Suya Sabuna Dokunmadan Bir Yaşam Sürmek

Suya Sabuna Dokunmadan Bir Yaşam Sürmek

Nejat SUCU

Bu akşam bunu düşündüm: Suya ve sabuna dokunmadan yaşamayı… Ne de rahat ve güzel olurdu diye düşündüm. Ben bunu bir türlü beceremiyorum. Toplumsal konularda, toplumun çıkarları olduğu zaman elbette suya da sabuna da dokunmak gerekiyor. Duyarlı bir vatandaş olarak toplumun önünde ve yanında yer alıyorsan mutlaka sana gelen eleştirilere açık olman gerek. Eleştiriler sayesinde, bizlerin göremediklerini, duyamadıklarını ve eksik bilgilerimizi tamamlayarak yanlışları ve zararları en aza indirmek olanaklı.

Paylaşmak ve ortak olmak

Paylaşmak; sevgi, saygı, bilgi, beceri, kanaat, inanç, güven, mutluluk, dürüstlük, iyi niyet, çalışma ve özveri ister. Bunlara sahip olabiliyorsak gerisi gelir. Aslında, beklentileri en aza indirmek de önemli. Neden, asgari kazanç ile geçinen emekli ve çalışan “Çok şükür” diyor? Bunu iyi araştırmak gerek.

Olmayanı paylaşmak

Bir toplumsal çalışmanın ya da bir ürün ve projenin düşünce, yazma ve uygulama aşamasında, birbirimize gereksinimimiz olduğunu hissettiğimiz an, başlıyoruz paylaşma kavgasına. Bu da, topluma faydalı olabilecek ve Türk göçmen toplumuna rahat nefes aldıracak çalışmaların başlamadan bitmesine sebep oluyor.

Sütten ağzı yanan, yoğurdu üfleyerek yermiş

Biz, yoğurdun üfleyerek yenmeyeceğini çoktan öğrendik. Bu konuda toplumsal duyarlılık faaliyetlerinde ve projelerinde yüzde yüz doğru seçimler yapmak mümkün olamasa da %51’in bana gelecekte çok çok gerekli olduğunu ve bunun var olduğunu bilerek çalışmalarımıza kendi çapımızda stratejik ortaklarımızla devam ediyoruz. Neden bunlardan biri ben olmayayım; sen olmayasın?

Gönlünüz temiz ve güzelliklerle dopdolu olsun. Gönül temizliğimizdir, bizim en değerli sermayemiz. Sevgilerimle.