Bazen, bilerek ya da bilmeyerek, Hollanda’nın pek duyulmamış köy ve kasabalarını ve şimdiye kadar keşfedilmemiş güzelliklerini görme olanağına sahip oluyoruz. Bu güzellikler arasında, antik ve Ortaçağ kale şehirlerini ve köylerini resimlemek de mümkün oluyor.
Bugün de güzel mi güzel bir köy olan Laag-Keppel Köyü’ne düştü yolum. Laag-Keppel, Hollanda’nın Gelderland eyaletinin Bronckhorst belediyesine bağlı bir köy. Konum olarak, Hollanda’nın ticari hayatına damgasını vuran Hanze şehirlerinin ortasında; Doesburg ve Doetinchem şehirleri arasında yer alıyor. Köye yaklaşırken, renklerine aşık olduğum; sapsarı bir Konola/Kolza tarlasına rast geliyorum ve güneşte pırıl pırıl parlayan o sapsarı, güzelim Konola denizini hayranlıkla izliyorum.
Köye girdikten sonra arabamı belirlenen park yerine park edip bir kilometrelik köyü gezmeye başlıyorum. Köyde, geçmiş yüzyıldan kalma bir çeşme, bir su değirmeni, bir yel değirmeni ve Ortaçağdan kalma büyük bir şato göze çarpıyor. Köyün kenarında, bir tarafı Doetinchem, diğer tarafı Doseburg şehirlerine giden yol üzerinde ihtişamlı bir otel dikkat çekiyor. Artık sadece müze olarak kullanılan bir Katolik kilisesini görüyorum.(Bir kilisenin çan kulesinde bir horoz figürü olduğu zaman o kilisenin genelde Katolik kilisesi olduğunu öğrenmiştim.).
Burası, eski Ijssel Nehri kenarında olduğu için suyu da oldukça bol alan bir köy. Suyun olduğu yerde ise bolluk ve güzellik var.
Bu güzel pazar gününde köyün içerisinde yaya olarak gezinen ve bisikletiyle dolaşan onlarca ziyaretçi, onları rahatsız eden hiçbir trafik olmaksızın bu güzel köyün keyfini çıkartıyorlar. İnsan, bir süreliğine de olsa, Hollanda’nın ekonomik faliyetlerinden uzakta; doğasını ve tarihini koruyan bu harika köyle baş başa kalıyor.
Allah daha güzellerini görmeyi nasip etsin diyerek ayrılıyorum köyden. Köyün fotoğraflarını da sizlerle paylaştım.
Saygılarımla.
