YABANCILARA HOŞGÖRÜ AZALIYOR


  • Kayıt: 01.08.2021 11:42:20 Güncelleme: 01.08.2021 11:42:20

YABANCILARA HOŞGÖRÜ AZALIYOR

Ali Develioğlu

Gerek havaların ısınması gerekse aşı kampanyalarının Hollanda, Avrupa ve Türkiye`de hızla yoğunlaşması sayesinde, uzun bir kapanma dönemini arkamızda bırakarak nihayet epideminin gerilediği yaz tatili dönemine giriyoruz. Keşke pandemi ve tatil dönemi konusundaki bu müjdeyi Hollanda`nın yabancı kökenlilere tavrı konusunda da verebilseydik. Ne yazık ki son yapılan araştırma ve anketler bu konuda son yılın hiç de iç açıcı geçmediğini, epidemi döneminin ülkeyi daha hoşgörülü yapmadığını gösteriyor.

Hollanda Sosyal İşler ve İstihdam Bakanlığı`nın yaptırdığı araştırma çerçevesinde, iş arayanlara eşit davranılıp davranılmadığını anlamak için dört bin sahte iş başvurusu gönderildi. Hollandaca isim yazanların işe çağrılmada yüzde 40 daha yüksek şansa sahip olduğu görüldü. İşverenlerin yerli Hollandalı'lara iş vermeyi tercih ettikleri anlaşıldı. Tabii ki burada tarımda, temizlik işlerinde ve benzeri ağır işlerde çalışmayı kastetmiyoruz.

Kiralık ev piyasasında da durum böyle. RIGO Araştırma bürosu benzeri bir araştırmada, Amsterdam'lı ev sahiplerinin üçte birinin, Den Haag``lı ev sahiplerinin ise yarısının Hollandalı kiracı istediklerini gözler önüne koydu. Çoğu emlakçı ev sahiplerinin bu isteğine göre kiracı arıyordu! Bu yüksek bir orandır!

Sosyal Kültürel Plan Bürosunun yeni bir araştırması da ayrımcılık gördüğünü söyleyenlerin sayısında artış saptıyor. Araştırmada en fazla yakınanlar Türkler, Faslılar ve Surinamlılar oldular. En az ayrımcılık görenler diğer AB ülkelerinden gelen insanlar. Türklerin yüzde 57`si, Faslıların yüzde 58`i, Surinamlıların ise yüzde 55`i şu veya bu şekilde ayrımcılığa uğradığını düşünüyor.

Günlük yaşamda ve iş yaşamında yerli Hollandalılarla çok daha sıkı ilişkide bulunan ikinci ve üçüncü nesilden yabancılar ayrımcılıktan daha çok şikayet ediyorlar. Ayrımcılık özellikle eğitim alanında görülüyor. Araştırmaya katılanların yüzde 15`i dini inançları, yüzde 30`u ise etnik kökeni nedeniyle eğitim alanında ayrımcılık gördüğünü belirtiyor.

Hollanda İnsan Hakları Enstitüsü geçen yıl etnik köken nedeniyle toplam 638 ırkçılık ve ayrımcılık şikayeti aldığını açıkladı. Bu rakam bir önceki yıla göre büyük bir artış anlamına geliyor. Irkçılık nedeniyle savcılığa başvuranların sayısı ise geçen yıl yüzde 14 artışla 252`ye ulaştı.

Hollanda ayrıca, ayrımcılık ve yabancılara hoşgörüsüzlük açısından AB ülkeleri arasında en ön sıralarda yer alıyor. Avrupa Birliği Temel Haklar Ajansı`nın (European Union Agency For Fundamental Rights) daha yeni yaptırdığı araştırmaya göre yabancı kökenli gençler sokakta polis tarafından yerli gençlere oranla çok daha fazla durduruluyor. Bu gençler polise güvenlerinin çok azaldığını söylüyor.

Özellikle ırkçılığın son yıllarda büyük artış gösterdiği Avusturya`da (geçmişte de Hitler Almanya`sının en etkin bölgelerinden biriydi Avusturya) gençlerin yarısı polisin kendisini sokakta durdurduğunu belirtti. Yerli Avusturyalılar arasında ise bu oran sadece yüzde 25.

Hollanda bu konuda Avusturya`yı hemen arkadan izliyor ayni araştırmaya göre: burada polisin sokakta durdurma oranı ülke genelinde yüzde 10 iken, yabancı kökenliler için yüzde 30, yani tam üç misli! Ve durdurulan yabancı gençlerin yüzde 86`sı kökeni nedeniyle durdurulduğunu düşünüyor. Ajans bu araştırmayı tüm AB ülkelerinde toplam 65 bin insan üzerinde yapmış.

Yine bu yeni AB araştırması sırasında etnik kökene göre ayrımcılık yapıldığını söyleyenlerin sayısı en yüksek Hollanda`da çıkıyor! Şaşırtıcı derecede yüksek diğer AB ülkelerine kıyasla! Örneğin Slovakya`da etnik kökene göre ayrımcılık var diyenlerin oranı yüzde 24, Litvanya`da yüzde 18, ama Hollanda`da bu oran tam yüzde 76! Fransa yüzde 74`le Hollanda`yı ikinci sırada izliyor. Bu durum Hollanda`da ayrımcılığın, ayrımcılık kurbanlarınca daha ciddiye alındığını da gösteriyor.

Geçen yıl ABD`de George Floyd adlı siyahi Amerikalının ırkçı bir polis tarafından öldürülmesi ABD`yi protesto gösterileriyle sarsmış, Black Lives Matters ( Siyahi Yaşamlar Önemlidir) adlı bir hareket doğmuştu. Bu hareketle ilişkili gösteriler küçük çaplı olsa da geçen yıl Hollanda`da da düzenlendi. ABD`de hızla yoğunlaşmaya başlayan ırkçılık ve ayrımcılıkla Avrupa`da canlanan ırkçılık ve ayrımcılık arasında paralellik bulunuyor. ABD`deki bazı güçlerin Avrupa`daki ırkçı çevrelere destek olduğu biliniyor. Batıda son yıllarda pazarların daralması, ekonominin kötüleşmesiyle işsizliğin artması ve gelir düzeyinin düşmesi, ayrıca ABD`nin Orta Doğu`daki müdahalelerinin Avrupa`ya göç ve mülteci akınını beslemesi, ırkçılık ve ayrımcılığın yeniden tırmanışa geçmesine neden olan başlıca faktörler.

Hoşgörü ruhu ise hep, halkların büyük acılar yaşayarak dersler çıkardıkların dönemlerin sonrasında görülmüştür! İkinci Dünya Savaşı sonunda Hitler ırkçılığından kurtulan çiçeği burnunda Hollanda hoşgörülü ve insan haklarına saygılı yeni bir genç nesil doğurmuştu.

Aslında bundan 400 yıl kadar önce, 1600`lü yıllarda Hollanda Avrupa`nın hoşgörü merkezini oluşturuyor, Vatikan`da papaların ve İspanyol Engizisyonunun zulmünden kaçan yüzbinler (Örneğin, Yahudiler, Hugenoten, Spinoza...) kitleler halinde o sıralar yeni kurulmuş bir cumhuriyet olan Hollanda`ya göç ediyorlardı.

O dönemde yaşamış olan ve bugünkü Birleşmiş Milletler`in fikir babası sayılan dünyaca meşhur Hugo de Groot, göçmen ve mültecilere eşit haklar sağlayan kararnamelerin de ilk hazırlayıcılarından biriydi. Hugo de Groot`un heykeli şu an Rotterdam Belediyesi ile Delft eski Belediyesi önünde kenarda köşelerde kaldı.

Oysa Hollanda halkının 1560-1640 yılları arasındaki o uzun hoşgörü döneminde, Papa ve İspanya`nın zulmüne karşı bağımsızlık, eşitlik ve hümanizm savaşı verdikleri o seksen yıl boyunca, savaşırken boyunlarında taşıdıkları metaldan hilal, yani yarım ay şeklindeki kolyelerin üzerinde o zamanlar şöyle yazardı (şimdi müzelerde bu kolyeler):

"Türk olmak, Papa yanlısı olmaktan daha iyidir."

Ali Develioğlu