Hollanda’da Türk Müslüman Göçmenleri olarak, nelere alışmadık ki ?
İlkönce bizim babalarımıza “Gastarbeiders “ Misafir işçiler dediler ona alıştık. Bir baktılar geri döndüğümüz yok “Vreemdelingen/ buitenlanders“ yabancılar dediler, ona da alıştık.
Azınlıklar, geri kalmışlık için katkı payı, yeni politikalar için “Minderheden “dediler ona da alıştık.
Türk Müslüman Göçmenleri artık, yabancı değil, göçmenler Hollanda’ya uyum sağladılar ‘Medelanders ‘yeni komşularımız dediler ona da alıştık.
Yeni komşu biraz soğuk oldu dediler, “ Allochtonen “ başka bir şehirden göç eden gurbetçiler dediler, ona da alıştık.
Yok dediler bu yakışmadı, daha modern olsun diye “ Migranten “ göçmenler dediler, ona da alıştık.
Yok artık dediler bu ötekileştirmeyi, ayrışımı ve göçmenlik olgusunu bitirelim dediler. Hem de son 60 yılda Hollanda’da doğan ikinci ve üçüncü nesil, 500 bin Türk’ün yüzde %55 ‘e ulaştı. Hollanda’da doğan nesilden doğan çocukları, artık Hollanda nüfus kayıtlarına “ Tam Hollandalı / Nederlandse yapalım dediler. Buna da sesimizi çıkarmadan alıştık.
Alıştık ama, var olma kendi kimliğimizle, inancımızla, gelenek ve göreneklerimizle daha nelere alışacağız gelin birde siz düşününün. Bazen düşünmek ve geleceğe yön veren fikir ve planları yazabilmek belirli bir ruhsal, sosyal ve ekonomik yükü omuzumuza yükler.
Gelin birazda siz var olan rationel, gerçekçi ve var olan evrensel değerlerde uyumlu düşünelim, konuşalım ve yazalım. O zaman kaliteli, onurlu ve hak edilen toplumsal yer ve evimize ulaşırız.
Hepsine, her yeni isme, her yeniliğe alışmaya alıştık ta, kaşına, gözüne, sözüne, boyuna ,gülüşüne onun gibi Hollanda’nın o çalımına, nazına ve endamına alışamadık.
