Yaprak Dökümü Gibi Gidenlerin Anısına...


  • Kayıt: 24.02.2021 00:06:12 Güncelleme: 24.02.2021 00:06:12

Yaprak Dökümü Gibi Gidenlerin Anısına...

Nejat SUCU

Yaşam; doğum ile ölüm arasında geçen yıllar, güzel ve yaşam heyecanıyla geçen bir yarım asır Hollanda'da. Hepimiz biliriz, bir gün yaşantımız bu şehirde, Hollanda’da olmayacağımızı ama hiç üzerine değinmeyiz.

Ölüm ancak ölüm anında konuşulur, sanki yaşamın bir parçası değilmiş gibi.

Hasta olmak, ölümü bekleme ve gurbette ölüm daha da zor. Sanki memlekette ölmek kolay gibi, gurbette memleketten Nevşehir ve Kayseri’den 3500 kilometre uzakta ölmek bizlere çok çok zor gelir.

Hiç düşündünüz mü? 

Gurbet’te ulaşımın ve telefonun olmadığı, bir mektubun 3 ayda ancak sevgiliye, yavukluya, anaya, evlada ve memlekete ulaştığı zamanı. Hele bir de Nâzım Hikmet gibi akraban yoksa, dilini, kültürünü bilmediğin soğuk Moskova Hastanesi’nde yalnız soğuk ölmeyi. Düşünebildiniz mi, yalnız garip ve terkedilmiş bir şekilde o soğuk hastane odalarında ve gurbette ölmeyi. Niye Nazım Hikmet Han, ne güzel söylemiş ve ne güzel olacakları Korona günlerini görebilmiş; “ Boynuma sarılma gülüm, benden sana geçer ölüm “. Yine bir ömür Gurbet ve geri dönüş özlemleri ile bir köy mezarlığında son bulan doğum ile ölüm arasındaki yaşam. Yine kendisinin bir vasiyeti var. Nedir Nazım Hikmet’in Vasiyeti şiirindeki isteği? 
“Yoldaşlar, ölürsem o günden önce yani,
 öyle gibi de görünüyor -
Anadolu'da bir köy mezarlığına gömün beni
ve de uyarına gelirse,
tepemde bir de çınar olursa 
taş maş da istemez hani “.

Yine gurbette yaşamı ve gurbeti en güzel anlatan Nafiz Çamlıbel ‘in Han Duvarları şiiri; "On yıl var ayrıyım Kınadağı'ndan Baba ocağından yar kucağından Bir çiçek dermeden sevgi bağından Huduttan hududa atılmışım ben"

Tanıdık ve bildik tüm dost, sevgili, arkadaş ve hemşehrililerimize gönlümüzden gönülsüz ayrılan dostlara yüce Rabbim’den rahmet diler, mekanları cennet olsun derim. 

Saygılarla.