Devlet otoritesinin daha iyi denetlenmesi için 10 teklif – Bölüm 2


  • Kayıt: 15.05.2021 22:33:11 Güncelleme: 15.05.2021 22:33:11

Devlet otoritesinin daha iyi denetlenmesi için 10 teklif – Bölüm 2

Salih Türker

Bir önceki yazımda çocuk bakım ödeneği skandalının ardından devlet otoritesi ve denetiminin güvenilirliği tartışmasının büyümekte olduğunu yazmıştım. Bu tartışmanın başını çeken, CDA Partisi milletvekili Pieter Omtzigt, devletin asıl sorununun otorite ve denetimin birlikte işleyememesi olduğunu ifade etmiştir. Bu soruna köklü bir çözüm olarak 10 teklifte bulunmuştu. Birinci teklifi, Anayasa Mahkemesinin kurulmasıdır.

Bu yazımda ise sizin için geri kalan teklifleri ele alacağım.

Teklif 2. Yeni bir seçim sistemi
Milletvekili olmak için bir siyasi partiye üye olmalısınız. Milletvekillerin çoğu büyük şehirlerden gelmektedir. Bir milletvekili adayının seçim listesine girebilmesi için partinin elitleri tarafından kabul edilmesi gerekmektedir. Ardından, adayın listedeki sırası belirlenmektedir. Halbuki sıralamayı vatandaşın yapması daha uygun olacaktır. Şimdiki durumda eğer çok soru soran biri iseniz veya oyun bozanlık yaparsanız, bir sonraki seçimde parti eliti sizi listeye almayabilir. Gerçekler bu kadar acı!

Bu nedenle bölgesel listeler oluşturulmalıdır. Milletvekili sayısı, bölge nüfusuna göre belirlenmelidir. Örnek olarak, Noord-Holland bölgesinden 15 milletvekili çıkarılabilir. Flevoland bölgesi için ise 4 milletvekili yeterli olacaktır. Bu şekilde ülkenin her bölgesinden milletvekillerinin seçilme şansı artacak ve devlet vatandaşına daha yakın olacaktır.

Teklif 3. Daha Etkin bir Temsilciler Meclisi
17 farklı partiden oluşan Temsilciler Meclisi’nin etkinliği artırılmalıdır. Yeni bir yasa teklifi geldiğinde, partilerin bu yasadan memnun olup olmadıklarını söylemeleri yeterli değildir. Örneğin: hukuksuzluğa karşı yeni bir yasa teklifi sunulduğunda, bu durum bütün partiler tarafından memnuniyetle karşılanır. Önemli olan ise şu soruların cevapları olmalıdır: Yeni yasanın maddeleri uygulanabilir şekilde düzenlendi mi? Yasada belirtilen cezalar suç ile doğru orantılı mı? Vatandaşın bu yasayı anlayabilmesi mümkün mü? Bu gibi sorular ancak maddeler halinde değerlendirmeye sunulursa ele alınabilir. Yıllardır bu sorulara ağırlık verilen toplantılar yapılmamaktadır.

Başka bazı ülkelerdeki duruma bakacak olursak: Yeni bir yasa gerektiğinde bu yasa ikinci kez masaya yatırılıp tartışılır. Bizim ülkemizde de çocuk bakım yasası da tekrar masaya yatırılmalıydı ve iç tutarlılığı değerlendirilmeliydi.

Teklif 4. Kamu işlerinde vatandaşların hak ve hukukunun korunması
Kamu hukuku devletin vatandaşına karşı ilişkilerini belirliyor. Fakat bu hukuk vatandaşını koruyan yasalar içermiyor. Bunu sağlayabilmek için vatandaşın devlete karşı hukukunu koruyacak bir komisyon kurulmalı. Bu komisyon herhangi bir devlet kurumu tarafından haksız veya haklı yere dolandırıcılıkla suçlanan vatandaşın hukukunu korumalı. Mevcut durumda ise vergi dairesi, yapılan dolandırıcılık suçlamalarıyla vatandaşın hukuki koruma hakkını elinden almış oldu.

Teklif 5: Daha iyi devlet hizmeti
Bu teklifte düzenli ve büyük bir halka hizmet duygusuyla çalışan memurları tenzih ediyorum. Kamu hukuku gereği en üst düzeydeki memurların ancak iki yıl aynı konumda çalışmalarına izin verilmektedir. Vergi dairesinin üst düzeyde çalışan memurları ise bundan önce Yabancılar Polisi diye ifade edilen (IND) kurumda çalışıyorlardı. Ve yabancılar polisinde yıllarca çalışmış birinin insanlara bakış açısı pek de tarafsız olmuyor. Çocuk bakım ödeneği skandalında da çoğunlukla yabancı kökenli aileler mağdur olmuştur. Memur seçiminde sadece memurluk deneyimine değil konunun uzmanlığına da bakılmalı. Genel Kamu Hukuku değiştirilerek, vergi dairesinde yeni uzman memurların yerleştirilmesi gerekiyor. Ve kurum içinde sorunların erken fark edilebilmesi için ihbar mekanizması etkin hale getirilmelidir. Son olarak anlaşılır Hollandaca kulanım şartı getirilmelidir. İngiltere’de olduğu gibi devletin her mektubu vatandaşın %90`ının anlayacağı seviyede yazılmalı ve ilgili memurun ismi, telefon numarası ve elektronik posta adresi belirtilmelidir.

Teklif 6: Denetim ve kurum dışı araştırmalar
Hollanda’da denetim kurumlarının kendine ait ayrı yasası, hukuku ve bütçesi bulunmamaktadır. Raporlarını yayınlama zorunluluğu yoktur ve milletvekilleri denetimcilerle direkt görüşemezler. Bakanlıklar kendi uygulamalarını denetlemek için kendi memurlarını görevlendirir. Denetim ve kurum dışı araştırmalar için ayrı bir yasa gelmelidir ve milletvekilleri her zaman denetimcilerle görüşme hakkına sahip olmalıdırlar. Vergi Kamu Denetçiliği görevinin uygulanmaya başlaması hiç de fena bir fikir olmaz. Başka ülkelerde mevcut olan bir görevdir.

Teklif 7: Bağımsız sivil toplum
Sivil toplum kurumlarının hepsi devletten aldıkları para yardımıyla hayata tutunuyorlar. Çocuk bakım hizmeti alan aileler için kurulan Boink adlı sendika da aynı desteği alıyor. Günümüzde hiçbir sendika veya sivil toplum kurumu devlet desteği istemediğini söyleyemiyor. Aynı durum medya için de geçerlidir. Medya devlet desteğiyle ayakta kaldığında devlet kurumlarını eleştirmekte zorlanmaktadır.

Teklif 8: Kendi anayasamızı ciddiye almalıyız
İyi eğitim almak anayasal hakkımızdır. 16 yaşına gelmiş gençlerin okur yazarlık seviyesi her yıl düşmektedir. Konut hakkı da anayasal hakkımızdır. Amsterdam’da yaşayan bir öğretmen veya hemşire iseniz 35.000 euroluk yıllık gelirinizle ne kiralık ev tutabilir nede satın alabilirsiniz. Ancak bir evi başkalarıyla birlikte tutar veya bir odada kalırsınız. 60 kilometre uzakta bir şehire taşınmak da bir başka çözüm olabilir. Anayasanın 20. maddesi vatandaşın geçim hakkını koruyor. Bu yasa da ciddiye alınmalı. Asgari ücretler yıllardır yenilenmedi. 19 yaşına gelen bir gencin asgari ücretle geçimini sağlaması mümkün değildir. İki çocuklu bir ailede tek kişi asgari ücret alıyorsa da geçinebilmeleri mümkün değildir. Mutlaka ikinci kişi de iş bulup çalışmalıdır.

Teklif 9: Sadece istatistiklere bakılmamalı
Hükümet politikaları insanları baz alarak değil ekonometri modelleri üzerine belirlenmektedir. Yeni bir yasa, insanların alım gücüne katkı verdiği takdirde kabul edilir. Örneğin; ailelere verilen çocuk bakım ödeneği yasası kreşlerde yeni iş imkanları sağlamaktadır. Bu ekonomi odaklı yönetimin vatandaşın yaşam imkanlarını zorladığını ve işlerini takip edemediğini görmekteyiz. Ve bu ödeneklerden faydalanmazsanız zaten geçiminizi sağlamanız mümkün değildir. Faydalanmak isteyen de en küçük hatasında dolandırıcılıkla suçlanmış ve borca girmiştir. Borca girenlerden birçoğu gıda bankalarına muhtaç oldular. Halbuki, yeni ödenek henüz yapım aşamasındayken, bu ödeneğin insanların yaşantılarına uygun olup olmadığını araştırılmalıydı.

Teklif 10: Şeffaflık ve doğru bilgi aktarımı
Rutte doktrinine son verilmeli
Devletin, vatandaşın bilgi verilerinin iyi korumaması ve Başbakan Rutte’nin toplantı notlarının tutulmamasına bir son verilmelidir. Unilever ve Shell gibi dev firmaların Başbakanla yaptığı resmi toplantıların notları tutulmamaktadır. Buna rağmen, örnek olarak hemşireler veya öğretmenler çalıştıkları saatleri hatta dakikaları not etmek zorundalar. Ve eğer hemşireler veya öğretmenler çalıştıkları saatleri not etmezlerse verdikleri hizmetin kalitesi tartışılabiliyor.

Ama dev firmalarla milyarlık anlaşmalar yapan bir başbakanın ne muhasebesi ne de toplantı notları bulunmaktadır. Milletvekili Pieter Omtzigt Başbakanın bu gizlilik uygulanmasını Rutte doktrini olarak ifade ediyor.

Bu 10 teklif aslında bir proje olarak görülmelidir. Yıllardır Hollanda’nın adalet, hukuk ve kamu yönetimi denetiminin çoktan tamamladığını ve doğru yapıldığını düşünürdük. Hollanda Devleti projesinin daha tamamlanmadığını ve devam etmekte olduğunu kabul etmeliyiz.

Pieter Omzigt’ın aşağıdaki sözleriyle bu yazıma son veriyorum. ‘Denizlere karşı setler inşa eden bir ülkenin, devlet otorite ve denetimi sorununu da çözebileceği inancındayım’.

Şimdilik hoşça kalın