökük bir bisiklete atlamış kar kış fırtına demeden krala gidiyor!

Ali Develioğlu