Bir amca, Hollanda’da doğan ve büyüyen gençlerin, kendi geleneksel değer yargılarından uzakta yaşayan gençlerin, kendi geleneklerine uygun eğitim ve kültür değerleriyle bezenmelerinin nasıl mümkün olabileceğini sordu. Bu sorunun cevabını şöyle vermek mümkün: Hollanda’da günlük yaşama ve insan ilişkilerine hakim olan kavramlar, “özgürlük, bencillik ve bireysel yaşam”dır. Bireysel yaşamı destekleyen yasal düzenlemeleri ve toplum kültürünü değiştiremeyeceğimize göre, bu ortamla ve kendimizle barışık, topluma uyumlu vatandaşlar olarak yaşamak durumundayız.
Farkı kültürlerin içinde kendin kültürünü yaşayabilmek
Farklılıklara saygı duyarak ve bireysel özgürlükleri sınırlamadan harmoni içinde yan yana ve iç içe yaşamak mümkün. Ev kültürünün dışındaki sokak kültürüne ve mevcut toplumsal değerlere saygı duyulmasını teşvik etmek ve katılımcı bir toplumsal yaşamı desteklemek, Hollanda’da devlet politikası olarak uygulanıyor.
Etkileşim ve değişim
Birey ve toplumun etnik ve inanç temelindeki küçük yaşam grupları zaman içerisinde değişime, gelişime uğrayarak yeni bir kimliğe bürünürler. Genelde, belirli bir yaştan sonra değişim daha yavaş olur; ilk ve ikinci nesil var olan değerlere daha sıkı bağlanmak ister. Onun içindir ki, Avrupa’da yasayan Türk toplumu daha çok gelenekçi ve muhafazakardır. Ancak ülkeler arasındaki kültür farkları nedeniyle, dede Türkiye ile kıyaslama yapmak pek akılcı olmayabilir. Bunun en önemli nedeni; belirleyici kültür olan Hollanda ve Avrupa kültürünün dominant olmasıdır.
Farkına varmadan değişim (akültürasyon / asimilasyon)
Aslında her birey ve toplum değişime, yozlaşmaya ve yaşanan Hollanda toplumunun kendi kimliği, kültürü ve İslam inancı ile toplumsal değişime ve erimeye açıktır. Bu genel değişimi son 50 yılda izleme imkanımız oldu. Genelde şikayet ederiz: Türk toplumu eski toplum değil diye…
Bireysel etkileşim ve gelişim, toplumsal değişimi de beraberinde getirmekte. Toplumsal değişimle birlikle, toplumsal katmanların ve sosyal toplum merdiveninin her basamağı olarak katılımı yanında getirmekte. Toplumsal katılım yanında kaliteli bir yaşamı da birlikte getirmekte.
Erozyona uğrayan değerlerler
Bütün gelenek ve görenekler değişkendir. Belirli bir toplumsal kesimde değişim, selin önüne katılarak çok hızlı olurken, belirli bir kesim ise selin akıntısına karşı her ne kadar direnmeye çalışsa da yine kendi özünden belirli değerli parçalarını sele kaptırır ve kaybeder. Belirli bir kesim uyum, entegrasyon ile birlikte gelen asimilasyon rüzgarına katılarak değişimle birlikte tamamen toplumsal değişime uğrar. Bunu en güzel örneği olarak, Hollanda’da yaşayan Hollanda Endenozyalılarını gösterebiliriz.
Belirli bir kesim ise kendi adacıklarını oluştururlar
Her ne kadar kendi adacıklarını oluşturarak toplumsal inanç değerlerini koruyanlar ve güvenli bir yaşamı tercih edenler olmasına rağmen, bu adacıklar bir gün yok olacaklardır. Her ne kadar korunmaya çalışılırsa çalışılsın; anaokuldan başlayan ve eğitim, spor, eğlence ve iş yaşamında devam eden farklı yaşam biçimi adacıklarının ne kadar güvenli olduğunu söylemek zordur. Buna en güzel örneklerden birisi ise: Lahey’deki Schilderswijk(Den Haag).
Mutluluk her an ve her yerde
Mutluluk, toplumsal olduğu kadar bireyseldir de. Nerde, kiminle, nasıl ve hangi zaman diliminde yaşandığı çok önemli de değildir. Aile ve toplumsal yaşam kültürü olduğu sürece gerekli olan ruhsal zenginliğimize sahip oluruz. Tabi ki bu yazımdaki tespitlerimin yüzde yüz doğruluğu da yoktur. Her bireyin ve toplumun, kendi bildiği doğruları olduğu gibi.
Saygı ve sevgilerimle.