HAYAT GÜZEL ve ANLAMI VAR


  • Kayıt: 21.01.2023 13:41:05 Güncelleme: 21.01.2023 13:41:05

HAYAT GÜZEL ve ANLAMI VAR

Drs. Hüseyin K. Ece

Değerli okuyucular, özellikle gençler!

Kime sorsak hayat, yaşamak nasıl? Herkes herhâlde “yaşamak güzel, hayatta olmak da güzel... Ölüm mü? Sevimli değil” derler.

Ama gerçek şu ki herkes ölümlü, her şey fâni (geçici). Türkiye’de mezarlıkların başına “hüve’l-bâkî-O bâkidir” yazılır. Yani her şey fâni (ölümlü), ölümsüz olan, ebediyyen bâki kalacak olan yalnızca Allah’tır.

Müslüman dünya hayatının kendisi için fâni olduğunun bilincindedir. O bu gerçeği hiç unutmaz. Günün birinde ya bir sebeple, ya birden bire (fücceten) buradan göç edeceğini bilir. Hayatın ebedi olmadığını, bedenin ve canın, bununla beraber vaktin, yani ömrünün kendisine emâneten verildiğini aklından çıkarmaz.

Kim nasıl ve neye inanırsa inansın; kendileri bilir, ama müslümanlar şu mutlak gerçeğe (hakikate) inanırlar. Tek bir yaratıcı var: Âlemlerin Rabbi, sahibi ve yöneticisi (bkz: Fatiha 2/2. En’am 6/45. Yûnus 10/10),

ölümsüz (baki) olan, her zaman diri (Hayy) olan (bkz: Âyete’l-Kürsî; Bekara 2/255. Âli İmran 3/2),

sonsuz güç sahibi (Âli İmran 3/189. Bekara 2/20, 148. Mâide 5/17.v.d.),

her şeyi yaratan (En’am 6/101. Yûnus 10/6. İsrâ 17/99. Furkan 25/2.v.d.) Allah (cc).

İnsanları da O Yarattı, yaratıyor. (Nisâ 4/1. Nahl 16/4. Yâsîn 36/77. Meryem 19/67.v.d.)

Hayvanları da O yarattı, yaratıyor. (Yâsîn 36/71. Furkan 25/49. Nûr 24/45. Mü’minûn 23/21. Nahl 16/5)

Bitkileri de O yarattı ve yaratmaya devam ediyor. (A’lâ 87/2)

Böylece sizin ve hayvanlarınızın yararlanması için orada taneler, üzümler, yoncalar, zeytinler, hurmalıklar, sık ağaçlı bahçeler, meyveler ve otlaklar ortaya çıkardık.” Abese 80/27-32)

Yeri ve yedi kat göğü O yarattı, hem de mükemmel bir şekilde. Orada karanlığı ve aydınlığı da, geceyi ve gündüzü de O (cc) yarattı. (En’am 6/1. Enbiyâ 21/23. Yûnus 10/3. Casiye 45/23.v.d.)

“O, yedi göğü tabaka tabaka yaratandır. Rahmân’ın yaratışında hiçbir uyumsuzluk göremezsin. Bir kere daha bak! Hiçbir çatlak (ve düzensizlik) görüyor musun?” (Mülk 67/3)

İnsan neye sahipse, hepsini ona veren Allahtır. Beden, el, ayak, göz, kulak, yürek... Vücutta her bir parça... (Mülk 67/23. Mü’minûn 23/78. Secde 31/9. Nahl 16/78.v.d.)

Üstelik her bir organ yerinde (İnfitar 82/7-8), her birinin işlevi var. Bir organ noksan veya hasta olsa bedenin dengesi bozuluyor.

Yerde ne varsa hepsini insanlar için yaratan da O’dur. (Bekara 2/29)

Kur’an’da buna benzer pek çok örnekler ve ilgili âyetler var.

Sormak gerekir, neden bütün bunlar? Allah niçin bunca şeyi yarattı. Yaratmaya da devam ediyor. (Rahman 55/29)

Dünya var ve biz bu dünyada yaşıyor. Dünyayı ister gezegen olarak düşünün, ister Âhiretin öncesi hayat olarak düşünün aynı. Bir dünya hayatı var. Biz de bunun içindeyiz.

Bu hayata gelmeye kendimiz karar vermedik. Nerede, ne zaman, kimden dünyaya geleceğimize de. Bedenimizi de. Rengimizi, tipimizi, boyumuzu, beden ve akıl gücümüzü, yeteneklerimizi de kendimiz seçmedik. Bütün bunlar bize verildi. Biz hepsini hazır bulduk. Bunları ve bunlara benzer şeyleri de seçme hakkımız yok. Bu gerçeği de sorgulama hakkımız yok.

Bizden daha güçlü, çok daha güçlü, her şeyden daha güçlü bir yüce Kudret bunlara karar verdi, veriyor. İnsanların bir kısmı bunun farkında olmasalar bile...

İnsan çok iyi çalışan bir makinaya bakar ve hemen aklına o makinayı yapan gelir. Hiç bir zaman bu makina öylesine rastgele oldu, bir yerlerden tesadüfen çıktı geldi. Her bir parçası da, düzenli işleyişi de, görevi de rastgele, hesapsız, proğramsız, yapıcısız diyemez.

Biliriz ki tıkır tıkır işleyen makine bir plana göre ve bir amaç için yapıldı. Onu yapan usta veya ustalar, mühendis veya mühendisler, atölye veya fabrika vardır. Hem de bu makine bir görev/işlev içindir. Boşu boşuna yapılmamıştır.

İnsan da öyle değil midir? Kimse “ben, falanca tarihte, şu anne-babadan, şu ülkede, şu beldede, şu evde bir şekilde bu hayata çıkıp geldim. Hesap kitap yapılmadan, bir plana göre değil, rastgele... Bedenim, organlarım, onların arasında denge ve uyum, aklım ve yüreğim plansız, hesapsız, ustasız, amaçsız; öylesine oluverdi” diyemez.

Kişi yalnızca kendine baksa, ne kadar harika bir yapısı olduğunu, bedenindeki her bir parçasının uyumunu, hiç birinin lüzumsuz olmadığını, bir hesaba bağlı olarak bedende olduklarını derinlemesine düşünse; çok büyük ve güçlü bir Ustanın eseri olduğunu anlar.

İnsan hayata, kendi varlığına, görevine, varlığa ve bunların hikmetine bir de bu açıdan bakmalı... Üzerinde düşünmeli... İnsan bedeninde olan bu gerçekler, diğer insanlarda, dünya üzerinde, evrenin her tarafında var. Yani hiç bir şey tesadüfen, rastgele değil... Plansız ve gayesiz değil... Sahipsiz ve yöneticisiz değil...

Bütün bunların yapısıcı, sahibi, yöneticisi olmalı. Tıpkı basit veya devasa makinelerin durumu gibi...

Evet, İslâma göre her şeyi hikmet üzere, mükemmel ve bir fonksiyon için yaratan Allah (cc), insanı da en güzel şekilde ve belli bir ölçüyle yarattı. (Tîn 95/4) Ama boşu boşuna, anlamsız ve amaçsız değil...

İnsanın ve hayatın var ediliş sebebini Kur’an şöyle açıklıyor:

“O (Allah), hanginizin daha güzel amel (iş) yapacağını denemk için ölümü ve hayatı yaratandır. O, mutlak güç sahibidir, çok bağışlayandır.” (Mülk 67/2)

Gençler, bu fâni dünya hayatını, günleri, ayları ve durmadan gelip geçen seneleri bir de bu açıdan değerlendirelim.