Hollanda’da imam mesleği ve konumu


  • Kayıt: 20.02.2021 23:14:48 Güncelleme: 20.02.2021 23:18:15

Hollanda’da imam mesleği ve konumu

Raşid BAL

Bu defa imamlar hakkında yazmalıyım, diye düşündüm.

Faslıların camilerinde imamların konumu hakikaten işler acısı. Meslek gelişmemiş. Bir imam ne yapar ne yapmaz bilinmiyor. Halbuki yaşadığımız toplumda, bir mesleğin en önemli yönü, içeriğinin standartlaşmış olmasıdır. Bu mesleği icra edenin, bu işleri yaparken talimli ve hazırlıklı olmasının zorunlu olmasıdır da. Yani yaptığını gönüllü olarak yapmamalı. İcra ettiği mesleğin hakkını vermek, liyakatli olmak böyle ortaya çıkar. Mesleği edinmek için (eğitimine giderek) bedel ödemek gerekiyor. Ancak o zaman kıymetli oluyor. Karşılığında da düzeyine uygun mükâfat görme durumu oluşuyor.

Faslı camilerde çalışan imamların özlük hakları da yok veya hiç gelişmemiş.

Cami idaresinin eline düşmüş gariban imam. Bilgisinin ve ilminin gereğini yapmak yerine idarenin ve cemaatin ağzına bakmak durumunda. Onları memnun etmediğinde, kapı dışarı edilen birisi konumunda. Üstelik aldığı düzenli bir maaş değil ‘ücret’. Oldukça belirsiz. Bazen alır bazen almaz. Genelde gayri resmi. Caminin vakfının verdiği ücrete ek olarak cemaat ta ona bir miktar hayır yapıyor. Yaptığı hizmetin karşılığında. Mesela nikah kıydığında ve hatim indirdiğinde. Ay sonunu getirecek mi, getiremeyecek mi belli değil. Sürekli stres altında. Sosyal ödenek alan ve gayri resmi imamlık yapanlar az değil. Çok sorunlu bir durum.

İmamların kendileri de bu durumdan çok fazla rahatsızlar.

Cami idaresinde bu derece bağımlı olmak onları çok fazla kırılgan yapmaktadır. İstikrarlı ve rahat bir düzen kurup, meslekte ilerlemek hiç mümkün olmamaktadır. Buna bağlı olarak ta meslek gelişmemekte. Hangi eğitimi almaları zorunlu, belirsiz olarak kalmakta. Pratikte, hiçbir (özgün) eğitimden geçmemiş imamlar var. Mastır veya doktora düzeyinde eğitim görmüş imamlar da var. Ve bu farklıklara rağmen konumları ve yaptıkları işler aynı. Bu durumda çok zaman, ‘dindar’ olma ile ‘ilim’ sahibi olma birbirine karışmakta. Yaygın vurgu takvaya veya iyi dindar olmaya yönelik olmaktadır. Halbuki imam mesleğinde vurgu mesleki donanıma yönelik olmalıdır. Bu donanımın altyapısı ise ‘ilim’ olmalıdır.

Hollanda’da ilmi ile öne çıkan bir imam da ortaya çıkmamakta.

‘Takvalı’ imam çok iken, ilmi derin olan imam dikkat çekmemektedir. Mesleki donanımı veya ilmi birikimi yetersiz diye sorun yapılan bir durum bilmiyorum. Ancak, ‘dindarlığı’ yetersiz olduğundan veya dini düşüncesi farklı olduğundan işine son verilen çok fazla imam olmakta.

Bu durumun ortaya çıkmasında cemaatinde eğitim seviyesi de bir mesele. Cemaatin eğitim seviyesi düşük olduğunda cemaat imamdan düzeyi yüksek bir hizmet beklememekte.

Entelektüel ve yenilikçi bir söylem ve yaklaşım çoğu zaman gerilime neden olmaktadır.

Derin ve karmaşık dini donanım cemaatte ‘kafa karıştırıcı’ olarak görünmekte. Cemaat imamdan kendi dini pratiklerini ve anlayışlarını tasdik etmesini beklemekte. Bu durumda yüksek tahsil yapmış bir imamın, alanında körelmesi, yüzeyselleşmesi ortaya çıkmaktadır. Mesleki olarak, imamı zorlayan, kendini geliştirmek zorunda hissettiği ve sürekli daha iyi çalışmasını zorunlu kılan bir durum oluşmamaktadır. Alabildiğine yüzeyselleşmiş mesleki ortam imamın ilmini unutmasına ve körelmesine neden olmaktadır. Mesleğin yüzeyselleşerek basitleşmesi, onun saygınlığını yok etmektedir.

Her önüne gelen ‘bende imamım’ diye bilmektedir.

Hatta 14-15 yaşında bir çocuk minbere çıkıp, imam mesleğinin en gözde unsurunu icra etmektedir. Bu yaşta imamlık yapan bir çocuk daha sonra bu mesleği seçmemektedir. ‘Baş etmenin zor olduğu’ bir meslek olarak görünmemektedir.

Hani imamlık, Allah’ın sözünü beyan eden, onun emirlerini insanlara ulaştıran ve böylece inanların hayatını İslam'la uyumlu olmasına katkı sağlayan birisi idi? Bir rehber olmalı idi. Hani İslami toplumlarda ‘ilim’ önemli idi, ‘ilim ehline’ saygı var idi. Hani Allah’ın ilk emri ‘oku’ idi ve okuyana saygı duyulmalı idi. Ilım Ehli peygamberlerle yan yana idi. Bunların hiç biriside meslekte olan imamlar için geçerli değil. Müslümanların dini pratiklerinde en az saygınlığı olan imamlık mesleği olarak öne çıkmaktadır.

Şimdi Müslümanların kendi içlerinde bu şekilde konumlandırdığı, saygınlığı çok az olan, takdir edilmeyen, bir kişi, dışarıda nasıl saygınlık kazanacak? 

Müslüman olmayan insanlar niçin böyle bir imamı ciddiye alacaklar da onun İslam'la ilgili anlattıklarını değerlendirecekler? Üstelik, bir mesleğe dahi dönüşmemiş? Hristiyanların ve Yahudi'lerin din adamlarının, mesleki olarak, ‘eşitleri’ değil. Ne bilimsel formasyonları ile dikkat çekiyorlar ne din bilimlerinde derinlikleri göze batıyor ne de toplumla ilgili kayda değer bir sözleri var. Hatta şunu demek bile mümkündür: yaşadıkları toplum hakkında bilgi düzeyleri yok denecek düzeyde. Şimdi bu imam nasıl, Hollanda da doğma büyüme bir insana rehberlik edecek? Bu mümkün olur mu?

Faslı camilerinde çalışan imamların işleri işler acısı yani. 

Bu durumu düzeltmek için, Faslı önderler Hollanda devletine bakıyorlar. Acaba devlet imamları istihdam edemez mi?

Böylece, camileri selefi gibi aşırı dini gruplara karşı korumak için de. Halbuki bu Hollanda’da hiçbir şekilde mümkün değildir. Bunun için yapılması gereken iki-üç husus var. Birincisi, cemaat imamların özlük hakkinin ve maaşının, mesleğin icra edildiği seviyeye göre, düzenlenmesi için gerekli kaynağı temin etmeyi göze alacak. Temelde cemaat sorumlu olacak ve ‘tabii ki dini hayatim için gerekli imkânları oluşturmalıyım’ diye düşünecek. Çünkü bu din onun dini ve o onu hayatında icra etmek istiyor, çocuğunu ona göre eğitmek istiyor.

Cemaat hizmet alsın, devlet ödesin, bu olmaz. 

Bunun için, ayda 10 Euro değil, zorunlu ise, daha fazla katkı yapacak. İkincisi cami vakfı, istihdam edeceği imamdan mesleki düzey ve profesyonellik talep edecek. Yönlendirici ‘dindarlık’ değil, mesleki donanım olacak. ‘Namazı kıldıran birisi’ gibi muamele yapmayacak. Üçüncüsü ise istihdam edilen imam ise, icra ettiği mesleğin hakkını vermek, liyakatini artırmak için çaba sarf edecek. Cemaatin ve işverenin sıradan talepleri değil, mesleğinin standartları yönlendirici olacak. Mesleki düzeye uymayan imama çıkış verecek. Ancak o zaman, imam saygın bir mesleğe dönüşür ve imam toplumsal ve dini hayatta ‘rehber’ olur. Yeni nesil için, İslam ilahiyatı okumak ve bu mesleği edinmek bir seçenek olur. Üstelik ancak bu şekilde imam mesleği koruma altına alınabilir ve önüne gelen imam olamaz.

Hollanda toplumu da mesleğinin hakkını veren bir imam da görmüş olur.