Hepimizin hemfikir olduğu bir konu Nedir diye soracak olursak, sahip olduğumuz etnik ve inanç temelinde, 60 yıldır yaşadığımız Hollanda’da etkin, yetkin olmadığımız.
Birçoğumuzda ya bana ne, ya da ben denedim ve elimi taşın altına soktum ama yeterli sonuca ulaşamadım. Toplumsal bir birlik, beraberlik ve belirli belirleyici temellerde etkili olamadım diyerek şikayetlerini çok zaman duymaktayız.
İlk neslin hakkını vermek gerek?
Gerçekten, ilk nesil gerekli olan, eğitim, konut, inanç, iş, istihdam ve gelir haklarımızın eşit bir seviyeye gelmesinde verdikleri mücadele çok saygın ve etkili idi. Onlara burdan şükran, sevgi ve saygılarımızı sunmayı bir görev bilirim. Hep onlar benim öncülerim ve örneklerim olmuştur.
O toplumun liderleri, sağdan veya soldan verdikleri haklı ve kıymetli mücadele bizlere yol gösteren ve geleceğimizin Hollanda’da şekillenmesini sağlayan insan, kurum, dernek, vakıf ve federasyonlardı.
Onlar olmadan bugün ne devlet kurumlarında memur, ne rahat ve huzurlu, eğitimli hele hele politik arena de ismimiz bile olmazdı.
CDA’lı Hollanda Başbakanı Ruud Lubbers’ın (1982-19994) Başbakan olduğu ve VVD Partisi ile ortak koalisyonunda; Çifte vatandaşlık (Regeling dubbel nationaliteit /1995) hakkını vermemiş olmasaydı bugün Hollanda Temsilciler Meclisi’nde , ya 1 veya iki Türk kökenli temsilcimiz olurdu.
Hollanda Başbakanı Ruud Lubbers’ın tarihi daveti
O yıllarda 1994 – 1995 olacak Başbakan Ruud Lubbers bizlere yaptığı tarihi çağrıda “Gelin Hollanda vatandaşı olun, gelin Kraliçemizde Kraliçeniz olsun “ diyordu
o dönemin etkili ve yetkili siyasetçisi.
Hollanda vatandaşlığı veya çifte vatandaş olmayanlar için polis, askerlik ve devlet memurluğu görevleri ve hizmetlerinin kapıları bizlere kapalı olurdu. Hollanda tabiiyeti ve pasaportu ile istediğimiz bir AB ülkesinde seyahat ve ikamet edemez ve çalışamazdık.
Hollanda pasaportu ile çocuklarımıza Türkiye’de kontenjandan Tıp fakültelerinde eğitim aldıramazdık. Hollanda dan aldığınız ödenek, çifte vatandaşlık, çifte ödenek ve bir yılın büyük bir kesimini Türkiye’de geçiremezdik.
Bizim Hollandalı siyasetçilerle bir anlaşmamız vardı?
Yıl 1996, o dönemin Hollanda Başbakanı Wim Kok, Hollanda’da PvdA ‘lı Belediye Meclisi üyelerini Lahey’deki kendi çalışma ofisi olan het Catshuis ‘e davet etmişti.
O dönemde yaşamda olmayan eski İçişleri Bakanı (Ien) van Dales (PvdA) ile yapılan görüşmelerde, 4 etnik kökenli veya Türk’ün Hollanda’da Belediye başkanı olarak atanması için ön fikir birliğine varılmıştı.
Daha sonraki yıllarda Hollanda Faslı politikacılar bu konuda başarılı oldular. Sanki o dönemdeki yapılan sözleşme onlar için yapılmıştı. Ya bizler neler yaptık? Daha sonra, politik birliğimizin yanında, toplumsal birlik ve dirliğimizi kaybettik.
Bundan sonrası gelecek
Gelecek, bizim için çokta önemli değil ama gençlerin Hollanda toplumunda eşit ve hak ettikleri yerleri, görevleri bireysel başarı ve becerileriyle sahip olacakları kesin.
Gözde olurken, Hollanda’yı temsil ederken çifte bağımlılıktan (Dubbele loyaliteit) vaz geçerek koltuğumuz altındaki bir Karpuz’dan vazgeçerek en irisi ve olgununa sahip olmak gerek.
Bunun yanında son derece hızlı entegrasyon ve asimilasyon toplumsal süreci olağan bir biçimde devam ediyor.
Saygı ve sevgilerimle,
