SENELER ve SENELER


  • Kayıt: 11.02.2023 14:05:57 Güncelleme: 11.02.2023 14:05:57

SENELER ve SENELER

Drs. Hüseyin K. Ece

Değerli okuyucular, özellikle gençler!

Günler, haftalar, aylar ve yıllar geçip gidiyor. Bir bakıyoruz bir ay geçti, bir bakıyoruz bir sene geçti... Geçen ay, geçen sene diyoruz... Hergün Güneş doğup batıyor ve biz buna ‘bir gün’ diyoruz. Ama bu süreç hiç bitmiyor. Devam edip duruyor. Ta yaratıldığı günden beri... Sonra hesabımıza göre bir yıl bitiyor, yeni bir yıla giriyoruz. Bunu da rakamla anlatıyoruz. 2022 ve 2023 gibi. Sonra “yeni yılınız kutlu olsun” diyoruz.

Yeni yıla seviniyoruz da, giden yıl, geçen seneler hakkında düşünüyor muyuz? Geçen yıllara dönüp bakıyor muyuz? Bakınca aklımıza neler geliyor? Olumlu şeyler mi, olumsuz şeyler mi? Kâr mı zarar mı? Güzellikler mi çirkinlikler mi?

Zaman, vakit, ömür; bunlara bir daha bakmakta fayda var... Hayatın akışında unutulan bazı şeyleri yeniden hatırlamakta yarar var...

Zaman sözlükte; kısa veya uzun vakit, az ya da çok süren bölünebilir müddet anlamındadır. Bir önceki olaydan bir sonraki olaya giden süre... Genellikle fasılasız olarak düşünülen sürekli değişim... (Bölek, A. Sosyal Bilimler Ansiklopedisi, 4/263)

Kur’an’da zamanı ve zamanın bir bölümünü, bir aralığını, sınırlı bir vakti, kısa veya uzun müddeti anlatan pek çok kelime var. Bunlar çoğunlukla bir işin ya da ibadetin vaktini bildirirler.

Böylece vakit ile kulluk arasında bir bağlantı kurarlar. Bir kısmı da tarihî , ya da evrendeki bir olaya işaret ederler. Bunlar varlıktaki olağanüstü düzene işaret ettikleri gibi, Yaratıcının sonsuz gücüne ve vaktin/zamanın önemine dikkat çekerler. (Bakınız: Asr 103/1-3. Fecr 89/1. Duhâ 93/1)

Gün, ay ve yıllar Allah tarafından bir düzene ve hesaba bağlanmıştır. (En‘âm 6/96. Rahmân 55/5) Gök cisimlerinin hareketinde matematiksel bir sistem var. Bu bir yönden insanlara teorik fikir verir, bir yönden de onların zamanla ilgili işlerini düzenlemlerini sağlar. Kur’an böylece bu sistemin pratik faydalarına dikkat çekiyor.

Mesela; hilâlin ilk doğuşu yeni bir ayın veya yılın başlangıcını haber verir. Ramazan (Bakara 2/185), kurban ve hac (Bakara 2/189) gibi her yıl tekrarlanan ibadetlerin ve diğer uygulamaların özel zamanlarını gösterir.

Buna göre zaman da Allah (cc) tarafından bir hikmete bağlı olarak yaratıldı. O da yaratılış amacına uygun olarak devam edip gitmektedir. Varlık âleminde ve insan hayatındaki bütün olaylar zaman dediğimiz bir müddet içerisinde olmaktadır.

İnsana ve hatta bütün canlılara bu zamandan bir pay, yani kısa veya uzun bir müddet, ömür veya ecel veriliyor. Kur’an, bu sürenin insana belli bir amaç için emâneten verildiğini haber veriyor. Emânet, zamanı gelince asıl sahibine geri verilir.

Önemli olan, insan bu emânetin ne olduğunu, kimin tarafından verildiğini, niçin verildiğini, bunu nasıl koruyacağını, hesabını nasıl vereceğini bilmesidir. Zira bir emânet birine boşu boşuna verilmez.

Evet, seneler geçip gidiyor, yenileri geliyor... Vakit her zaman diri ve kuvvetli... Zaman yenilense de, değişir gibi görünse de hep var... Zaman insan ve varlık üzerinden geçiyor. İnsan veya canlılar bir vakit geliyor, zamandan ayrılıyorlar, hayattan kopuyorlar.

Kişi ne kadar “yeni yıl kutlu olsun” deyip sevinse de, havâî fişeklerle kutlama yapsa da, çılgınca eğlense da zamanı durdurmaz. Daha doğrusu zamana hükmedemez. Zaman öncekileri eskittiği ve çekip aldığı gibi, günü gelecek yeni bir yıla sevinçle girenleri de eskitecek... Hayat için verilen süre tamamlanınca buradan başka bir hayata göç edecek... Ölümden sonra bir hayatın olduğuna inansa da, inanmasa da böyle... İlâhi yasa böyle işliyor ve ilâhi yasa değişmiyor.

Yeni yıla sevinçle girenler acaba zamanı, ömrü, geçen yılları, gelecek yılı nasıl anlıyorlar? Bu konulara kafa yoruyorlar mı? Şair gibi; “Kimbilir nerdedir geçen dakikalarım” diye hayıflanıyorlar mı? Geçen seneyi kâr ile kapattım diyebiliyorlar mı?

Biz kâr derken mal, servet, maddi kazanç, dünyalık, daha fazla parayı değil hayırlı işleri kasdediyoruz. Kur’an bütün hayırlı ve faydalı işlere “sâlih amel” diyor. Asıl önemli olan bu kazançtır. Zira Kur’an’ın sâlih amel dediği işler/eylemler yapana hem dünyada, hem ötede fayda sağlar.

Geçmiş yılları, geçen seneyi hayırsız işlerle, başı derde sokacak eylemlerle geçirenler türkülerde olduğu gibi; “Seneler seneler kötü seneler, Gide de gelmiye kötü seneler”, “Harcanıp gidiyor ömür dediğin” derler mi?

Gelecek senelerde daha iyi olmaya, daha çok hayırlı işler yapmaya niyet ederler mi? Bunca senedir zarardayım, fırsatları kaçırdım, bari bundan sonra manevi kâr için de çaba göstereyim diye düşünürler mi?

Peygamber (sav) insana tanınan zamanın, yani ömrün “değerini bil”

diye tavsiye ediyor. (Bakınız: Tirmizî, Zühd/25 no: 2333. Buhârî, Rikak/3 no: 6416)

Âhiret sorgularından biri de ömürden, insana tanınan süreden olacaktır.

“Kıyâme dört şeyden sorgulanmadıkça, kulun ayakları yerinden kımıldamaz: 1.Ömrünü nerede haracadı, 2.Gençliğini nasıl geçirdi, 3.Malını/servetini nereden kazandı, nereye harcadı, 4.İlmiyle ne yaptı (uyguladı mı) (Tirmizî, Kıyâme/1 no: 2416-2417)