Gönül, birden çok anlam taşıdığı için ve yaşantımızda gerçekçi olsun, hayalci olsun birden çok beklentilerimizle eş değerdedir. Gönüllerin birbirlerinden farklı olması yaşantımızı anlamlı ve renkli kılandır. Hepimiz birbirimize benzeseydik, yaşam ne kadar monoton , renksiz, verimsiz ve sevimsiz olurdu diye hep düşünmüşümdür.
“Farklı düşünen, söyleyen ve yaşayan gerçek dostlarımı her zaman saygıyla takdir etmişimdir. Çünkü onlar benim güzel ve akılcı yolu bulmamdaki rehberlerim ve danışmanlarım olmuştur “.
Çok zaman beklentilerimiz, umutlarımız ve çeşitli denemelerimiz başarılı olmayınca da gönlümüzün kırıldığını ve yaralandığını söyleriz. Bazılarımızda gönülden alınan yaranın hiçbir zaman iyileşmeyeceğini söyler ve kendisi de öyle kabul eder yaşamında. Bir ömür gönlü yaralıdır bazılarımızın. Bazen de bir hayal kırıklığı ve küskünlüğüdür bu fani dünyada.
Gönlün istediği.
Gönlün istediği ve denediği yaşamın bir parçası olan girişimler ve faaliyetler tabii çevremizde var olan ve sahip olabileceğiz olanaklar ile ilgilidir. Olmayanı gönülden geçirmek biraz hayalcilik ( ütopik ) olur. Hayal etmek gerekli ve güzel olanıdır yalnız, hayalcilik gerçeğe ve gerçekleşebilecek gönlümüzden geçen olmalıdır.
Neden gönlüm uslanmaz?
Yaşımız çoktan yolun yarısını geçti. Avrupa’da, Hollanda’da artık bir yaşam boyunca çalışarak, sosyal topluma katılarak ve topluma bir artı değer katarak ömrümüzü tamamlayacağız. Tabii bu düşünce ve değerlendirme bana ve katıksız ve samimi dostlara ait.
Bende kendi kendime soruyorum
Benim kendi kendimle var olan hesaplaşmam, Başkalarına yol mu açmıyorum? Dostlarım neden benim yapmak isteklerimle aynı çizgide buluşamıyorum ? Neden var olan yükümü azaltmıyorum? Aslında benim yazdığım gibide olmayabilir. Zamanla belirli bir seçenek yaparak, çalışmalarını belirli alanlarda yoğunlaşıyorum.
Daha hoş, güzel sevdiklerime ve dostlarıma neden çok zaman ayırmıyorum ?.
Son yıllarda öğrendiğim.
Aslında ben yaşamda hiçbir zaman 10 üzerinden 10 ‘luk başarı hedeflerim olmadı. İlle de takdirname alacağım diye stres yapmanın ne gereği vardır diyerek eğitimde ve sonrası yaşantımda var olanla yetinerek yapabildiğimi yapmaya çalıştım. Çevredeki insanlar senim ve benim yaptıklarımızın notunu da her zamanda veriyorlar.
Hollanda’da 10 üzerinden 6 ‘lık bir yaşamı hedefledim ve gerçekleştirmemde her zaman zor olmadı. O zaman rekabet gücünüz daha güçlü ve beklentileriniz düşük olduğu için, hedeflerimize yeterli derecede, 6’lık bir sonuçla ulaştığınız zaman sürekli başarı oluna biliniyor ve o da beni mutlu etmeye yetiyor da artıyor bile. Belli ki yazması çok zaman yaşanmasından daha kolaydır.
Yoksa kendimi mi kandırıyorum?
Çokta önemli değil, İnsan birazda kendini kandırmalı, küçük adamlar gibi büyük hayalleri de olmalı insanın yaşamında. Aslında; Akdeniz'de yüzmeyi bilmeden Mersin sahilinden Kız Kalesine yüzmek gibidir yaşam.
Yıllar önce. Yıllar önce kendime yeni bir yaşam felsefesi ve kültür geliştirdim. “ Var olanla mutlu ve tatmin olmak, daha iyisi ve güzeli için çalışmak ve mücadele etmek “. Burada aynı zamanda tatmin olmayan, bir ömür arayan ve bulduğumu sandığım anda, yeniden yeni heyecanlar ve umutlarla yeniden başlamaktır.
Bellidir ki, iki dilli, iki kültürlü Hollanda'da yaşamanın bana kazandırdığı olumlu değerlerden birisi olmalı. Başka bir zaman gurbetin alıp götürdüğü ve erozyona uğrayan değerleri de yazmaya çalışacağım. Sevgilerle hoş ve güzel kalın.
